1

48.7K 1.2K 432
                                    

| Kaya |

Perşembe.

13.05

Kaya

Doğu

"Oğlum derdiniz ne sizin? Neyi paylaşamıyorsunuz?"

Keşke bu soruya yanıt verebilseydim. Ama veremiyordum. Çünkü neyi paylaşamadığımızı ben de bilmiyordum. Adam resmen benden dayak yemeyi alışkanlık haline getirmişti. Ayda bir gelip beni çileden çıkarıyor, dayağını yiyip oturuyordu.

Yan gözle baktığımda tasasız tasasız ellerini incelediğini gördüm. Ulan kimin ahını almıştım da Allah bu şerefsizi bana musallat etmişti? Bu yaşadığım ızdırap hangi günahın bedeliydi?

"Cevap versenize lan!"

Bıkkın bir nefes aldım. Boşa koyuyordum dolmuyordu, doluya koyunca olmuyordu. Sonunda pes edip vücudumu Doğu'ya çevirdim. Ellerimi sıkıntıyla saçlarımın arasından geçirirken derin bir nefes aldım.

"Evet abi, derdin ne? Niye sürekli beni kışkırtıyorsun?"

"Benim senle ne derdim olacak lan? Sen kimsin?"

Sinirle gülüp dişlerimi birbirine bastırırken başımı arkaya atıp gözlerimi tavana diktim.

"Doğu, ne saçmalıyorsun evladım?"

"Hocam öncelikle şunu belirtmek isterim, ben bu herifi tanımıyorum. Muhabbetim bile yok kendisiyle."

"E o zaman niye ayda bir kavga edip buraya geliyorsunuz?"

"Valla hocam ben de çok merak ediyorum bunu inanır mısınız? Bu herif neden her ay karşıma çıkıyor, neden cins cins hareketler yapıp beni dinden imandan çıkarıyor? Sürekli bu soruları soruyorum kendime."

"Lan oğlum siz beni delirtmeye mi çalışıyorsunuz? Bu okulda bir tane akıllı yok mu be? Her gün beş kişiye uzaklaştırma veriyorum. Nasıl öğrencilersiniz lan siz? Emekli olacağım anasını satayım! Gidip Ege'de bir sahil kasabasına yerleşip kırk yaş altı kimseyle ahbap olmayacağım. Yettiniz ulan artık! Elli beş yaşında tansiyon hastası oldum sizin yüzünden!"

"Yok hocam ya, genetiktir o. Babam doktor ya oradan biliyorum az buçuk. Zaten maşallah yaşınız da var yani hocam, normal bence."

"Çıkın lan odamdan! Çıkın gidin bir hafta da okul kapısının yanından geçmeyin! Duydunuz mu beni!?"

Masa tenisi izler gibi bir hocaya bir Doğu'ya bakarken bir an önce odadan siktir olup gitmenin derdindeydim. Çünkü bu defalarca izlediğim bir maçtı ve adım kadar iyi biliyordum ki bu kısımdan sonra Engin hocanın dil ayarlarının şirazesi kayacaktı. Ne anamız kalacaktı ne babamız.

Geriye bir adım atıp götüm götüm kapıya yanaşırken gerizekalı Doğu hala hocaya laf yetiştirmeye çalışıyordu.

"Hocam valla gelmem lazım. Çünkü bir kez daha uzaklaştırma alırsam babam beni ters oturtup düz siker. Anlatabiliyor muyum?"

"Doğu sana da babana da başlayacağım şimdi! Gelme dedim, konu kapandı."

"Mümkün değil hocam, lütfen ısrar etmeyin. Okula kesinlikle gelmem lazım. Devrim'e de yeni uzaklaştırma verdiniz zaten, hayır bu idarenin disiplin kurulu bir tek bize mi çalışıyor ben anlamadım. Şu okula başladığımızdan beri uzaklaştırma almaktan okula gelemedik anasını satayım."

Engin hoca eline geçirdiği kalemliği doğrudan Doğu'nun kafasına hedef aldığında geriye attığım adımları tek adımla yok sayıp Doğu'nun kolunu yakaladım. İnsan dövdüğü adamla ister istemez bir bağ kuruyordu. Ben döverken zevk alıyordum, ama benden başkasından dayak yerse de içime oturuyordu. Aramızdaki ilişki nereden bakarsanız bakın saçmalığın dik alasıydı.

"Sus lan artık!" diye söylenerek koluna asıldım. Onu da peşimden sürükleyerek odanın kapısını açtım. Bize hedeflenmiş cisimler vücutlarımızı teğet geçip duvarda patlarken kendimizi dışarı attık.

"Oğlum sen ne cins bir salaksın lan? Hoca sinirden morarmış hala adama ayar vermeye çalışıyorsun!"

"Bırak lan kolumu!"

Hala bileğini tuttuğumu fark edince parmaklarımı gevşetip kolunu hırsla savurdum.

"Bana bak Doğu, bu mevzu cidden fazla uzadı. Derdin neyse söyle, halledebiliyorsak halledelim. Halledemiyorsak da siktir edelim. Yoruldum ulan her ay aynı şeyleri yaşamaktan!"

"Yok bir derdim falan. Sen kimsin de benim seninle derdim olacak?"

Bakışlarımı yukarı çevirip yaradandan sabır dilenirken yumruklarım iki yanımda kavgaya hazır vaziyetteydi. Bu adamla doğru düzgün konuşmanın mümkün olmadığını bu zamana kadar öğrenmiş olmam gerekiyordu ama insan yine de ümit ediyordu işte.

Omzumu gövdesine geçirip sınıfa doğru yürürken "Ne halin varsa gör!" diye homurdandım.

Nasıl olsa yakında mezun olacaktı. O zaman eski huzurlu, sakin hayatıma kavuşacaktım. Sadece biraz dişimi sıkmam gerekiyordu.

___ 

sınır hattıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin