| Kaya |
Kaya
Doğu
Pazartesi.
09.50
Kimseyle göz göze gelmekten çekinmeyen ben, benden defalarca dayak yiyen bir çocuğun yüzüne bakarken it gibi titriyordum. Hissettiğim korkunun ölçüsü yoktu. İfşa olma korkusu yaşamıyordum, çünkü o da bu durumdan en az benim kadar rahatsız olduğunu açıkça belli etmişti. Ama aynı anda birden fazla şeyin korkusu bünyemde varlığını sürdürürken sınıflandırmak zordu. Neyden korkuyordum? Neden sadece onun olduğu tarafa bakarken bile kalbim ağzımda atıyordu?
İki gündür işe gelmediğinden o geceden beri karşılaşmamıştık. Fakat okul faktörü ikimizin de elini kolunu bağlarken birbirimizden kaçmak zordu.
Her zaman birlikte takıldığı grupla kantine girdiğinden beri gözlerim onun olduğu tarafa kayıp duruyordu. Ne tepki vereceği benim için hala çözülmemiş bir sırdı. Kollarını açıp sarılmasını ya da tebrik etmesini falan beklemiyordum. Sadece düşmanlığının derecesini anlamam gerekiyordu. Bir insana kafayı taktığında onun hayatını zorlaştırmak için elinden geleni yaptığına daha önce bizzat şahit olmuştum. Adamın şerefsizlik sayacındaki ibre aşırı yüklenmeden kopmuştu, özetle sınırı yoktu.
Kardeşinin söylediği bir şeye güldüğünde göğsüm uyuştu. Ulan ben iki gündür nerde yattığımı bilmiyordum, adam kalkmış gülüyordu. Baştan aşağı süzüp kısa bir durum değerlendirmesi yaptığımda hiç de kötü görünmediğini fark ettim. Ben yaptığım şeyin gözlerimden anlaşılacağı korkusuyla insanlarla göz göze gelmeye çekinirken o durumu hiç umursamıyormuş gibiydi. Gözleri Devrim'in yanındaki elemana kaydığında bir şeyler söyledi. Hala gülüyordu ve ben de işi gücü bırakmış aptal gibi onları izliyordum. Sinirle gözlerimi koyu muhabbete dalmış olan arkadaşlarıma çevirdim ama bu kararlılığım yalnızca iki saniye sürdü. Söve söve tekrar masalarına baktığımda Devrim'in yanındaki çocuğun yanağını sıktığını gördüm. Doğu bu sahneye alaylı bir havayla yüz buruşturup gözlerini olduğum tarafa çevirince beni gördü. Sadece beni değil, onu izlediğimi de görmüştü. Ve aynı saniye içinde keyifli ve rahat görünen yüzü kaskatı kesilmişti. Defalarca kavga etmiştik ama bu kadar soğuk baktığına ilk kez şahit oluyordum. Aklıma hücum eden anların etkisiyle göğsüm uyuşurken garip bir mide bulantısıyla ürperdim. Dilini hala ağzımın içinde hissedebiliyordum. Deliğinin çevresinde dolaşan parmağım sızlıyordu. Düşündükçe yediklerim ağzıma gelirken daha fazla dayanamayıp bakışlarımı kaçırdım. Kimseye bir şey söylemeden masadan kalkıp çıkışa yürüdüm. Yaptığımız şeyi düşündükçe kusma dürtüsüyle titriyordum. Mide bulantımın sebebi açıktı ama pantolonumun içinde zonklayan aletime hala mantıklı bir sebep bulamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sınır hattı
Teen FictionVenüs'ün kitabıdır, o dönene kadar bu hesapta geçici olarak bulunmaktadır.