Vuslat

282 34 0
                                    

   Bu aşk ya onu yada beni öldürecekti ne demek gitmek. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam beni öldürmek miydi amacı. Ben onun ile sonsuz bir derya da boğulmayı göze almışken o gitmeyi isteyecek kadar nefret mi ediyordu şimdi benden..

Geldiğim gibi hızla restorandan çıkıp arabama binmiştim. Bana bunun hesabını verecekti umrumda değildi kimin ne dediği. Gidemezdi beni Masal'ı bu şekilde bırakıp hiç bir yere gidemezdi. Şuraya bak oysaki nede güzel başlamıştım güne...
Yol boyu sataşmadığım küfür etmediğim kimse kalmamıştı sanırım. Kabul yaptığım hoş değildi ama bugün gözüm doğruyu yanlışı görmeyecek kadar kördü.

Arabayı asfaltta ses çıkarak şekilde durdurup park edip çıkmıştım.
Kesinlikle bu gidişim bir çok şeye netlik kazanacaktı belki de onun gidişiyle bende burada durmazdım. Kapının önünde durup beklemeden sertçe vurdum. Aysel ablanın geliyorum patlama diyen sesine aldırmadan setçe bi daha vurmuştum.
Aysel abla öfkeyle kapıyı açıp tam birşey diyecekti ki ." Aaa Serra kız ne oldu ne bu halin böyle demişti.

Onu duymuyordum gözüm tam arkasında şaşkınca bana bakan adamdaydı. Adii adam ellerini pantolonun ceplerine koyup öylece bana bakıyordu.
"Konuşalım. Diyip arkamı hızla dönüp kendi evimin kapısını açmaya çalışmıştım. Çünkü ellerim sinirden titriyor ve doğru anahtarı bulmamı engelliyordu.
Arkadamda onun varlığını hissettiğimde derin bir nefes alıp kapıyı açtığım gibi içeriye girmişti.
Arkamdan gelip durup bekledi elleri göğsünde.
Saçlarımı yolar gibi çekiştirip yönümü hiddetle ona döndüm

"Neden!

"Ne neden?

Elleri göğsünde kasılarak ne neden diyen bu adamın yüzünü dağıtmamak için kendimi zor tutuyordum." Sana neden dedim hee! Neden gidiyorsun.
Bunu derken hızla yanımdaki büfeden bir şişe alıp ona doğru fırlatmıştım. Ne yapacağımı fark edince hızla kaçmıştı köseye. Yere düşen kırılma sesiyle tekrar elime gelen şeyi ona fırlattım. Sanırım bardaktı yılmadan haykırışlarla elime ne geldiyse fırlatmıştım ona.

"Bana bir açıklama yap Allahın cezası. Ben senin için döndüm İtalyadan sen nasık gidersin bizi bırakıp.
Tekrar büfeden birşey alıp fırlatmıştım.
O ise öylece ellerini teslim oluyorum der gibi kaldırmış beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Ama yok eğer giderse onu öldürürdüm bu sefer kesin kararlıydım.
Durup baktım yüzüne." Birşey söyle be adam neden gidiyorsun bana birşey söyle.

Ellerini tekrar cebine koyup alayla baktı yüzüme" burada kalmam için bir sebeb söyle bana. Neden gitmecem hee oysa bizim en iyi yaptığımız şey bu değilmiydi Serra kız gitmek.

Bana herkes gibi Serra kız demişti. Gözlerimden yaş akarken hızla ona doğru adımlar atmıştım ki ayağıma batan camla olduğum yerde inledim. O ise sert bir küfür savurup hızla yanıma gelip kucaklamıştı beni.
Öfkeyle onu itmeye çalışırken o ise beni salonun koltuğuna bırakmıştı. Ayağımda tutmasıyla." Bırak ya ! Diye bağırdım.
Onun yüzünden olmuştu şimdi endişelenmesi çok saçmaydı.

"Rahat dur Serra! Diyip hızla bileğimden tutup ayağımın altını incelemeye başlamıştı.
Öfkeyle suratıma bakıp geliyorum kalkma sakın ayağa diyip gitmişti. Geldiğinde ise elinde içinde ilaç sargı bezi olan bir canta vardı.
Tekrar bileğimden tutup ayağımın altına pamukla tientiritiyot sürüp yarayı temizlemişti. Çok büyük bir kesik değildi ani bir kesik olunca biraz canım acımıştı sadece. Sargı bezi ile özenle sardığında işi bitmişti. Ayağımı bacağının üstüne doğru koymasıyla tam çekecektimki öldürücü bakışlarla " uslu dur! Diyip durdu.
Başımı öbür tarafa çevirip ondan yana bakmamaya çalışıyordum, o ise gözlerini iyice bana dikmiş sanki gülmemek için yanağının içini ısırıyor gibiydi.
Bende ona bakmaya başlayınca dayanamayıp elimin altındaki yastığı suratına geçirdim. Boş bulunup şaşkınlıkla suratıma bakarken tekrar bir yastık alıp vuracakken bileğimden tutup beni kendine doğru çekmişti.
Çok yakındık hemde çok öyleki nefes alış verişlerimiz birbiriyle çarpışıyordu. Kekeleyerek..." Sen artık gitsene ben bakarım başımın çaresine. Hadi git uçağı kaçırma dedim.

ELİMİ BIRAKMA (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin