Savaş'ın ağzından;
Buradan gitmek için artık önümde hiç bir engel yoktu sadece annem ve babamı ikna etmem gerekiyordu. Biliyorum onlar için de zor önce Betül'ü kaybettiler şimdi de ruh gibi beni bir neyi ölü gibi birşeyim aslında sadece nefes alıyorum tabi buna nefes almak denilirse.İşlerimi hızla halletmiş hatta yarın sabaha biletimi bile almıştım.
Kararlıydım buradan gidecek ve bir şekilde hayatıma kaldığım yerden bakıcaktım belki yeniden aşık olurdum.
Olur muydum sahi?
Bu dediğime kendi kendime gülmüştüm yeniden aşık olmak mı?
Kafamı olumsuz salladım bilmiyordum ki bu aptal gönlüm ondan başkasını sevmeyi bilmiyordu ki...
Arabayı her zaman içmek için tercih ettiğimiz sahile çekmiş biraz nefes almak istemiştim, artık içmiyordum sadece arada bi kaç kadeh
O da rahatlamak için genelde. Pek faydasıda yoktu gerçi çünkü yıllarca ben sadece onu unutmak için içerdim içki bile bana onu hatırlatmaktaydı.Ben yanlız biraz kafa dinleyim derken Kerem'in bi bankta oturup içtiğini görmemle afalladım.
Baya baya oturmuş içiyordu.. hemde dertliydi.
Onun bu çaresizliğini görmek kendimi biraz kötü hissetmeme neden olmuştu.
Ne olmuştu ki onu bu kadar perişan hale getirmişti.
Yavaş adımlarla arkasında dikildim çok kötü çaresiz duruyordu, sürekli içiyor başını sağa sola sallayıp duruyordu yanına gidip oturup elindeki şişeyi kapmamla şaşkınca bana bakmıştı.
Sorgulayıcı bakışlarlarla ona bakarken şişeyi kafama diktim.
"Sen Hayırdır birader neye içiyoruz gündüz gündüz.Başını yere eğip sustu." Eda ile kavga mi ettiniz.
Yine cevap vermeyip kafasını hayır diyerek salladı... " peki Murat abi mi?
Yine cevap yok hayır dercesine kafasını salladı.
Ofladım "hadi ama kardeşim bu kadar içmene sebeb ne peki o değil bu değilse.Hüzünle yüzüme baktı iyice şüphelenmiştim neyse bu durum canını baya sıkıyor olmalıydı.
Ve benim kardeşimi üzen her ne ise çözmeden gidemezdim.
Derin bir nefes alıp verdim "Kerem gidiyorum ben kardeşim sorunun neyse seni böyle bırakıp gitmek istemiyorum.
Hızla başını kaldırdı." Ne demek gidiyorum hem nereye hem neden gidiyorsun?Ona doğru döndüm." Dubai ye hani Üniversiteside bir arkadaşım vardı Ahmet onun yanına gidiyorum. Bak kardeşim olmuyor bir an evvel toparlanıp hayatıma bakmam lazım omuzlarım düşercesine çökmüştü umarım anlardı beni..
Ben bunları ona anlatırken onunda derdi neymiş öğrenmeliydim. Derdimi anlatıp derdini dinlemeliydim. Ama sonuç öyle olmadı öyle birşey dediki elimdeki şişe bir anda düştü.
"Serra geldi kardeşim bizde şuan.
İçimden bir küfür savurup yönümü sahile döndüm. Bu sefer olmaz dercesine başını sallayan bendim bu şaka olmalı bu kadar ay bekle tam gitmeye karar ver pat diye çıksın gelsin. Hayır hayır bu saçmalık bu insana yapılacak en büyük kötülük yönümü Kerem'e dönüp haykırdım." Banane! geldiyse banane oğlum hatta sanane! Ne demeye bu hale geldin ki geldiyi gibi gider o ancak bunu biliyor ki çekip gitmeyi.Ayağa kalkıp kıyıya doğru iyice ilerledim şu denize atsam kendimi de bitse bu ızdırap artık.
Kerem yanıma gelip omzuma dokundu
"Onu dinle bi kere sadece bi kere dinle .Omzuma dokunan elini sertçe ittim ." Sen ne saçmalıyorsun gidiyorum diyorum oğlum ben kimseyi de dinlemicem.
Bu sefer o beni itti setçe." Gidemezsin! Tamam mı önce dinleyecesin bak dinlemek zorundasın.
Öfkelenmiştim dayanamayıp yüzüne setçe yumruğumu geçirdim başı yana savrulan Kerem yüzüme öfkeyle bakarken konuşmaya devam ettim ." Ne dedi lan! Ne dedi de kandırdı seni.. sen lan sen... sen biliyorsun, beni nasıl bir halde bırakıp gittiğini sen biliyorsun, neler çektiğimi.
Biliyorum! diye bağırıp bu seferde yüzüme yumruğunu Kerem geçirmişti." O yüzden bi kere gitmeden dinle dinlemek zorundasın .
Biz böyle birbirimize girmiş bağırırken etraftan geçen insanlar öylece bakıyordu.
