S2B31| Bahar

1K 75 180
                                        

Selam, n'aber?

Dün bazı aksiliklerden dolayı bölüm gelmedi ama tam gaz devam diyoruz. 

Bu bölümü çok severek yazdım. Birbirlerine iyi gelecek, yaralarını saracak tek şeyin kendileri olduğunun farkındalar ve bölüm bununla ilgili. Umarım severek okursunuz.

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Asiye yerde duran oğlunu kucağına aldıktan sonra "Rüya sen de gel anneciğim." dedi. "Doruk hadi sen de aç artık şu kutuyu." "Tamam karıcığım." dedi Doruk, ona bir bakış atarak. Arada dalan bakışlarından, bulut çöken gözlerinden, düşen omuzlarından anlıyordu belli etmemeye çalışsa da üzüldüğünü ama daha iyi olduğunu da fark ediyordu. Dediği gibi birbirinin ilacıydı onlar, iyi geliyorlardı birbirlerine.

Bakışları birbirini bulduğunda yüzündeki gülüşün samimiyeti, baharın kokusunu hediye etti ona. Öyle ya, en güzel bahar çiçeklerini kıskandırırdı Asiye'nin güzelliği. Şüphesiz en güzel mevsimiydi o, tüm baharlarını Asiye'de yaşamış, onunla çiçek açmıştı Doruk.

O gidince tek tek dallarından düşmüş, toprağa karışmıştı baharı süsleyen çiçekleri. Sonra ise rüzgarla uçuşan polenler, yeni çiçekler açmıştı yeni baharda. O polenler, bir arı sayesinde bal olmuş, yaşadıkları kışı buna değer kılmıştı.

Baharları onları terk etse de kara kışı atlatmış, yine çiçek açmışlardı. Olgunlaşan çiçekler, dallarını yine terk etse de bunun hüznünü yaşamak yerine verecekleri meyvelerin neşesine bürünmüşlerdi. Sonuçta kahverengi dallarda pembe çiçekler açtığı sürece ümitsizliğe yer yoktu.

Neşeyle "Ne düşünüyorsun öyle, yüzünde güller açtı." diyen Asiye ile sıyrıldı düşüncelerinden. Yüzüne bir gülümseme yayıldı ve bakışlarını Asiye'nin kucağında duran Umut ile elindeki fırçayla heyecanla kendisini bekleyen Rüya'ya çevirdi. "Asiye," dedi tekrar ona dönerken. "Biz çok kötü şeyler yaşadık, hepsi canımızı acıttı, bazen düştük ama şimdi bakınca, sizi böyle görünce ben her şeye rağmen 'iyi ki' diyorum."

Asiye'nin yüzüne bir gülümseme yayılırken "Benim tüm 'iyi ki'lerim sana." dedi. "Ben her şeyimi kaybettim sanırken sen benim her şeyim oldun, bana bir aile verdin. Ben... Ben çok büyük kayıplar verdim, toparlanamam sanırken sen bana çok büyük şeyler kazandırdın. Aşık oldum Doruk, ben ilk defa senle yaşadım bu duyguları." Bakışlarını çocuklarının üzerinde gezdirirken "Anne oldum ben." diye devam etti. "Ben karanlığa hapsolmuşken sen bana ışık oldun."

"Kendinizi çok hafife alıyorsunuz Asiye Hanım." dedi Doruk, yüzünü ona dönerken. "Sen de benim pusulam oldun, ben yolumu kalbinde buldum. Senden önceki halim kayıptı, viraneydi. Sen gelince yıllardır kimse uğramadığı için harabeye dönen ev, yuva oldu Asiye." "Benim evim de yuvam da sensin. O yüzden ne kadar gitsem de senden, yine sana dönüyorum."

"E tabi benim de kendime göre bir cazibem var, bırakmak kolay değil." "Bayılıyorsun kendine, değil mi?" "Yani öyle tabi ama eskisi kadar değil." "Nedenmiş o Doruk Bey?" "E kendimden daha çok bayıldığım 3 kişi var hayatımda."

Asiye güldükten sonra "Ben de bir an kendisi artık eskisi kadar yakışıklı bulmuyorsun sandım." deyince yüz ifadesi ciddileşirken "Ne?" dedi Doruk. "Ne demek o ya? Sen beni artık eskisi kadar yakışıklı bulmuyor musun? Sence ben yakışıklı değil miyim? Yaşım 30'u geçti, yaşlandım, kocadım mı artık? Beğenmiyor musun beni?"

"Doruk bir nefes al." "Asiye nefesi sonra alırım, sen soruma cevap ver." Onun yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra "Benim sana karşı hissettiklerim dış görünüşten bağımsız Doruk. Benim ruhum, seninkine karışmış gibi. Değil içtiğim su, aldığım nefeste bile sen varsın sanki." dedi Asiye.

Doruk, ona gülümseyerek bakarken "Ama yine de merak ediyorsan söyleyeyim." diye devam etti gülerek. "Bana şöyle bakıyorsun ya, hayat buluyorum gözlerinde. Aşkımız bir şarkı olsa melodisi gülüşün olsun isterdim. Göğsün, cennetin provası. Omuzlarının çökünce ruhum can çekişiyor Doruk. Öyle ki sana karşı hissettiklerim, ben bunlara aşk ya fa sevgi diyemem. Benim sana karşı hissettiklerimin bir sözlük anlamı yok, olamaz."

