Bu Italyanları gerçekten anlamıyorum tam beş saattir onları ikna etmeye çalışmaktan canım çıkmıştı.
Ama sonunda galip gelmiş ve o imzaları yeniltmiştim...
Saçma sebebler dinlemekten usanmıştım artık hayır tamam haklı yönleri olsa amenna ama bu bildiğin oyalamak.
Şimdi ise buluşma mekanında çıkıp Italyanın Verona şehri sokaklarında yürümekteydim.
Bir elimle kravatımı sökerken diğer elimle cebimdeki telefona çıkarmıştım.
Hızla babamın numarasını tuşlayarak açmasını bekledim adam açar açmaz lafı ağzına tıkmıştım.
"Bu adamları öldürmemem için bana haklı bir şey söyle baba. Hadi beni ikna et..
Babam güldü." Onları öldürme çünkü biz iş yapıyoruz ne olursa olsun onlar bizim dostlarımız.
Çıkardığım kravatı cebime tıkıştırıp." Lanet olası Italyanlar tam bir pislik gibi davrandılar canım çıktı ama sonunda imzaları yenilettim.
Babam dan olumlu mırıldanmalar işitince bütün öldürme isteğim yok olmuştu.
Sonuçta onlar için katlanıyordum bu hayata ve bu saçma insanlara...
Geriye bana kalan sadece onlardı ailem."Sana hala teklifim geçerli bence orada bi süre tatil yapabilirsin.
Babamın teklifi cazip gelmiyor da değildi yani ama bura ne kadar güzel olursa olsun bana dolaylı yollardanda olsa Serra'yı hatırlattığı için olmaz dedim.
Bi süre telefonda olup biten hakkında konuşmuştuk ki babamla burnuma gelen filtre kahve kokusuyla kala kaldım.
Tamam buda onu hatırlatıyordu işte mis gibi kahve kokusu." Deli kız sabah sabah içerdi hemde aç karnına.
Başımı sallayarak aklıma düşen kızla daha doğrusu aklımda bir an olsun çıkmayan kızla cafe ye girmiştim. Biraz kahve içip hayal kurmak pek de kötü bir fikir gibi gelmemişti tabii içeri girince bu düşüncem boşa çıkmıştı.Gördüğüm kişiyle kaşlarımı çatmış, ellerim istemsizce yumruk olmuştu.
Hadi ama burda onu görmek biraz fazla tesadüftü.
Bu adamdan hala nefret ediyorum Serra için söylediği sözler aklımdan bir an olsun çıkmıyordu. Tam cafeden geri çıkacaktım ki beni gören adamın donuk korkutucu yüzü görmemle devam ettim ona bakmaya...
O kadar komik duruyordu ki hali neredeyse gülücektim. Sanırsın bana değil de arkamda Azraile bakıyormuş gibi fal taşı gözlerle komik duruyordu.
Yavaş korkutucu adımlarla yanına geldiğimde selam vermeden oylece gitmenin uygun olmuyacağını düşündüm nede olsa ufak çaplı bir iş yapıyorduk.
Italyanca "Merhaba Andre bu ne güzel tesadüf
Dediğimde neredeyse kalp krizi geçirecek gibi bana bakan adama duduğımın bi tarafı kıvrılıp alayla baktım.
Kekeleyerek selam vermesine anlam verememiştim. Ne yani Serra dan ötürümü böylesine korkuyordu yada eşinin yanında ona birşey dememmden mi?
Her neyse diyip başımı karşısında oturan bayana çevirdim. O daha sakin ve güler yüzlüydü tabi ben tanışana kadar...
Kibarca elimi uzatıp merhaba ben Savaş dememle kadın şok olmuş gözlerle bana baktı .
Hadi ama ne vardı şimdi bu kadar tepki göstermelerinde.
Dizlerimi büküp bir elimle kadının kucağında duran kıza eğilmiştim ki Andre konuştu." Eşim Leia ve kızım demesiyle.
Annesinin kucağında duran harika şeye baka kalmıştım. Çok güzeldi hatta çok güzel lafı bile hafif kalırdı bu bebek için uzanıp bir elimle elini tutup öpmemle bana kıkırdamıştı.
O an sanki içimde kelebekler kanat çırpar gibi olmuş tarifi olmayan duyguların esiri olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİMİ BIRAKMA (DÜZENLENECEK)
RomanceBabası küçük yaşda ölmüş annesi hasta olan Serra' nın hayata sıkı sıkı sarılışı...bir aşk ne kadar acımasız olur.