"Dur babacığım, kemerini de takalım." dedi Doruk araba koltuğunda oturan kızına. Kemeri takıp yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra arabanın kapısını kapatıp kendi yerine geçtikten sonra arabayı çalıştıracakken "Hiiih!" diyen kızına döndü omzunun üstünden. "Baba, Niloştay'ım evde kaldı."
"Babacığım iki gün zaten, ayıcığın.." "Baba, ayıcık değil, Niloştay." "Tamam, pardon. Niloştay evde kalsa ne olacak ki? İki güncük zaten." "Uyumam o zaman ben de, bana ne." "Rüya gerçekten mi babacığım ya?" "Evet, ben Niloştay'ımı istiyorum."
Kızının kollarını göğsünde bağlayarak söylediği şeye karşılık önüne dönerken "İnada bak, annesinin kızı." diye söylendi Doruk. "Anneme seni söyleyeceğim baba." demesi üzerine "Söyle babacığım, söyle. Bir o eksik zaten şu an, o da olsun." diye karşılık verdi.
"Ama eğer akşam beraber uyuyacağımıza söz verirsen söylemem."
Duyduğu şey ile tüm yüz kaslarının gevşediğini hissetti Doruk. Az önce taktığı emniyet kemerini çözüp arkaya döndü ve küçük kızına baktı uzun uzun. Bir iç çektikten sonra bakışlarını ondan çekerken "Uyuruz bir tanem, sen iste yeter ki." dedi.
Rüya alkış yaparken "Yaşasın!" dedi neşeli bir ses tonuyla. Doruk ona burukça gülümseyip arabayı çalıştırdı ve yavaşça hareket etmeye başladı.
Eve yaklaştıklarının habercisi olan parkı geçince "Baba, bak şuradan döneceksin." dedi Rüya, her zamanki gibi. Doruk "Hadi ya, bak ben yine unutmuşum yolu." dedi gülümseyerek.
Rüya'nın bahsettiği köşeyi döndükten sonra "Baba, peçeten var mı?" diyen kızına "Var babacığım, ne oldu?" diye cevap verdi Doruk. "Birazcık burnum kanıyor da." cevabını alınca "Burnun mu kanıyor?" dedi kaşlarını çatarak.
O arabayı kenara çekip durdururken "Evet ama birazcık." dedi Rüya. Doruk emniyet kemerini çözdükten sonra eğilip torpido gözündeki peçetelerden aldı ve arabadan inip arka koltuğa geçti. Rüya'nın burnuna kapattığı küçük eline bakarken "Çek bakalım elini." dedi.
Rüya elini çektikten sonra çatık kaşları ile burnundan akan kanı peçete yardımıyla silerken "Neden kanadı ki burnun?" dedi. Onun kendi kendine dediği şeye "Bilmiyorum ki baba. Pis bir şey yapmadım ama." diye cevap verdi Rüya.
"Güzelim benim, sen pis bir şey yapmazsın zaten. Ben biliyorum onu. Kreşte, arkadaşlarınla oyun oynarken falan, bir yere çarptın mı başını?" "Iı, çarpmadım." "Peki güneşin altında durdun mu?" "Evet, bugün arkadaşlarımla beraber oyun oynamamız için öğretmenim bizi bahçeye çıkardı." Kızının yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra "Ondan olmuştur. Sen korkma, tamam mı?" dedi Doruk. Rüya da onun yanağına bir öpücük kondurduktan sonra "Baba sen yanımdasın, neden korkayım ki? Sen beni her şeyden korursun." diye cevap verdi ona.
Gülümseyerek kızının yanağını okşadı Doruk. Kapıyı kapattıktan sonra elindeki peçeteyi kenarda duran çöp konteynerine attı ve tekrar arabaya bindi. Çalıştırdıktan sonra zaten az kalmış olan yolu tamamlamak için sürmeye başladı.
💜🧚🏼♀️
Evin önünde durduklarında önce kendisi indikten sonra arka koltuğa geçip Rüya'nın emniyet kemerini çözdü Doruk. Rüya arabadan inerken arabadan inen annesini görünce "Anne!" diyerek koşup beline sarıldı. Asiye de gülerek ellerini onun omzuna koyarken "Anneciğim." dedi.
Eğilip yanağına bir öpücük kondurduktan sonra "Niye geldiniz siz? Babanda kalmayacak mısın?" dedi. "Hayır," dedi Rüya, son heceyi uzatarak. "Niloştay'ı evde unutmuşum."
Doruk'un gözleri hala Asiye'nin yan koltuğundan indiği arabadayken camdan kafasını uzatıp "Asiye?" diyen adama dişlerini sıkarak baktı. Asiye ona döndüğünde "Canım, telefonunu düşürmüşsün." diye devam etmesi üzerine "Canım he, canım? İyiymiş." dedi kendi kendine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leukemia ✓
FanfictionAsDor ama anne ve baba... AsDor ama aşık, tutkulu, inatçı ve savaşçı... AsDor ama bu sefer "Hayat Gibi" Dram, entrika ve tabi ki aşk, sevgi, umut... Onlar şarkılarını söylerken(?) siz de eşlik etmeye ne dersiniz? "Küçük civcivim, güzel kızım..." 💜�...