Sabah uyandığımda herşeyi beklerdim de Savaş'ın bu yatakta bizimle uyumasını beklemezdim.
Bu harika bir şey yani insanın gülümsemesine sebeb olan bi olay.
Malum şuan 32 dişim göstererek oturduğum yatakta sırıtıyor olmamım başka bir sebebi olmazdı...
İnanamıyormuş gibisine defalarca onun yatttığı tarafa bakıp bakıp duruyorum. İnşaallah uyanmaz da bir süre daha bu manzarayı seyre dalarım. Tabi erken konuşmuşum kıpırdanışını fark edince panikle yataktan kaktım.
Heyecandan bi o tarafa bi bu tarafa gidip gelirken bunun böyle olmuyacağını anlayıp odadan dışarı sessiz adımlarla çıktım.
En son dün sabah yemek yediğim için midem resmen savaş halindeydi.
Hızlı bir filtre kahve yapıp tekrar odama döndüm. Kapı kolunu sessizce indirip parmak uçlarımda ilerliyordum resmen. Üzerimde kısa bir şort ve tişört bulunmaktaydı. Odamın içinde bulunan balkona doğru ilerlerken bir yandan da üşümemek için hırkamı giyinmeye çalışıyordum.Balkona çıktığımda temiz hava içime çekmiştim. Çok fazla gergin ve tedirgim tamam biraz korkuyor olabilirim.
Bugün büyük kapışma vardı... bugün hepimiz eteğimizdeki taşları dökecektik.Kahvemi orda bulunan ufak masa ya bırakıp sandalyeme oturdum. En sevdiğim şey olan müzik ve kahve ikilisini yapma zamanım gelmişti, şuan en çok müzik dinleyip rahatlamaya ihtiyacım vardı.
Kulaklığımı telefonuma takıp en sevdiğim şarkılardan bi tanesini açıp dinlemeye başladım.
Elimde sıkı sıkı tuttuğum kahve kupam biraz olsun içimi ısıtırken dinlediğim müzik resmen bedenimi rahatlatıyordu...
gözlerim kapatıp temiz havayı içime çektim. yeşillik kokuyordu resmen böyle insana huzur veren bir kokuydu.
Bir an da yanımda biriniz varlığını hissedince hızla gözlerimi açıp baktım. Savaş tıpkı benim gibi bi kupa kahve alıp öylece karşıya bakıyordu. Öyle güzel bakıyordu ki karşıya bir an o karşı da duran olmak istedim ama biliyorum ki bakmazdı artık bana böyle huzurla,
Çünkü onun bana olan bakışlarında öfke ve nefret vardı.GöZlerimi elanın en güzel tonlarına sahip olan gözlerine bakmadan duramıyordum... o kadar özlemiştim ki ama beş saniye bile bakmaya cesaret edemiyordum neden mi? Nedeni açık çünkü o ela gözler artık öyle sıcak bakmıyordu bana bildiğin nefret vardı onun elalarında ve ben buna dayanamıyordum.
Derin bir nefes alıp elinde tuttuğu kahve kupasını işaret ederek konuştum.
"Sen kahve sevmezdim yani filtre kahve pek sevmezdim.
Bu soruyu sormamdaki amaç ne bilmiyorum ama gerçekten de o pek sevmezdi fltre kahve ve bu benim gözden kaçıracağım birşey değildi.Gergin olduğu kasılan sırtından anlamıştım, konuşmaya başlayacağını belli edercesine duruşu dikleştirip malum soruyu sormuştu.
"Sence kahve muhabbetinden daha önemli bir konumuz yok mu?Aaa! Ne vardı sorgusuz sualsız sevse bizi ama yok Savaş bey sorgulamadan durmaz ki. Bari kahve mi bitirseydim.
Kulaklığı çıkarıp telefonu masaya bıraktım tabi üzüle üzüle de olsa kahvemi bıraktım pek bu halde kahve içeceğimizi sanmıyordum. Arkamı dönerek tedirgince uyuyan kızıma baktım olası bir bağırışta korkmasından korkuyordum. Savaş be düşündüğümü amlamış olmakı konuştu."Merak etme kavga yada bağırıp çağırma yok sessiz sessiz konuşacağız Masal için.
İçimden alayla güldüm bu pek olacak birsey değildi malum ben ve o ikimizde tüm olaylarımızı uçlarda yaşıyoruz.
Derin bir nefes alıp ona baktım bana bakmıyordu ne desem diyim bakmayacaktıda.
O yüzden konuşmaya başladım belkıde hayatımın en zor kendini ifade etme konuşması olacaktı."Her kız için baba faktörü önemlidir benim içinde öyleydi. Yalan değil annemide severdim ama babamı daha fazla sevdim. Belki erken kaybettiğim için belki de hani her kızın ilk aşkı babasıdır ya benim de babamdı. Ama babamın ilk aşkları meğerse biz değilmişiz. Ben hayatımın en büyük yenilgisi aldım Savaş, ben babamın meğerse ölmediğini baska bi kadına aşık olup bizi bırakıp kaçtığını öğrendim. Benim babam meğerse bizi hiç sevmemiş oysa seviyor gibi duruyordu ama herşey bir yalanmış. Ne kadar güzel kandırmış bizi , o kadar öldüğüne inanmıştım ki çünkü bi kere olsun arayıp görmeye gelmedi ki beni tıpkı bir ölü gibi gitmişti.
