S2B34| Zümrüdüanka

1.2K 79 226
                                    

Selam, n'aber?

Diğerlerine göre uzun bir bölümle geldim. Severek yazdım ama tekrar okumadım açıkçası. Sizi daha fazla bekletmemek için düzenlemeden atıyorum bölümü, kusuru varsa affola.

Umarım severek okursunuz.

İyi okumalar.

💜🧚🏻‍♀️

Doruk elinde bir buket beyaz gülle Asiye ve Rüya'nın uyuduğu odaya girince gözleri doldu. Sessiz olmaya dikkat ederek Asiye'nin yanında durdu ve elindeki gülleri yan taraftaki komodinin üstüne bıraktı. Eğilip Asiye'nin saçlarına bir öpücük bıraktı sonra ve "Özür dilerim." dedi fısıltı gibi sesiyle.

Geldiği gibi sessizce odanın kapısına gittikten sonra çıkmadan önce arkasını dönüp baktı karşısındaki görüntüye. Cenneti vaat ediyordu ama yanına yaklaşması yasaktı Doruk'un.

💜🧚🏻‍♀️

Asiye gözlerini açtığında yanında uyuyan kızına gülümseyerek baktı ve elini kumral saçlarına çıkardı. Saçları arasına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra yataktan kalkmak için oturur pozisyona geldiğinde komodinin üzerindeki çiçekleri gördü.

Eline aldığında küçük bir kağıda Doruk'un el yazısıyla yazılmış notu gördü. "Söz veriyorum, laleleri tekrar güzel hatırlamanı sağlayacağım."

İçindeki nefesi sıkıntıyla serbest bırakırken gözlerinin dolduğunu hissetti Asiye. Elindeki çiçeklerin kokusunu bir nefesle içine çekti sonra ve yavaş adımlarla odadan çıktı. Umut'un odasına geldiğinde beşiğinde kendi kendine sesler çıkardığını görünce gülerek "Anneciğim, günaydın." dedi ve kucağına aldı oğlunu.

Salona geçtiğinde Doruk'u göremeyince bahçeye çıktığını düşündü. Orada da bulamayınca "Oğlum, baban nerede anneciğim?" dedi cevap alabilmeyi umarak. Umut ellerini çırparak "Baba!" derken içeri girdi Asiye ve odalara baktı. Onu bulamayınca çıktığını anladı ve oflayarak koltuğa bıraktı kendini. "Ne olacak böyle Umut?" dedi oğlunu göğsüne yaslarken. "Birbirimizin yüzünü bile görmeden nasıl yapacağız?"

💜🧚🏻‍♀️

Asiye bürosuna gitmek için arabasına bindiğinde yan koltuğa bırakılmış buket çekti dikkatini. Beyaz güllerdi yine. Önceki notun devamı yazılıydı elinde tuttuğu beyaz, kenarlarında küçük çiçekler olan kağıtta. "Ama o zamana kadar beyaz güllerle donatacağım her yerini."

Büroya geldiğinde kendini gülümsemeye zorlayarak "Günaydın." dedi ve odasına girdi. Masasının üstündeki beyaz gülleri görünce kaşlarını çatarak adımlarını hızlandırdı ve eline aldı buketi. İçindeki notu aldıktan sonra Doruk'un el yazısını görünce yüz kasları gevşedi ve okumaya başladı. "Masumiyetmiş anlamı... Seni görüp utansınlar diye."

Odadan çıktı ve "Ecem," dedi. "Doruk ne zaman geldi buraya?" "Gideli yarım saat oldu Asiye Hanım. Elinde bir buket beyaz gül vardı, odanıza bırakıp çıktı." "Anladım, sağ ol." dedikten sonra odasına girdi. Gülleri tekrar eline alıp ciğerlerine hapsetti kokusunu. Gözlerini kapattığında geçmişe gitti anılarında. Doruk'un ona aldığı tüm çiçeklerin kokusunu hissetti sanki o an. Gözlerinden bir damla yaş düşerken bir an önce eski hallerine dönmeleri için dua etti içinden.

💜🧚🏻‍♀️

Bir haftadır alıştığı gibi gözlerini komodinine bırakılan gül buketi yerine tek bir güle açtı Asiye. Bu sefer bırakılan gülün rengi kırmızıydı. Eline aldığında yine üzerinde öncekilere benzer güzel sözler ya da özür, telafi sözü beklerken bir soruyla karşılaştı. "Ne dersin,"

Leukemia ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin