26| Kahraman

2.1K 112 198
                                    

Selam, nasılsınız?

Dün yazma işini bitirdim yani artık hızlı hızlı bölüm atıp bitireceğim.

Bu benim çok severek yazdığım bir bölüm, sizin de aynı şekilde okuyacağınızı düşünüyorum.

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Gözlerini rahatsız eden güneş ışığı ile uykusundan uyandığında gözleri kapalı durmaya devam ederken esnedi Asiye. Uykusu yavaş yavaş açılırken beline sarılı kolları hissedince gözlerini araladı ve yüzü ile onun yüzü arasında birkaç santim olan Doruk'u gördü.

"Ben gözümü yokluğuna değil, sana açmayı özledim." diyen sesi kulaklarında yankılanırken buruk bir tebessüm peyda oldu yüzünde.

Eli, Doruk'un yüzüne dağılan saçlarına giderken parmak uçlarının yavaş hareketleri dolaştı kumral saçlarının arasında. Yastığın iz yaptığı yüzüne kaydı sonra bakışları. Uyurken öylesine masumdu ki 30 yaşında bir adam değil de 3 yaşında bir çocuk yatıyordu sanki yanında.

Tenini ısıtan tenine baktığında ikisinin de hâlâ çıplak olduğu gerçeğini fark ederken yanında kalkması gerektiğini söylüyordu içindeki ses. Bir yanı onun yanında olmasının yanlış olduğunu söylerken, sonsuza kadar kolları arasında kalmak istiyordu diğer yanı.

Kalkmaya niyetlenmişken nefesine karışan nefesi durdurdu onu. Özlemişti sıcak nefesinin tenini yakmasını, yakmasını ama değdiği her yerde çiçek açtırmasını. Uzun zaman olmuştu birbirlerine teslim olmayalı; boşanmalarının üstünden 4 yıl geçmişti ama Doruk'tan ayrı 8 ay geçirmişti öncesinden de. "Sana dair hasretim, yüzyıllardan kalma."

Zihninde çalmaya başlayan şarkı ile yüzüne tekrar bir gülümseme yerleşirken Doruk'un "Benim güzel, kumral sevgilim." diyen sesi eşlik etti şarkıya. O zaman ne güzeldi her şey, tek dertleri ettikleri kavgalardı. Onları birbirine mecbur kılan, kızlarını onlardan koparmak isteyen bir hastalık yoktu ortada.

Aklına gelen şeyle bir iç çekti. Eskisi gibi sevgi değildi onları bir arada tutan, mecburiyetti. Bakışları odanın içinde gezmeye başladığında yatağın biraz uzağında, yerde duran Doruk'un tişörtü ile yutkundu sertçe. Dün gece hafızasında yeniden canlanırken yanaklarının ısındığını hissederken Doruk'un göğsüne sığındı tekrar. Yüzünü, boynuna gömerken kollarını da sardı ona. Gözleri tekrar kapanırken yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamadı.

💜🧚🏼‍♀️

Tamamen uyandığında yatağın diğer tarafının boş olması ile kaşlarını çattı Asiye. Yine mi gitmişti?

Yatakta üzerini örten ince örtüyü eliyle tutup üstünün açılmasını önleyerek doğruldu. Duyduğu su sesi ile çatılan kaşları normale dönerken yüzüne rahatlamış bir ifade takındı.

Çalan kapı ile yatağın yanında, yerde duran geceliğini üstüne geçirdikten sonra ayağa kalktı ve biraz ilerideki sabahlığı da geçirdi üstüne. Sabahlığın kuşağını bağlarken kapıya doğru yürüdü ve kilidini açtı tek eliyle. Kapıyı açtığında gördüğü kızı ile gülümseyerek "Efendim anneciğim?" dedi.

Rüya'nın ıslak gözlerini fark edince diz çökerek onunla aynı boya geldi ve "Ne oldu bebeğim? Ağrın mı var?" dedi yanağını okşarken. "Anne, babam gitti mi?" deyince başta ne cevap vereceğini bilemediği için sessiz kaldı. Rüya, onun sessizliğinden faydalanarak "Hani biz aile olacaktık? Gitti mi babam?" diye devam etti.

"Hayır, hayır anneciğim." diye cevap verdi ona hızlı bir şekilde. "Nerede o zaman?" dedikten sonra biraz düşündü ve "İçeride, duş alıyor." diye cevap verdi. "Banyodaki çeşme bozulmuş, ondan benim odamda."

Leukemia ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin