| Kaya |
Cuma.
01.20
Kaya
Doğu
Eray
Devrim
Uyandığımda müthiş bir baş ağrısı beynimi kemiriyordu. Gözlerimi bile açamadan el yordamıyla beni kurtaracak bir şeyler aradım ama tutunabildiğim tek şey kafamı koyduğum yastıktı.
Nerede olduğumu ne o yumuşacık yastık ne de içine gömüldüğüm rahat yatak sayesinde hatırlamıştım. Beynimi harekete geçiren şey kokuydu; ciğerlerime dolan ve soluduğum süre boyunca beni sakinleştirip nabzımı yavaşlatan koku.
Telefonum kulak tırmalayıcı bir sesle çalmaya başladığında gözlerimi açmadan yatağı tekrar yokladım.
Bir şeyin devrildiğini işaret eden gürültü ve ardından gelen küfürler gözlerimi hızla aralamama sebep oldu. Doğu odanın ortasında dikilmiş, sessizliğe gömülen telefonumu eline almıştı. Yüzünü aydınlatan tek şey ekrandan yansıyan cılız ışıktı.
"Doğu?"
Bakışları hızla yüzümü bulurken hafifçe sıçradı.
"Pardon ya. Sen uyanmadan sessize alayım dedim ama..."
Yüzümü ovuşturarak yatakta oturur pozisyona geçtim. Kafamın içini açıp beyin yerine taş koymuşlar gibi bir ağırlık hissediyordum.
"Yeni mi geldin?"
Tişörtünü boynundan sıyırıp çıkarırken başını salladı. Vücudundan yayılan kokuya bakılırsa yine içmişti. Gözlerim istemsizce birkaç gün önce spermlerimle ıslanan düz gövdesinde dolaştı. Neden özellikle bu ayrıntıyı hatırladığımı bilmiyordum. Gözlerim tekrar yukarı kaydığında bakışlarını yüzüme odakladığını gördüm. Ne düşündüğümü duyabiliyormuş gibi baktığında hızla gözlerimi kaçırıp olmayan bir noktaya odaklandım.
"Yemeğe çağırmışlar, inmemişsin."
"Daha şimdi uyandım."
Beni eve getirip mesai saatine kadar benimle takıldıktan sonra kendisi işe gitmişti. Ben de tüm gün yapmayı planladığım şeyi yaparak derin bir uykuya dalmıştım.
"Aç mısın?"
Dolaptan aldığı tişörtü elinden düşürdüğünde sorusunu duymazdan gelip "Sarhoş musun?" diye sordum.
Sadece başını salladı. Kabul etmemişti ama ayık göründüğü de söylenemezdi.
Örtünün altından çıkıp ayaklarımı yere dayadım.
"Sigaran var mı?"
Saçlarını karıştırarak bilgisayar sandalyesinin üzerine bıraktığı kot pantolonuna doğru yürüdü. Cebinden paketi alıp bana atmadan önce içine bakıp "Bir tane var." dedi. "Beraber içeriz."
Başımla onaylayıp paketi havada kaptım. Vakit kaybetmeden o tek dalı dudaklarımın arasına yerleştirip ayağa kalkarak pencereye doğru yürüdüm.
"Camın kenarında çakmak var."
"Işığı niye açmadın?"
"Uyandırmamak için."
Uyanmış olmama rağmen ışığı açmadan pencereye yaklaşıp elini uzattı. Sigaradan iki nefes çekip parmaklarının arasına bıraktım. Benim gibi pervaza yaslanıp iki nefes de o çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sınır hattı
Teen FictionVenüs'ün kitabıdır, o dönene kadar bu hesapta geçici olarak bulunmaktadır.