11

13.9K 977 98
                                    

| Kaya |

Kaya

Doğu

Perşembe.

22.12

Parmaklarımın arasına sıkıştırdığım sönmeye yüz tutmuş izmariti atıp mekana girdim. Hafta ortası olduğu için diğer günlere oranla daha sakindi, ama yine de hatrı sayılır bir kalabalık masaları doldurmuştu. Yoldan sapmadan doğrudan bara yürüdüm. Doğu ilk günlere kıyasla daha profesyonel bir duruşla elindeki kokteyl shakerı sallıyordu. Ciddi bir yüz ifadesiyle pembe sıvıyı önündeki bardağa aktarırken kaşları hafifçe çatıldı.

"Selam."

Başını kaldırıp kahverengi gözlerini yüzüme çevirdi. Loş ışığın altında olduğundan daha parlak görünen irisleri bir süre gözlerimi meşgul etti.

"Geldin mi?"

Kot ceketimi omuzlarımdan sıyırıp çalışanların giyindiği odaya girdim. Odaya hemen barın içindeki bir kapıdan geçiliyordu. Barı boş bırakmamak için içeri girmeden kapı pervazına dayandı.

"Bünyamin ters yaptı mı?"

"Yok ya, bana ne ters yapacak?"

Gülerek elimdeki ceketi askıya asıp tişörtümü boynumdan sıyırarak çıkardım. Dolaptan siyah gömleğimi alıp giyerken gözlerim aynadan yüzüne odaklandı. Beni izliyordu, ama gözlerinde herhangi bir ifade olduğu söylenemezdi.

Düğmeleri yavaşça iliklerken "Gitmeden sana bir bira ısmarlayayım mı?" diye sordum. Bir iki gün öncesine kadar adını yanına küfür eklemeden anmıyor olsam da bana büyük iyilik yapmıştı, boş göndermeyi kendime yediremiyordum.

"Olur."

Gömleğin son düğmesini de ilikleyip dolabın kapağını kapattım.

"Sen üstünü değiştirecek misin?"

"Yok ya eve gideceğim zaten."

Kapıdan çekilip bara döndüğünde ben de peşinden çıkıp kapıyı çektim.

"Oğlum öyle bir uyumuşum ki, o kırk beş dakikalık sürede ölmüş bile olabilirim."

Barı mekandan ayıran tezgahın ahşap kapısını iterek diğer tarafa geçti. Bar sandalyelerinden birine oturduğunda raftan bir bardak alıp musluğun altına tuttum. Bardağı önüne bıraktığımda gülümseyerek "Eyvallah." dedi.

Bir yandan yavaşça siparişleri hazırlarken diğer yandan ona kaçamak bakışlar atıyordum. Aramızdaki husumet bitmişti, ama hala sohbet edebileceğimiz ortak bir konuya sahip değildik. İşin özüne bakınca arkadaş bile sayılmazdık.

Buz almak için dolaba eğildiğimde aramızdaki tuhaf bakışma son buldu. Kafamı soğuk üfleyen dolaptan kaldırabildiğim ilk anda gözlerim bulunduğu noktaya kaydı. Bir kızla konuştuğunu görünce rahatsız etmemek için barın diğer tarafına yürüdüm. Doğu'nun kızlara ne kadar düşkün olduğunu biliyordum. Gecenin başında bir tanesini benim yüzümden ekmişti zaten, bir kez daha tekerine çomak sokmak istemiyordum.

Yaklaşık bir saat boyunca ben oradan oraya koştururken o aynı kızla sohbet etmeye devam etti. Her zaman kızların üzerinde kullandığı o bakışı suratından bir saniye olsun silmemişti. Gülmemek için dudaklarımı sıkmaktan yüz felci geçirmek üzereydim. Adamın nasıl bir şerefsiz olduğunu bilmesem bu klas havalarına inanabilirdim, ama o kusursuz suratını binbir haliyle görmüştüm. Kan içinde de, öfkeden kızarmışken de, ağır çekimde burnuma gömülürken de... özetle, şu hali bende sadece gülme isteği yaratıyordu.

Gülmemek için kendimi kastığımı fark ettiğinde göz kırpıp kaş göz hareketleriyle 'ne var' bakışı attı. Kendimi tutamayıp gülümsedim. Başımı iki yana sallayarak ciddi suratına sırtımı dönüp barın diğer köşesine yürüdüm. Telefonum kotumun arka cebinde titreyince gülümsemem yüzümde dondu. Bugün yeterince zor bir gün geçirmiştim, abimden gelecek bir mesaja daha dayanabileceğimi sanmıyordum. Ama el mahkum cebimden çıkarıp ekrana baktım.

Doğu: Ne sırıtıyorsun amk?

Aniden kaslarıma nüfuz eden rahatlama hissiyle derin bir nefes aldım. Ardından omzumun üzerinden yüzüne bakıp biraz önce onun yaptığı gibi göz kırptım. Karşılığı yine bir göz kırpma şeklinde oldu ve böylece saçma bir yarış içine girmiş olduk. Sonunda pes edip yanına yürüdüm. Artık kızla konuşmuyordu ama hala yalnız değildi.

"Ne gülüyorsun lan bana bakarak?"

"Gülmüyorum."

"Ulan kendini kasmaktan suratının sağ tarafı aşağı düştü, hala inkar peşindesin."

Kendimi tutamayıp sarsıla sarsıla gülmeye başladım. Hala ters ters bakıyor olmasa bu gülüş daha uzun süreli olabilirdi. Bir şey söylemek için ağzını açtığında arkasındaki hareketlilik dikkatimi çekti. Omzunun üzerinden bize doğru yaklaşan diğer mesai arkadaşlarıma ve en öndeki arkadaşın elindeki pastaya bakarken aniden dank eden gerçekle tam manasıyla eşekten düşmüşe döndüm; bugün benim doğum günümdü.

____ 

sınır hattıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin