Selam, n'aber?
Biraz beklettik, biliyorum ama geçerli sebeplerim vardı. Kusura bakmayın lütfen.
Bölümü çok severek yazdım ve bence böyle olması gerekiyordu. Umarım siz de beğenirsiniz.
İyi okumalar.
💜🧚🏼♀️
"Canım." derken biraz ötesinde duran Rüya'ya gülümseyerek bakıyordu Nebahat. Süeda, kollarını önünde durduğu kadına sararken Rüya olduğu yerden ayrılmadan onları izliyordu. "Rüya neden orada duruyorsun halacığım, geçsene içeri." diyen Melisa'ya bakmadan omuz silkti Rüya. "Umut nerede? Ben, kardeşimin yanına gitmek istiyorum."
Rüya "İçeride bir tanem, uyuyor." diye cevap veren Nebahat'e boş gözlerle baktıktan sonra "Beni yanına götürür müsün halacığım?" dedi Melisa'ya dönerek. "Götürürüm tabi, ver bakalım elini."
Birlikte Umut'un uyuduğu odaya girdikten sonra onun küçük yatağının yanına oturdu ve "Ben, o kadını hiç sevmedim." dedi Melisa'ya bakmadan. "Annemle babam gelene kadar burada, kardeşimin yanında otursam olur mu?"
Melisa gülümseyerek yeğeninin yanına oturduktan sonra yüzüne gelen saçlarını geriye alarak kulağının arkasına sıkıştırdı ve "Olur tabi bir tanem, sen nerede istersen orada otur." dedi. "Ama babaannen buraya sizi görmeye gelmiş, birazcık görse olur mu?"
Rüya umursamazca omuz silkince onun saçlarına bir öpücük kondurup odadan çıktı Melisa. Salona gittikten sonra "Rüya buraya gelmek istemiyormuş." deyince "Tamam, ben gideyim o zaman yanına. Umut'un yanında mı?" diyen annesine kafa sallayarak cevap verdi.
Nebahat oturduğu yerden kalkıp koridorun sonundaki küçük odanın önünde durduğunda Rüya'nın kardeşinin yanına uzanmış, ona sevgi dolu gözlerle baktığını gördü. Aklına kendi çocuklarının küçüklüğü gelirken "Baban ve halan da böyleydi küçükken, biliyor musun?" diyerek içeri girdi. Rüya, ona cevap vermeden dururken "Sen ne kadar güzel bir kızsın." diye devam etti. "Aynı babana benziyorsun."
"Babam da öyle diyor ama bazen de 'Aynı annen gibisin Rüya.' diyor." dedi Rüya, ona dönmeden. Onun cevabı Nebahat'i güldürürken "Baban, ona benziyorsun diye çok mutludur." dediğinde Rüya "Babam bizimleyken hep mutlu, biz birlikte çok mutluyuz." diye cevap verdi.
Nebahat, onun yanına çökerken "Ben seni çok seviyorum." deyince "Ama ben seni hiç sevmedim." dedi. "Çocukları bana karşı nasıl doldurduysa şu tavırlarına bak." "Anlamadım." "Boş ver canım, önemli bir şey demedim."
Rüya, Umut'un yanından kalkarken "Sen neden geldin?" dedi. "Ben hasta oldum, gelmedin. Annemle babam çok ağladılar, gelmedin. Kardeşim oldu, gelmedin. Şimdi neden geldin?" "Rüyacığım, sen daha çok küçüksün. O yüzden anlamazsın ama sana bir gün her şeyi anlatacağım, söz."
Rüya "Yine mi geleceksin yani?" deyince gülümseyerek "Gelmemi ister misin?" diye sordu. "Bilmem, istersen gel." cevabını alınca ise yüzü düştü istemsizce. Rüya da Süeda gibi onu sever sanıyordu.
Karşısındaki küçük kız bakışlarını başka yere çevirip sessiz kalmaya başlayınca konuşmaya devam edebilmek için "Adın çok güzel, biliyor musun?" dedi. Rüya, ona "Biliyorum." diye cevap verdikten sonra "Annemle babamın şarkısının adıymış." diye devam etti gülümseyerek.
Onun yüzündeki gülümsemeye bakarak gülümsedi Nebahat de. Ardından elini uzattı Rüya'ya ve "Biz Süeda ile oyun oynayacağız, hadi sen de gel." dedi. Rüya, kendisine uzatılan ele baktıktan sonra tekrar Umut'un yanına uzandı ve onun küçük elini kavradıktan sonra "İstemiyorum." diye cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leukemia ✓
FanfictionAsDor ama anne ve baba... AsDor ama aşık, tutkulu, inatçı ve savaşçı... AsDor ama bu sefer "Hayat Gibi" Dram, entrika ve tabi ki aşk, sevgi, umut... Onlar şarkılarını söylerken(?) siz de eşlik etmeye ne dersiniz? "Küçük civcivim, güzel kızım..." 💜�...