Yutkundum dönüp ona baktığımda bana hüzünle bakıyordu elimde gözümden akan yaşları silerek konuşmaya devam ettim.
"Ben babamın bir katil olduğunu öğrendim... Sırf kendi sevgisi uğruna o kadının kocasını öldürmüş yetmemiş ikisi bir olup evde ki 14 yaşlarındaki o kadının oğlunu yakmaya çalışmışlar.
Acıyla güldüm başımı sallayarak." İnana biliyormusun hayatım boyunca en çok özendiğim adam hep onun gibi dik duracağım, sadık kalacağım diye düşündüğüm adam meğerse bir katil miş.Baktım birşey der diye ama söylediklerimde oda şok olmuş gibi gözlerini açarak bana bakıyordu , sessizce ona yaklaşıp fısıldadım. "Ba- bam ölmemiş o evde yakmaya çalıştıkları çocuk varya hani beni kaçıran bana tecavüz etmeye çalışan, hani o igrenç ellerini üzerimde gezdiren.. hani o pis dudaklarıyla beni öpen, benim öldürdüğüm o adam varya işte o adam o çocuk . ölmeyip babamı yakmış o kadınla birlikte. Benim babamı yakmış neden! çünkü benim babam onun babasını canide öldürmüş.
Bana öyle bir bakıyordu ki sus yeter artık duymak istemiyorum dercesine ama yok susmak yok bugün bütün acılarımı gün yüzüne çıkarıcam ben bugün kaçtığım bütün korkularımla yüzleşicem. Devam ettim ben konuştukça çenesi seğiriyor resmen o adamı mezarında çıkarıp öldürme arzusu doluyordu bedenine. Ellerini başının arasına alıp eğilmiştiki Betül dememle başını hızla kaldırıp tekrar bana bakmıştı.
"Betül' ü o öldürmüş hemde kimin yüzünden benim, benim yüzümden benim canımı öldürmüş ben sanıp.. duyuyor musun? Savaş Betül onlara ben Serra'yım demiş!
Duyduklarına daha fazla dayanamayıp hızla kalkıp karşımdaki küçük masayı kaldırıp ileri fırlatmıştı. Çıkan sesle bütün benliğim harekete geçip titremeye başlamış kesik kesik nefesler alarak konuşmaya çalıştım.
İşte buydu en çok korktuğum bir kıvılcımla alev almak tıpkı şuan Savaş'ın çıkardığı ses gürültü ile kopan fırtınam. Ve o gün tıpkı bugün gibi aynı bu sesler ve gürültüler vardı ben ise şimdi o günü yaşıyor gibi dizlerimin üstüne çöküp. Kulaklarımı kapatmaya çalışarak avazım çıktığı kadar haykırıyordum."Yapmaaaa! Lütfen dokunma bana...
Lütfen lütfen ölmek istiyorum artık ne olur dokunma artık bana ... Betül Nerdesin kurtar beni ne olur uyan artık bitsin bu ızdırap Betül.
"Aaaa ! Bu nasıl bi acı böyle baba babaaaa nefret ediyorum senden , nefret ediyorum senin kızın olmaktan sen ne yaptın bize böyle baba.
O kadar içten bağıra bağıra ağlıyordum ki tuttuğum saç diplerimin acısını hissetmeye başlamıştım. Biri kollarımdan tutup bana sarılmaya çalışmıştı ki hızla itip vurmaya başladım." Dokuma bana! Bırak beni yada öldür ama dokunma.... Nefret ediyorum yaşamaktan bu nefesi almaktan nefret ediyordum.Sanki üzerimde birşeyler varmış gibi üstümü sirkelenip geri geri sürünmeye başlamıştım. Suan resmen o günü yaşıyordum. Kaçınılmaz sondu bu elbet, bu anılar bir gün canlanacaktı ve ben bu işten en büyük zarar gören olacaktım.
Cenin pozisyonu almış duvara iyice kıvrılıp ağlamaya devam ettim bu-bu farklı bir şey acıdan öte bir şey yaşadıklarım, sanki insanın ciğerini defalarca söküp yerine takıp sonra tekrar acımasızca sökmekti bu.
Sesler duyuyor ama algılayamıyordum bi türlü.
Ellerim kasılmış sanki kan varmış görüntüsü hafızamdan gitmiyordu. Katildim ben... ben Betül'ün intikamını almış kurtarmıştım bizi.
Peki ya bu ne zaman geçicek ben ne zaman unutucam?
Bir gün eski Serra ya dönecek miyim?
Gülmek istiyorum hani böyle en içten kahkaha atarak sıcacık tebessümle gülmek istiyorum.
Sahii içten gülmek nasıl birşeydi? Unutmuştum...
Ben unutuyorum herşeyi unutuyorum, gülmeyi , umut etmeyi, yaşamayı herşeyi unutuyorum belki de Masal olmasa şimdiye çok tan kendimi de unuturdum....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİMİ BIRAKMA (DÜZENLENECEK)
RomanceBabası küçük yaşda ölmüş annesi hasta olan Serra' nın hayata sıkı sıkı sarılışı...bir aşk ne kadar acımasız olur.