"Senin sevgini hak edecek ne yaptım, o kadar merak ediyorum ki." "Sevdin sevgilim, yaşadın, var oldun; senin varlığın bile aşık olunası Doruk. Kendin var olmakla kalmayıp beni de var ettin. Hem herkesin karşısına kalbindeki iyilik kadar iyi bir hayat sunulurmuş, bu sana layık görülen hayat." "Bu bizim hak ettiğimiz, çabalayarak kazandığımız hayat Asiye'm." "Seni çok seviyorum." "Ben seni daha çok seviyorum."

Doruk, Umut ve Rüya'ya bir bakış attıktan sonra tekrar Asiye'ye dönerken "Tam şu an benim seni öpmem gerekiyor ama çocuklar diye kızarsın, neyse sonra hallederim ben." deyince güldü Asiye. İkisinin de bakışları oflayan Rüya'ya döndüğünde "Daha böyle ne kadar bekleyeceğiz?" dedi Rüya sıkıntıyla.

Ona güldükten sonra "Haklısın babacığım, başlayalım artık." dedi Doruk ve önündeki boya kutularının kapağını açtı. Kırmızı boyaya elindeki küçük fırçayı batırdıktan sonra "Ben buraya çiçek çizmek istiyorum, çizebilir miyim?" diyen kızına "Çizebilirsin anneciğim." dedi Asiye ve Rüya fırçasıyla duvara istediği çiçeği çizmeye başladı.

Asiye de yere dizlerinin üstüne çöktükten sonra kucağındaki Umut'un elini önlerindeki yeşil boyaya batırdı ve onun kahkahaları eşliğinde duvara bastırdı. Umut boyalı elini duvardan çekip "Anne!" diyerek Asiye'nin yüzüne koydu gülerek.

Rüya gülerek "Anne yanağında Umut'un elinin izi var, hem de yeşil." deyince gülerek ona baktı Asiye. "Sen de yapmak ister misin?" dediğinde kafasını aşağı yukarı sallayarak onun sorusuna cevap verdi Rüya ve "Babacığım eğilir misin, yüzüne resim yapmak istiyorum." dedi.

Doruk'un yüzündeki gülümseme yüz hatları arasında kaybolduktan sonra kızına çevirdi bakışlarını ve "Şey babacığım," dedi. "Zaten evimizin duvarlarına resim yapıyoruz ya o yüzden yüzüme yapmasan mı acaba?" "Ama babacığım ben yüzüne de yapmak istiyorum, hem Umut, annemin yüzüne yaptı. Ne olur ben de yapayım, lütfen."

"Olur bir tanem, gel, sen de yap." dedikten sonra yere serdikleri örtünün üstüne bağdaş kurarak oturdu Doruk ve "Beni neyle süsleyeceksiniz Rüya Hanım?" dedi. Rüya birkaç saniye sessiz kalarak düşündükten sonra kollarını havaya kaldırırken "KELEBEK!" dedi neşeyle.

Onun yüksek çıkan sesiyle irkilen Umut, kollarını annesinin boynuna dolayınca "Anneciğim bağırma. Bak, kardeşin korktu." dedi ve onun kolunun üstüne bir öpücük bıraktı Asiye. Rüya "Özür dilerim ablacığım, seni korkutmak istememiştim." deyince ona çevirdi Umut bakışlarını ve "Uya!" dedi gülerek.

"Anne, Umut bana neden gülüyor?" "Bakayım," diyen Doruk'a döndü Rüya yüzünü. Doruk'un yüz ifadesi gevşerken gülmeye başlayınca "Anne, babam da bana gülüyor." dedi Rüya çemkirir gibi bir sesle.

Asiye, ona "Anneciğim, yanağın boya olmuş, ondan gülüyorlar sana." dedikten sonra Doruk'a dönerek yalancı bir sitemle "Gülmesene kızıma." dedi. "Tamam, tamam gülmüyorum." dedikten sonra Rüya'nın yanağına bir öpücük bıraktı Doruk.

Elindeki fırçayı mavi boyaya batıran Rüya, babasının yanağına istediği kelebeği çizdikten sonra tekrar duvarın önüne geçti ve "Buraya bizi çizmek istiyorum." dedi. "Hep birlikte, çok mutlu olduğumuz ailemizi çizeceğim." "Ömer dayını da çizecek misin?"

Asiye uyarır bir tonda "Doruk!" dese de ondan önce davranarak "Ömer dayımı senle annemin arasına çizeceğim babacığım. Hani o hep sizin aranıza giriyor ya, o yüzden." diye cevap verdi sorusuna.

Doruk, aldığı cevaba gülerken "Ama onu duvarımıza çizmeyeceğim, kağıda çizeceğim." diye devam etti Rüya. "Duvarımızda sadece bizim resmimiz olsun."

💜🧚🏼‍♀️

Nasıl buldunuz bölümü?

Doruk'un düşüncelerini yazmak çok hoşuma gitti. Yaşadıkları her kötü şey onları güzel bir sonuca ulaştırdı. Her şeye rağmen "iyi ki" demek için bir sürü sebepleri var.

Rüya ve Umut çok tatlılar ve Doruk hep aynı şapşallıkta. Asiye de 3 çocukla uğraşmaya çalışıyor sbfdgfsj Bundan sonra ne olacak dersiniz? 😉

Ve şey, son 2... 🥺

Okuduğunuz için teşekkür ederim. ❤️

Leukemia ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin