S2B29| Çorba

1.1K 90 229
                                    

Selam, n'aber?

Bölüm geç geldi, kusura bakmayın ama geçen de dediğim gibi elimde stok bölüm yok ve yazacak motivasyonum da yok. Daha doğrusu şöyle ki hem Leukemia'da hem Hayat Gibi'de hem de Beyaz Şarap'ta negatif şeyler yazdığım için Pusula'ya kaçıyorum, hep Pusula yazmak istiyorum hsfgdsgfdgf

Ama halledeceğiz, bunu da aşacağız. Ben aklıma koyduğum her şeyi başarırım çünkü benim inanılmaz bir gücüm var ve sevgim de var nfdsjfhsdjkfgfss (Ben iyi değilim.)

Bölümü yazarken çok sevdim, umarım siz de seversiniz.

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Çalan telefonunu eline aldıktan sonra kimin aradığına baktı Doruk ve "Efendim Kadir?" diyerek cevapladı aramayı. "Doruk, Asiye nasıl?"

Sıkıntıyla bir nefes verdikten sonra "Nasıl olsun?" dedi. "Ruhu çekilmiş gibi Kadir, yok gibi. Dün gördün zaten sen de."

Karşıdan onun da verdiği nefesin sesini duyarken "Bir şeyler yemeye ikna edebildin mi?" deyince "Yok, geldiğimizden beri uyuyor." diye cevap verdi sorusuna. "Birazdan deneyeceğim bir şeyler yedirmeyi." "Haber ver bana da." "Tamam, tamam Kadir."

Telefonu kapattıktan sonra kalktı oturduğu koltuktan ve mutfağa gitti. Açtığı dolaptan küçük bir tencereyi eline alırken aklına gelen anıyla mutfak tezgahına yasladı bedenini.

Asiye elini Doruk'un alnına koyduktan sonra "Çok ateşin var." dedi üzgün bir ifadeyle. "Hayır, bu mevsimde hasta olmayı nasıl becerdin, anlamıyorum ki." Doruk hafifçe öksürdükten sonra "Dört mevsim hastanım güzelim." deyince hafifçe tebessüm etse de "Sen geç dalganı, geç. Hastanelik olursan yersin kocaman iğneleri, o zaman görürüm ben seni." dedi yalancı bir sitemle.

"İğne mi? Asiye iğne olmaz ya." "O zaman itiraz yok, bu çorba bitecek Doruk Bey." "Elinizden zehir olsa içerim Asiye Hanım." "Öyle mi? Bu çorba niye bekleye bekleye buz gibi oldu öyleyse?" "Ya güzelim takılma bunlara, içeceğim işte." "Aferin, hep böyle uslu çocuk ol, yoksa doktor amca iğne yapar sana." "Doktor amcayı bilmem de Ömer seve seve yapar." "Bu halde bile Ömer'e bulaşıyorsun ya inanamıyorum sana Doruk." "Aşkından aklımı kaybettim kızım, halim hep harap."

"Hadi hadi, bırak edebiyatı da al şu çorbanı iç." "Nasıl ya, sen içirmeyecek misin?" "Ben mi içereceğim?" "Evet, yoksa içmem." "Cidden çocuk gibisin." "Seven insan çocuklaşırmış." "O çocuk iğneden de korkar mıymış?" "Ama güzelim sen şimdi neden kötü konuları hatırlatıp tadımızı kaçırıyorsun ki?"

"Doruk ye artık şu çorbayı." derken çorba dolu kaseyi eline aldı Asiye ve kaşığa doldurduğu çorbayı Doruk'a uzatırken "Aç bakalım ağzını koca bebeğim benim." dedi. Doruk, Asiye'nin uzattığı çorbayı yedikten sonra "Bebeğin miyim gerçekten?" deyince "Yani, öylesin sanırım." diye cevap verdi Asiye. "Ne demek 'sanırım' ya? Hani her şeyindim ben senin?"

"Öylesin tabi ki Doruk." derken ona bir kaşık daha çorba uzattı Asiye. "Ama şu an kızımıza kötü örnek oluyorsun, üzüyorsun beni." "Üzüyor muyum?" "Evet, üzüyorsun." "Özür dilerim karıcığım, valla bilerek yapmadım. Ben seni bilerek üzer miyim hiç?" "O zaman iç hadi çorbanı, daha fazla üzülmeyeyim ben de." "Tamam, tamam, içeceğim." dedikten sonra ellerini Asiye'nin belirginleşmeye başlayan karnının üstüne koydu Doruk ve "Ama siz küçük hanım, annenizi asla üzmeyeceksiniz. O hep gülmeyi hak ediyor ve biz hep onu mutlu edeceğiz." dedi.

Asiye'nin gözleri dolarken "Of, ben çok seviyorum ikinizi de." deyince "Ben de seni çok seviyorum bir tanem, kızımız da çok sevecek seni, sen bu dünyadaki en iyi anne olacaksın." dedi.

Leukemia ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin