Selamın aleyküm, aleyküm selam, n'aber?
Bu bölüm o kadar soft ki, eridim yazarken.. Çok sevdim ben yazarken, umarım siz de okurken seversiniz.
İyi okumalar.
💜🧚🏻♀️
Araba, lunaparkın önünde durduktan sonra emniyet kemerini açarken arka koltuktaki çocuklarına bir bakış attı Doruk. Uyumak üzere olan Umut'a gülerek baktıktan sonra "Umut," dedi. "Uyuma babacığım, bak, geldik."
Rüya yüksek perdeden bir sesle "Ya Umut uyumasana!" deyince kendisine kızıldığını düşünerek ağlamaya başlayan Umut'a döndü Asiye ve "Anneciğim," dedi. "Hayır, kızmadı ablan sana." "Hayır, kızdım." "Rüya!" "Baba kızdım ya, bana ne." "Ama bak, kardeşin korktu ona bağırdın diye."
Onun omuz silkerek cevap verdiğini görünce sıkıntıyla bir nefes verdi ve "E ne yapacağız böyle," dedi. "Kardeşine küstüysen şimdi oyun da oynayamazsın sen onla." "Yoo, oynayacağım." "Hani küsmüştün?" "Ben kardeşime küsmem."
Umut etrafı kızaran yeşil gözleriyle ona döndükten sonra ellerini yüzünde gezdirmeye başlayınca kıkırdadı Rüya ve "Umut gıdıklandım." dedi gülerek. Duyduğu şey ile Umut heyecanla bir tepki verirken, ellerini Rüya'nın üzerinde gezdirerek gıdıklamaya çalışınca onları gülerek izleyen Asiye'ye yaklaştı Doruk ve bir öpücük bıraktı yanağına.
"Gidelim mi artık?" dediğinde hızla kafa sallarken "Evet!" diyen Rüya'yı taklit etti Umut. Doruk arabadan indikten sonra Umut'u arabadan indirip elini tuttu. Asiye'ye bir bakış attığında heyecandan kıpırdanıp duran Rüya'ya gülerek "Anneciğim bir dur." deyişini görünce güldü kafasını iki yana sallayarak.
Lunaparkın büyük kapısından içeri girdiklerinde "İlk neye biniyoruz, seç bakalım prensesim." dedi. Rüya birkaç saniye düşündükten sonra "Anne," dedi Asiye'ye dönerken. "Dönme dolaba binsek Umut korkar mı?"
Asiye, Doruk'a dönerken "Bilmem ki," dedi. "Korkmaz herhalde, değil mi?" "Yani biz yanında olacağız sonuçta, korkmaz bence." "O zaman önce dönme dolaba binelim mi?" "Binelim kızım, tut elimi, gidelim dönme dolaba."
Dönme dolabın önünde durduklarında Asiye, Rüya'nın önüne diz çöküp ceketinin önünü kapatırken, onları izledi Doruk gülümseyerek.
Onlara bakarken aklında can buldu anıları. Önce yıllar öncesine gitti, Asiye ile lunaparka ilk gidişlerine... Yükseklik korkusu ayak bağı olmuştu Asiye'nin dönme dolaba binme isteğine ama sevgilisinin isteğini geri çevirmemek için kabul etmişti. Hem zaten korkarsa ona sarılabilirdi, değil mi?
Asiye ile olduğu her anda ayakları yere basmıyormuş gibi hissederdi zaten, ondan mıydı bilmiyordu ama hiç korkmamıştı yüksekten. Uçağa bile binemezdi normalde ama sanki Asiye yanındayken tüm korkularından güçlüydü, her şeyi başarabilirdi, en yükseğe çıkabilir, olmaz denileni yapabilirdi.
Ayağı yir mi basar zülfüne ber-dâr olanuñ
Zevk ü şevk ile virür cân u seri döne döne
Daha yeni gelişlerini hatırladı sonra, içlerinin kırgın burukluğunu, yarım mutluluklarını. Rüya'nın hastalığını hatırlayınca kalbinin titrediğini hissetti, ruhundaki azabı en derin hissettiği dönemdi. Kızının gözünden düşen tek damla yaşın, kalbindeki ormana atılan bir kibrit olduğu günleri hatırlarken, içine titrek bir nefes çektiğinde hastane kokusu aldığını sandı, sanki o anılarına işlemişti tüm gözyaşlarını içinde barındıran o steril, çirkin koku.
Ve şimdi... Çocuklarıyla gelmişlerdi, kızları, oğulları ve Asiye'nin karnında bir susam tanesi kadar olan küçük bebekleriyle. Geldikleri noktaya hayret ettiği için kendini garipsedi ama yıllar önceki liseli halinin hayaliydi şu an içinde olduğu an, sanki büyümemiş de onun hayalini gerçekleştirmek için görevlendirilmişti. Sanki o çocuğun toprağa attığı tohum, büyümüş, filizlenmişti. Sonra soldu sandığı anda yeşillenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leukemia ✓
FanfictionAsDor ama anne ve baba... AsDor ama aşık, tutkulu, inatçı ve savaşçı... AsDor ama bu sefer "Hayat Gibi" Dram, entrika ve tabi ki aşk, sevgi, umut... Onlar şarkılarını söylerken(?) siz de eşlik etmeye ne dersiniz? "Küçük civcivim, güzel kızım..." 💜�...