AĞLAYABİLİRİM, GERÇEKTEN AĞLAYABİLİRİM ŞU AN. ÇOK ÖZLEDİM, ALOO!
Nasılsınız görüşmeyeli?
Siz aynı mısınız bilmiyorum ama bizimkiler bayağı değiştiler sizden uzakken. Aslında sizden uzak değillerdi hiç ama anladınız ne demek istediğimi. Bebeklerim büyüdüler ama hâlâ o kadar güzeller ki, anlatamam.
Onları hatırladığımız kadar güzel yazmaya çalıştım, umarım bıraktığınız gibilerdir.
Bölüm içerisinde bol bol yorum yapıp düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim.
Ben severek yazdım, umarım siz de severek okursunuz.
İyi okumalar.
💜🧚🏻♀️
"Umut," dedi Doruk olduğu yerden birkaç adım ileri giderken. "Neredesin babacığım? Umut?"
Salona girmeden önce mutfağa gitti ve "Asiye," dedi. "Umut'u gördün mü?" "Görmedim, Allah Allah, nereye gitti ki bu çocuk?"
Onun yüzünde bir gülümseme ile söylediği şeye karşılık güldü Doruk da sessizce ve salona girdi ses çıkarmamaya çalışarak. Perde ile yüzünü örttüğü için görünmediğini sanan oğluna güldü ve "Nereye kayboldu bu çocuk?" dedi.
Kıkırtısını duymak onu da güldürürken olduğu yere gitti ve yüzünü açmak yerine koltuğun arkasına eğildi "Burada mısın oğlum?" diyerek. "Nereye gitti benim oğlum?" dediğinde kollarını havaya kaldırarak yüzündeki perdeyi açtı Umut, "Baba!" diyerek.
Onun sesine döndüğünde gülüşü ile güldü ve kucağına aldı artık neredeyse 2 yaşında olan oğlunu. Boynuna bir öpücük bıraktıktan sonra "Çok güzel saklanmışsın babacığım," dedi. "Hiç görmedim ben seni." Umut'un sesli gülüşü onu da güldürürken, "Nereden geldi orası aklına?" diye devam etti onu biraz daha güldürmek için.
Umut, kollarını boynuna sarınca bir öpücük bıraktı oğlunun zayıf kolunun üstüne. "Böyle güzel saklanmayı bana da öğret, olur mu?" dediğinde kafasını aşağı yukarı sallayarak ona cevap verdi oğlu. "Ablanın yanına gidelim mi?" dediğinde "Rüya!" dedi Umut neşeyle. "Baba, Rüya git, hı hı."
Oğlunun konuşma çabası, Doruk'u güldürürken tekrar bir öpücük bıraktı boynuna ve yere bıraktı onu ve "Hadi git o zaman Rüya'ya." dedi. Onun yavaş adımlarla odadan çıkışına gülerken, peşinden gitti. Tekrar mutfaktan içeri girdi ve Asiye'nin beline sardı kollarını "Sevgilim..." diyerek. Kafasını omzuna yaslayan Asiye'nin boynuna bir öpücük bıraktı ve "Umut nerede?" sorusuna "Rüya'nın yanına gitti." diye cevap verdi.
Bir şey demek için dudaklarını aralayan Asiye'yi ise Rüya'nın yüksek perdeden "Anne, baba!" diyen sesi ve hemen ardından gelen Umut'un ağlaması susturdu. "Yine neden kavga ediyorlar acaba?" diye söylenerek mutfaktan çıkan Asiye'nin peşine takıldı Doruk da.
Rüya'nın odasına geldikten sonra çocuklarının yanına çöktü Asiye ve yüzünü kendisine dönerek ağlayan oğlunun alnına bir öpücük bıraktıktan sonra kızına dönüp "Ne oldu anneciğim?" dedi. Ağlamaklı bir yüz ifadesiyle ona döndü Rüya ve "Anne, Umut ödevimi karaladı." dedi.
Asiye bakışlarını tekrar Umut'a çevirdiğinde ıslak gözleriyle kendisine baktığını görünce ne diyeceğini bilemeyerek kaldı. "Tamam güzel kızım," derken yanlarına gelip diz çöktü Doruk. "Sileriz. Üzülme sen, tamam mı?"
Rüya, ona kafa sallayarak cevap verince bir öpücük bıraktı kızının saçlarına ve "Oğlum sen de ablanın ödevlerini elleme bir daha." dedi. Umut, denilen şeyi anlamasa da kendisine kızdığını düşünerek tekrar yüzünü buruşturunca kucağına aldı onu "Hayır babacığım, kızmadım, ağlama." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leukemia ✓
FanfictionAsDor ama anne ve baba... AsDor ama aşık, tutkulu, inatçı ve savaşçı... AsDor ama bu sefer "Hayat Gibi" Dram, entrika ve tabi ki aşk, sevgi, umut... Onlar şarkılarını söylerken(?) siz de eşlik etmeye ne dersiniz? "Küçük civcivim, güzel kızım..." 💜�...