Selam, n'aber?
Son özel bölümümüze hoş geldiniz.
Bu son özel bölüm, çünkü kitaba devam etme kararı aldım. Normalde kitaplarda olan "sezon" olayını sevmem ama bu kitap bana iyi geliyor ve hayatımda olacak iyi şeylere ihtiyacım var.
2 martta "Leukemia: 2.sezon" diyelim mi o zaman?
Öhöm, öhöm! İtalik olanlar hot efendim. :D
İyi okumalar.
💜🧚🏼♀️
"Hadi anneciğim sen git dişlerini fırçala, geliyorum ben de." dedi Asiye kapıdan içeri girdiklerinde. Kucağında uyuyan Umut ile birlikte oğullarının odasına giren Doruk, yavaşça onu beşiğine bıraktıktan sonra yüzündeki tebessüm ile oğluna bir bakış atıp çıktı odasından.
Rüya ile birlikte onun odasına giden Asiye "Üstünü değiştirip geliyorum ben." deyince kafa sallayarak cevap verdi ona ve odalarına girdi yavaş hareketlerle. Bakışlarını sıkıntıyla odada gezdirdikten sonra üzerindeki ceketi çıkarıp yatağın üstüne attı ve ışığı açmadan pencerenin önündeki tekli beyaz koltuğun üstüne bıraktı kendini.
Asiye bir süre sonra odaya girdiğinde içeriyi loş bir ışığın doldurmasına izin verdi Doruk'un yanına gitmeden önce. "Rahatla artık Doruk, halledemeyeceğin bir şey değil ki bu, hem ilk defa da başına gelmiyor." dedi sonra huzur veren sesiyle.
Doruk, şakaklarını sıkarken "Orası öyle ama yine de canımı sıkıyor." dedi. "Bu iş bizim için çok önemliydi, böyle olmaması gerekiyordu." "Sevgilim daha önce de taslak çiziminin onay almadığı oldu, sen hep daha güzelini yapıp işi almanızı sağladın. Yine aynısı olacak, güven kendine."
Kendine bakan Doruk'a gülümseyerek cevap verince onun yüzüne de yayılmaya başlayan gülümsemeyi izledi gülen gözleriyle.
Bugün Oğulcan ve Sinem'in oğlu Sinan'ın doğum günüydü. Sabahtan onların evinde toplanmıştı herkes birlikte kutlamak için. Ama öğleden sonra gelen telefon, Doruk ve Berk'in uzun zamandır heyecanla anlattığı projenin onaydan geçemediği haberini vermişti. İkisinin de morali bozulurken çizimi yapan mimar olarak daha çok etkilenmişti Doruk.
Can sıkıntısıyla kendini attığı koltukta oturuşunu toparlarken biraz ötesinde ayakta duran kadına baktı Doruk. Loş ışık altındaki duruşu, ona bir kez daha hayran olmasına sebep olurken "Karıcığım, sen ne güzel olmuşsun öyle ya." dedi.
Asiye'nin kısa gülüşü duyulurken "Sana bugün yeterince iltifat etmedim ben, gel de açığı kapatalım hadi." dedi.
Asiye, göz temaslarını kesmeden "Uykum var Doruk." dedikten sonra yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük bıraktı ve geri çekildi. Yüzündeki gülüşe karşılık güldü Doruk da, oynamak istiyordu. O da oynardı o halde.
Asiye yüzleri arasındaki mesafeyi açarken doğrulunca onu ince bileğinden yakaladı Doruk, uzaklaşmasını engelledikten sonra diğer elini çıplak bacağına koydu. Tepkisini ölçmek için yüzüne baktığında yaramaz gülüşünü görünce bileğindeki elini de diğer bacağına koydu ve tereddüt etmeden kucağına çekti onu. "Ama öyle öpüp kaçmak var mı bebeğim ya?"
Asiye, kendisine hülyalı gözlerle bakarken kısık sesle "Yok mu?" deyince onunki gibi bir sesle "Yok." diye cevap verdi ve beline sarılı koluyla kendine bastırırken birleştirdi dudaklarını. Asiye, avuç içini Doruk'un yanağına dayayıp dudaklarını araladığında geri çekildi Doruk. Beklemediği hamlesi karşısında afallayan Asiye'ye "Ama senin uykun var." dedi alınları birbirine yaslıyken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leukemia ✓
FanfictionAsDor ama anne ve baba... AsDor ama aşık, tutkulu, inatçı ve savaşçı... AsDor ama bu sefer "Hayat Gibi" Dram, entrika ve tabi ki aşk, sevgi, umut... Onlar şarkılarını söylerken(?) siz de eşlik etmeye ne dersiniz? "Küçük civcivim, güzel kızım..." 💜�...