| Kaya |
Perşembe.
17.40
Kaya
Doğu
Her cuma olduğu gibi okuldan çıkıp çalıştığım bara geldiğimde, gün içinde yaşadığım tüm aksiyonları geride bırakmış olmaktan memnundum. Mekana girmeden önce kapının yanındaki basamaklara oturup cebimdeki paketi çıkardım. Pakete hafifçe vurup fırlayan tek dalı dudaklarımla kavradım ve ceplerimi yoklayarak çakmak aranmaya başladım. Gördüğüm manzara karşısında elim göt cebimin üzerinde donup kalırken az kalsın ağzımdaki sigarayı yere düşürüyordum.
Sevgili belalım Doğu Öztürk elindeki sigarayı tüttüre tüttüre bana doğru yaklaşıyordu.
"Yok artık ebesinin amı."
Yetmemiş miydi ulan? Bütün gün yaşadığımız aksiyon yeterli değil miydi? Beni görmüş olmasına rağmen tanımamış gibi davranarak elindeki izmariti fırlatıp içeri seğirtti. İlk şoku atlattığım an ağzımdaki sigarayı avcuma sıkıştırıp peşinden içeri daldım. Koşar adımlarla önüne geçip karşısına dikildim. Bu adamın isteyince insanı nasıl rezil ettiğini herkesten daha iyi biliyordum.
"Hiç sırası değil Doğu."
"Neyin sırası değil?"
"İş yerim lan burası benim! Çık git belanı başkasında ara."
"Burada mı çalışıyorsun?"
"Ne demek burada mı çalışıyorsun? Sen beni zıvanadan çıkarmaya gelmedin mi zaten?"
"Yoo, oğlum sen kendini ne kadar çok önemsiyorsun ya."
"E niye geldin o zaman?"
"Sana ne?"
"Doğu."
"Çalışmaya geldim amına koyayım. Bir tek sen mi çalışabiliyorsun bu mekanda? Allah Allah ya."
"Şaka mı bu?"
"Sence sayın beynine soktuğum?"
Yakasını kavrama isteğiyle sızlayan parmaklarımı yumruğumun içine hapsedip sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Bugün ettiğimiz kavgadan sonra o parmaklarımın üstü de yumruk yediğim şakağım da hala acıyordu ve onun da benden daha iyi durumda olduğu söylenemezdi. Açıkçası çalıştığım mekanda kavga çıkarıp siktir edilmeyi de gözüm yemiyordu. Özetle sinirim içimde patlamak zorundaydı.
"Doğru konuş, ağzını eline vermeyeyim."
"Bir veremedin o ağzı elime ulan. Hep aynı terane."
"Sabır ver Allah'ım."
"Git işine bak hadi. Abin patronla görüşecek."
"Ağzını yüzünü si-"
"Erkekler ilgimi çekmiyor abisi, hadi başka kapıya."
Yanımdan geçip patronun yanına yürürken kafasını koparıp dizimde sektirmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Bünyamin amca,"
Kırk yıllık Bünyamin Bey de amca olduğuna göre hayattaki şansımın yedi ceddine sövebilirdim. Zira kendisi çölde kutup ayısına rastlayan bedevinin şansıyla yarışıyordu.
Şerefsizin, zengin piçi olduğunu biliyordum ama mekan sahiplerine amca diyecek kadar ensesi kalın olduğunu düşünmemiştim. Büyük ihtimal ceza ayağına burnu sürtsün diye iki gün çalıştırıp evine göndereceklerdi ve o gidene kadar hayatımın cehenneme döneceğini de adım kadar iyi biliyordum.
___
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sınır hattı
Teen FictionVenüs'ün kitabıdır, o dönene kadar bu hesapta geçici olarak bulunmaktadır.