Merhabalar. Yeni kitabım ve ilk bölümü ile karşınızdayız. Karakterlerimiz ile birlikte bu yolculukta birlikte olalım. Yepyeni bir yolculuğa adım atalım. Hadi bakalım. İyi okumalar. Oy vermeyi ve yorum yaparak görüşlerinizi bildirmeyi unutmayınız. Bölüm sonunda görüşmek üzere💕
______________________________________
Kuzenimle her zaman hayalimizdi aynı evde yaşamak. Ben ondan bir yaş büyük olduğum için bir sene önce girmiştim üniversite sınavına ve Edebiyat bölümünü kazanmıştım. Yine ailemle aynı şehirdeydim ve bu beni mutlu etmişti. İlk senemde ailemle kaldım. Kuzenim çalışsın diye annem ve halam şart koydu. Eğer o da çalışıp Ankara'da kalırsa ayrı eve çıkabilecektik. Hayalimiz gerçek oldu. Kuzenim ilk senesinde Ankara'da Hukuk kazanmıştı. Hem de aynı okuldaydık. Ailelerimiz sözünü tuttu ve bize üniversite yakınlarından ev tuttular. Yaz kış oradayız. Bazen annem gili ziyarete gidiyoruz. Bazen onlar geliyor.
Temmuz ayındayız. Ankara sıcaktan kavruluyor. Okullar tatil. Öğlen sıcağı evin içinde ve ben bu sıcağa dayanamıyorum. Bir kez daha koltuğa kendimi atıp ofladım.
"Ay Elis. İçimi şişirdin sabahtan beri. Yeter be!" diye resmen cırladı Kumsal. Hâlâ telefona bakıyordu.
"Ah be kuzen. Yanıyorum ama napayım?" dedim ve bir kez daha öfledim.
"Kalk mutfağı topla," dedi. Göz devirdim. Elindeki telefona vurdum.
"Bana ne, sen topla," dedim. Kafama vurdu.
"Geri zekalı," diye mırıldandım.
"Allah'ım sabır," diyerek kalktı ve yere düşen telefonunu alıp bana fırlattı.
"İmdat! Şiddetli geçimsizlik var bu evde," dediğimde ikimiz de kahkaha atıyorduk. Sinirler bozuk arkadaşlar.
Telefonu çalınca hızla açtım. Özkan arıyordu. Kumsal'ın en yakın arkadaşı ama bir o kadar da bana yakın.
"Alo," dedim sessizce.
"Elis?" dedi benim gibi sessizce.
"Kumsal'a mutfağı toplama görevi verdim. Bitirene kadar konuşamazsınız," dedim.
"Hey Allah'ım, deli bu kız," dedi Özkan her zamanki cümlesini tekrar bana karşı söylerken.
"Bana bak Özkan Demir! Telefonu kapat ve Kumsal seni arayana kadar bekle! İşin ne? İşsiz!" dedim.
"Elis, sabrımı mı sınıyorsun?" dedi Özkan.
"Sen kendi kendine mi konuşuyorsun?" diyerek geldi Kumsal.
"Evet, telefonun çalmadı zaten. Ben de boşuna bunu kulağıma doğru tuttum ve konuşuyorum canım kuzim," dedim sevimlice. Benim en yakın arkadaşım Kübra yaz tatili için İzmir'e -ailesinin yanına- gitmişti. Şimdi oradaydı ve çok konuşamıyorduk. Özkan da Kumsal'ın en yakın arkadaşıydı. Onlar sürekli konuşuyordu. Sinirimi bozuyorlardı.
"Elis," dedi sorgularcasına Özkan. Kumsal gelip elimden telefonu aldı. Konuşmaya başladılar.
"Pislikler, höö!" diyip dil çıkardım ve mutfağı toplamaya gittim. Salak kız, nasıl bu kadar çabuk bir şekilde çoğu şeyi topladıysa? Ben de kalan tabakları bulaşık makinesine yerleştirip makineyi çalıştırdım. Tekrar içeri geçtiğimde hâlâ konuşuyorlardı. Evlensindi bunlar. Valla.
"Hâlâ neden evlenmediğinizi sormak istiyorum," dedim. Kumsal bana baktı. Ciddiydi. Bir dakika der gibi parmağını kaldırdı. Kaşlarımı çatıp yanına oturdum. Hâlâ ciddi ciddi dinliyordu. Gerilmiştim.
"Noluyor ya?!" dedim hızla ayağa kalkıp.
"Yok bir şey. Sakin ol şampiyon," dedi Kumsal.
"Niye gerginsiniz o zaman?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİYAFONDAN GELEN SES
ChickLitİşte her şey o gün başladı. Birinin zile basmasıyla. Kuzenimle aynı evde yaşıyoruz. Öyle herkese de kapıyı açmayız. Öncelikle sorarız. Yine zil çaldığında koşarak diyafonun konuşma düğmesine basıp "Kim o?" diye sordum. Gelen ses karşısında birkaç sa...