| Kaya |
Cuma.
10.30
Dış kabuğumun içinde saf korkudan oluşan bir çöplük taşıyordum. Korkuyordum, çünkü bugünden sonra bir şeyler değişecekti ve benim bu değişime engel olacak gücüm yoktu. Bugünden sonra kantinin köşesine baktığımda ayaklarının üzerinde yaylanarak Devrim'le konuşan Doğu'yu göremeyecektim. Ona bakarken dünyayı unutabileceğim, bakışlarımı yüzüne odaklayıp gözlerinden geçen her ifadeyi doya doya izleyebileceğim anlar artık yalnızca saatlerle sınırlıydı. Biraz sonra karneleri alacaktık ve ben o korktuğum değişimden kaçmaya bile fırsat bulamadan içine düşecektim.
Okul tişörtünün eteklerini düzeltirken başını öne eğip gülümsedi. Uzun kirpikleri kısılan gözlerinin etkisiyle yanağına dokunurken oturduğum yerde titredim. Biri nasılsın diye sorsa oturup çocuk gibi ağlayacak durumdaydım. Yıllar önce ağlamanın faydasız olduğunu anladığımdan beri tek damla göz yaşı dökmemiştim, zaten en çok da bu yüzden ağır geliyordu hissettiklerim. Dışıma ördüğüm koza Doğu söz konusu olduğunda incelip saydamlaşıyordu. Kendimi geri çekemiyordum, koruyamıyordum.
Kirpiklerinin altından gözlerini olduğum tarafa diktiğinde sessiz, derin bir nefes aldım. Kalkıp yanına gitsem belki de her şey düzelecekti. Ama gidemiyordum. Bir yanım geçen gece yazdığı her şeyi onun sesinden duymak için tutuşurken diğer yanım ondan uzak durmamı söylüyordu. Çünkü her bir hücrem, bir kez ipin ucunu bırakırsam geri dönemeyeceğimin farkındaydı. Hem ne istediğimi kendime bile itiraf edememişken karşısına geçip ne diyebilirdim? Boş boş yüzüne bakmaktan başka ne yapabilirdim?
Ne o çekti gözlerini ne de ben. Her zaman olduğu gibi mesafeleri aşamıyorduk, ama buna rağmen gözlerimizi de ayıramıyorduk. Bugünden sonra buna bile sahip olamayacağımızın farkına vararak güçlükle yutkundum. Boğazım kupkuruydu, ciğerlerim yanıyordu. İki gündür yanına gitmemek için tüm irademi kullanmıştım, ama sızı o kadar yoğundu ki bazen her şeyi siktir edesim geliyordu.
Zil çaldığında hareketlenen öğrencilerin aksine put gibi oturarak ona bakmaya devam ettim. Çünkü son olduğunu biliyordum. Bakışları titreyerek gözlerimden ayrıldığı an kabuğumun içi boşaldı. Korktuğum ne varsa ciğerlerimden boşalan havayla birlikte dışarı akarken kıpırdamadan hissizleşmeyi bekledim.
Kantinden çıkıp giderken dönüp bir daha yüzüme bakmadı. Karanlığa sığındığımız gecelerin anısı beynimi kemirirken derin bir nefes aldım. Yine gidiyordu, ama nedense bu kez korkup arkasına bakmadan kaçan benmişim gibi hissediyordum.
____
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sınır hattı
Teen FictionVenüs'ün kitabıdır, o dönene kadar bu hesapta geçici olarak bulunmaktadır.