Tekrar setçe onu ittiğimde söylendim." Ben kimseyi dinlemek zorunda değilim yarın sabah burdan gidicem ve bir daha asla ve asla buraya dönmeyecem.Kerem yüzüme baktı sizden olmaz dercesine." Peki git Kardesim hadi git! Ama şunu unutma eğer birgün bana gelip de neden beni durdurmadın diye hesap sorarsan bu günü bu yumruğunu hatırlatıcam sana.
Dedi ve gitti. Avazım çıktığı kadar bağırdım , aaaaaaa!!!!
gelmiş yine bütün düzenimi altüst etmişti. Üstelik gelir gelmez herkezi kendi tarafına çekmeye başlamıştı bile.
Ama yok bu sefer olmaz bu sefer ona boyun eğmecem bu sefer onun o gözlerine, sözlerine kanmıcam.Arabaya bindiğim gibi ilk işim telefonla uçak bileti saatini değiştirmek olmuştu.
Kafam karışmadan bir an evvel gitmek en iyi çözümdü.
O kadar hızlı kullanıyordum ki arabayı sırf Kerem'in o laflarını hatırlamak istemiyordum.
Ama lanet olsun öyle birşey dediki kafamdan dediklerini çıkarmak imkansızdı.
Neden pişman olucam ki, onu dinlemediğim için neden pişman olucam.
Arabayı kenara çekip direksiyona başımı yaslamış öfkeyle kafamı vururken düşünceden kafayı yemek üzereydim aptal kız geldi yine bütün dengemi alt üst etmeye başarmıştı.
Bu şekilde gidemeyeceğimi anladığım için yönümü Kerem'in evine çevirdim neyse derdi söylesin bitsin gitsin istiyordum oraya gidince karşılaşacağım süprizden bi haberdim.Arabayı ileriye park edip hızlı adımlarla bahçeden içeri girmiştim ki karşılaştığım manzarayla neredeyse kalp krizi geçirmeme neden olacaktı.
O kapıda tam karşımda duruyor aylar sonra nefesimi kesecek güzellikte aşinası olduğum kadın tam karşımdaydı.
Ama benim kalp krizi geçirmeme neden olan şey kucağında ki minik kız.
Tıpkı onun kadar güzel muhteşem bir şey vardı.
Buda neydi ki şimdi kucağında tuttuğu kim yoksa diyip kısa bir hesaplama yaptığımda aldığım sonuç gözümden yaşların akmasına sebeb olmuştu.
O benim di kucağında tuttuğu bebek benim bebeğimdi..
Şimdi daha iyi anlıyorum Kerem'in neden ısrarla dinle gel konuş dediğini o bebeği görmemi istemişti.
Elim kalbime gittiğimde gördüğüm şeylerin gerçek mi hayal mı olduğunu hala idrak edemiyordum.
Korkuyordum bu rüyadan uyanmaktan çok korkuyordum...Ve o an benim varlığımı fark eden kız dönüp bakmıştıki gözlerimiz kesişti onunda tıpkı benim gibi şok olmuş hali gözümden kaçmazken gözlerinde gördüğüm özlem duygusu beni iyice çıkmaz yollara sokmuştu.
Biz hala birbirimize öylece bakarken yavaş adımlarla yanlarına doğru ilerledim. Gözümü biran olsun ondan ayırmıyordum. Sanki bir şey olacakta kaybolacaklarmış gibiydi yaklaştım ona bakarken sertçe yutkundum.
Kerem'e baktığımda mutlu olmuş gibi bana bakıyordu. Onun o gülen yüzünü dağıtmamak için şuan zor tuttuyordum. Adi herif nasıl söylemezdi bunu bana.Tam karşısında durduğumda bakışlarım minik kızda buluştu. Tanımıştım onu o Andre'nin yanındaki kızdı bu, o zaman hissetmiştim işte biliyordum bi tuaflık olduğunu çünkü hissettiklerim çok farklı tarifi olmayan duygulardı.
Ellerim titrerken minik kızın yüzünü okşadım titrek sesle." Be be benim dimi bu bebek benim...
Yüzümü Kerem'e döndüğümde onunda gözleri dolmuş bana bakıyordu , yalvarırcasına baktım ihtiyacım olan tek kelime buydu "evet de lütfen kardeşim bana bir şey de .Kerem yutkundu başını evet dercesine salladığında neredeyse olduğum yere yığılıp kalıcaktım.
Sersemlemiştim ki Serra'nın beni tutmak için atıldığını fark edince sert bir dille Sakın! Dedim "sakın sen bana dokunma bi kaç adım geriye gidip ona hayal kırıklığıyla baktım.
Bu kadarını yapmış olamazdı onu benden bunca ay saklamış olmazdı.
Benim aşık olduğum kadın bu olamazdı.
Acımasızlık bu.. bu bir insana yapılan en büyük haksızlık.
Onun bize yıllarımıza yaptığı büyük haksızlıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELİMİ BIRAKMA (DÜZENLENECEK)
Storie d'amoreBabası küçük yaşda ölmüş annesi hasta olan Serra' nın hayata sıkı sıkı sarılışı...bir aşk ne kadar acımasız olur.