Şey, benim totemim tuttu da o yüzden tekrar geldim. ÇOK SEVİYORUM, ÇOK. CANIM DEV ADAMLARIM!
💜🧚🏼♀️
"Ya baba, ne yaptın?" dedi Rüya ağlamaklı surat ifadesiyle. Doruk onu kucağına aldıktan sonra "Özür dilerim bir tanem, yanlışlıkla oldu." dedi. "Pazartesi günü kuru temizlemeye bırakırım, olur mu?"
Rüya kollarını göğsünde bağlarken "Ben şimdi nasıl uyuyacağım Niloştay'ım olmadan?" deyince "E beraber uyuyacaktık zaten, hep beraber sığamazdık ki yatağa." dedi.
Bakışları duvardaki saate kayınca "Rüya, uyku saatin geçmiş babacığım. Hadi yat, annen kızmasın." dedi. "Ya babacığım sen söylemezsen annem bilmez ki, birazcık daha oyun oynayalım." "Bak sen şu bıdığa, babayı suça ortak etmeye çalışıyor." Kızını öptükten sonra "Daha buradasın zaten bir tanem. Şimdi yatalım, sonra yine oynarız." diye devam etti.
"Tamam, olur." diyen Rüya'yı kucağından indirmeden yatak odasına geldi Doruk. Rüya dağınık yatağa yüzünü kırıştırarak bakarken "Çok dağınıksın baba." deyince "Birazcık öyleyim sanırım." dedi Doruk gülerek. "Ama bu dağınıklığım şimdi yatağı hazırlamaktan kurtaracak bizi, hadi bakalım yatağa."
Rüya kıkırdayarak yatağa yatarken "Baba bu yastık aynı senin gibi kokuyor." deyince gülerek "E benim yastığım ya kızım." diye cevap verdi Doruk. "Peki ben giderken bu yastığı da götürsem olur mu? Seni özleyince buna sarılırım."
Duyduğu cümle karşısında sertçe yutkundu Doruk. 4 yıl önce boşanmak istediğini söylerken bundan yakınmıştı Asiye. Yastığındaki kokunla değil, seninle uyumayı özledim.
Dolan gözlerini saklamak için ellerine indirirken "Yok bebeğim, götürme." dedi Rüya'ya. "Beni istediğin zaman görebilirsin, biliyorsun. Sen özlediğin zaman beni ararsın, ben de seni görmeye gelirim." "Annem izin verir mi ki?" "Verir tabi, annen senin hangi isteğini yapmadı bugüne kadar?"
Rüya'nın gülüşüne karşılık gülerken "O zaman ben de hep seni görmek isteyeceğim." demesi üzerine "O zaman ben de hep seni görmeye geleceğim." diye cevap verdi Doruk. "Ama hadi şimdi pijamalarımızı giyinip, yatalım."
💜🧚🏼♀️
"Baba, bana masal anlatır mısın?" dedi Rüya, küçük kollarıyla sarıldığı babasına. Doruk, saçlarına bir öpücük bıraktıktan sonra "Bundan yıllar yıllar önce, çok eski zamanlardan birinde, uzak diyarlarda kurulu bir krallık varmış. Bu ülkenin kralı acımasız, kendinden başka kimseyi düşünmeyen, kötü kalpli bir adammış." diye anlatmaya başladı.
Rüya "Ben bu kralı hiç sevmedim." deyince gülümseyerek "İki çocuğu varmış bu kralın." dedi. "Kızı kralın aksine iyi kalpli bir prensesmiş, ihtiyacı olanlara yardım etmeyi çok severmiş. Oğluysa aynı babası gibi, sadece kendini düşünürmüş. Prens de prenses de daha önce yaşadıkları diyardan dışarı hiç çıkmamışlar, babaları izin vermemiş. Ama prens hep dışarıdaki dünyayı merak etmiş ve bir gün gizlice kaçmış saraydan."
Ellerini ağzına kapatırken "Hiiih!" diyen Rüya'ya "Ne oldu?" diye sordu. "Baba, eğer annemize, babamıza haber vermeden bir yere gidersek başımıza kötü şeyler gelebilir." "Evet babacığım, haklısın. O yüzden sen annene ya da bana haber vermeden hiçbir yere gitme, tamam mı?" Rüya onu kafa sallayarak onaylayınca "Aferin benim akıllı kızıma." dedi.
"Prens haber vermeden gitmiş ama şanslıymış ki başına kötü bir şey gelmemiş." diye kaldığı yerden anlatmaya başladı. "İlk defa sarayı dışında bir yer gördüğü için tuhaf tuhaf bakmış etrafına. O sırada bir kız görmüş; kıyafetleri eski, üstü başı kir içinde, her yerinde yaralar olan bir kızmış bu. Ama o kadar güzelmiş ki prens görür görmez aşık olmuş ona, kalbinin ilk defa böyle hızlı attığını hissetmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leukemia ✓
FanfictionAsDor ama anne ve baba... AsDor ama aşık, tutkulu, inatçı ve savaşçı... AsDor ama bu sefer "Hayat Gibi" Dram, entrika ve tabi ki aşk, sevgi, umut... Onlar şarkılarını söylerken(?) siz de eşlik etmeye ne dersiniz? "Küçük civcivim, güzel kızım..." 💜�...