15

15.2K 904 375
                                    

| Kaya |

Kaya

Doğu

Cuma.

00.23

Vücudumun kontrolünü yitirmiştim fakat zihnim dişli çarklar gibi tıkır tıkır işlemeye devam ediyordu. Çevremdeki olaylara buğulu bir camın arkasından bakıyordum. Buna rağmen gördüğüm çoğu şey hala anlamını yitirmemişti. Amacım beynimi durdurmak, bir nebze rahatlamaktı ama sadece vücudumu uyuşturmayı başarabilmiştim.

Tam sahnenin önündeki masadaydık, masadaki çoğu yüz tanıdık olmasına rağmen bugüne kadar Doğu dışında kimseyle kayda değer bir muhabbetim olmamıştı. Özetle, saatlerdir oturduğum sandalyeyle bütünleşmekten başka bir bok yapmamıştım.

"Al bakalım, dik kafaya."

Sorgulamadan önüme koyulan bardağı yuvarladım. Hayatım boyunca bu kadar çok içtiğimi hatırlamıyordum. Doğu masaya ne gelirse önüme sürdüğünden bir süre sonra sorgulamayı bırakmıştım. Hesap ödemek gibi bir derdim de yoktu, çünkü beni buraya çağıran Doğu'ydu. Madem bunu göze almıştı, o zaman eşek gibi benim hesabı da ödeyecekti.

Yakıcı sıvının etkisiyle kulaklarım uğuldarken başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. İşim alkolle iç içeydi ama çoğu zaman servis yapma kısmıyla ilgileniyordum, nitekim içme meraklısı da değildim. Sarhoş olup hem kendisinin hem ailesinin hayatını siken bir adamla aynı evde yaşayınca alkole olan merak da azalıyordu.

"Şu kız seni kesiyor."

Gözlerim Doğu'nun bakışlarını takip ederek bahsettiği kızı buldu. Gevşek gevşek dudaklarımı yukarı kıvırdığımda kız üzerine alınıp gülümsememe karşılık verdi.

"Gidip konuşsana."

"Ben bir dışarı çıkacağım."

"Niye, ne oldu?"

Masaya tutunarak ayağa kalkıp cebimdeki paketi kontrol ettim. Ne yaptığımı anladığında o da ayağa kalktı.

"Ben de geleyim."

O önde ben arkada kalabalığın içinden geçerken birbirimize yaklaştık. Kokusu buram buram ciğerlerime akıp geçtiği yolu yaktığında düşünmeden bir adım daha yaklaştım. Sırtı ve boynu hemen önümdeydi ve göğsüm sıcak bir dalgalanmayla titriyordu. Bir kapıdan geçerek çöp konteynırlarının olduğu sokağa çıktığımızda soğuk havayla çarpılarak kendime geldim. Bir daha bu kadar içmeyecektim, zira içince pusulam hangi yönü göstereceğini şaşırıyordu.

Doğu cebinden paketini çıkarıp içinden iki dal aldı. Birini bana uzattığında itiraz etmeden ağzımı eline yaklaştırdım. Doğrudan dudaklarımın arasına bıraktığı sigarayı yine kendi çakmağıyla yakarken ellerimi elinin çevresine kapatıp rüzgarı engelledim. Parmaklarımın ucuna temas eden sıcaklığı kokusuyla birleşince beynimi içkiden daha fena uyuşturuyordu. Elimde olmadan yüzünü incelerken bakışlarımız kesişti. Sigaram yanmış olmasına rağmen elini benimkilerin arasından çekip indirmedi. Karanlığın içinde saçma bir şekilde birbirimize bakmaya devam ettik. Dudaklarımdan süzülen duman aramızda ince bir perde gibi yükselirken derin bir nefes aldığını duydum. Beynimin içinde sürekli aynı soru yanıp sönüyordu; ne yapıyorsun amına koyayım? Ama bir türlü kendimi toparlayıp geri çekilemiyordum. Birbirimize bakmaya devam ettikçe gözlerimiz farklı noktalara kaymaya başlamıştı. Dudakları her zaman böyle pürüzsüz müydü, bilmiyordum ama şu an oldukça iyi görünüyorlardı. Bakışlarımı tekrar gözlerine kaydırdığımda onun da benim dudaklarıma baktığını gördüm.

sınır hattıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin