Koşarak dışarı çıktım ve dışarıya çıkınca şok oldum. Yerde mumlarla yazılmış Seni seviyorum Jiyeon yazıyordu. Tam ben kapının önündeyken iki tane konfeti patlatılmıştı.Neler olduğunu hala anlamamıştım. Kocaman bir kalp vardı. Kalbin içine doğru yürüdüğümde Myungsoo elinde iki tane kahve ile geldi ve kahvelerden birini bana verdi.
- Al bakalım kahveni uyuyan güzel dedi.
Hem şaşırmış hemde kızmıştım. Sonuçta baya bir korkmuştum. Daha sonra oturduk. Hotel görevlileri geldi yangına teşebbüsten hotelden olan kaydımızı silip resmen kovdular. Sahile indik. Sahil boyunca yürüdük. Güneş doğmak üzereydi. Bir kayanın üzerine oturup başımı Myungsoo'nun omzuna yasladım. gün doğumunu izledikten sonra bir mesaj geldi telefonuma. Baktığımda yabancı bir numaraydı. Mesajda :
- Merhaba Park Ji-yeon acil olarak okulunuza geliniz.
Merak etmiştim. Arabaya binip limana gittik. Biraz bekledikten sonra gemiye binip Seul'a gidiyorduk. Deniz çok güzeldi... Limandan inip Myunsoo'nun arabasıyla ilk eve sonra okula gidecektik. Eve gittim. Kapıdan girerken annemi gördüm.
- Evine hoş geldin... Jiyeon ailem erkenden gelmişti... Mutluydum ama şaşırmıştım. Çok garip duyguların içindeydim.
- Naber len zübük ! off abi yaa. Ama zübük demesini bile özlemiştim.
- Nerelerdeydin ve bir hoş geldin demek bile yok mu ? dedi babam gülerek, ilk kendime geldim ve gülümsedim. Anneme koşa koşa sarıldım.
- Hoş geldiniz... sonra babama sarılmıştım.
- Erken gelmişsiniz.
- İşimiz erken bitti.
- İyikide erken bitmiş. Aaa neredeyse unutuyordum. Benim acilen okula gitmem gerekiyor.
- Neden daha yeni geldik. Biraz konuşsaydık. Hem hafta sonu ne okulu ? '' dedi babam.
- Bilmiyorum mesaj atmışlar. Ben çantamı bırakıp gidiyorum. herkesi öptüm ve kapıda beklemekten bir hoş olan Myungsoo'nun yanına gittim.
- Nerede kaldın. Kök saldık Prensesdedi alayca Myungsoo.
- Ailem erkenden gelmiş. Onlarla konuştuk.
- Tamam. Hadi arabaya binde gidelim. Onayladım ve arabaya bindim.
Bir süre sonra okula vardık. Ama Myungsoo birden durdu. Ve bana soru sordu.
- Pamuk şeker ister misin?
- Oluuur. dedim gülerek ve okulun girişindeki seyyar satıcıdan aldık. Tam okula adımımızı attığımızda ayağımın üstüne Takashi düştü. Korkarak:
- Öğretmenim ayağımın üzerine ne için yatıyorsunuz? Elini uzatıp pamuk şekerimden bir ısırık alarak:
- Salak ayağına yatayım dedim köpek! Neredesiniz lan siz, bir sorun bakalım neden çağırdım ben sizi?
- Öğretmenim beni neden çağırdınız. dedim dişlerimi sıkarak.
- Evet. Biliyorsunuz ki yarın grupça dans yapılacak. Önce ki dans öğretmenin kararlaştırdı. Ve siz hiç çalışmadınız ve sende dahil köpek. Ondan benimle çalışacaksınız. Hyomin ve JB çoktan çalışıyorlar bile. Şimdi gidin ben hemen geleceğim. dedi ve koşarken bir çiçeğe takılık düştü. Alıp yere atacaktı ki çiçekle sırt üstü düştü. Hiç gülesim yoktu. Yavaş yavaş adımlarla dans salanonuna geldik. JB ve Hyomin çok mutlu dans ediyorlardı. Birden Myungsoo elimi tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Benim Mutlu Günüm ♥
RomanceSizin hayatınız bilmece gibi mi ? Çünkü benim hayatım bir bilmece gibi. Hiç bitmeyecek gibi. Çünkü gereken parçaları buluyorum. Ama o bulduğum parçaların yerleri birden anlamsız geliyor. Onları başka noktaya koydukça o anlamsız parçaların sayısı 2,3...