Burası... Jeju Adası şaşkınca Myungsoo'ya baktım ,o ise gülüyordu
- Sevindin mi Uyuyan Güzel ? dedi gülerek.
- Evet... Çok çok çok teşekkürler Myungsoo!!'' deyip heyecanla arabadan inip deniz kokusunu içime çektim. Myungsoo'da arabadan inip yanıma geldi. Nedense şuan gözümde çok havalı duruyordu. Deniz'e bakınca aklıma nedense JB geldi ve yüzümde tomurcuk tomurcuk su aktı. İşte o an anladım ağladığımı.
Myungsoo yavaşça bana doğru geldi ve konuşmaya başladı.
- Jiyeon , beni yanlış anlama. Ama seni hatırlamayan birisi için bu kadar ağlamak mantıklı mı ? aslında haklıydı. JB beni istemiyordu ve önemlisi ise beni hatırlamıyordu . Anlaşılan onu bırakmamın zamanı gelmişti.
- Peki nasıl unutacağım... Onu kafam da kovmaya çalıştıkça o inadına geliyor.
- Gerekiyorsa ben kaza geçiririm.
- Hayır! Sana-'' diye duraksadım.
- Bana ?'' dedi bıyık altından gülerek.
-Sana bir şey olmasın. dedim sessizce ve utanarak. Utançlığımdan başımı öne eğdim.
- Jiyeon... ona bakamıyordum. Yoksa kalbimdeki bomba her an patlayacakmış gibi his ediyordum.
- Gözlerime bak.
- İstemiyorum. Demiştim sessizce. Ani bir hareketle gözlerimiz sabitlenmişti
- Jiyeon...
- E-evet Gözleri,içime kadar sıcak bir his yaymıştı. Eski soğuk Myungsoo'dan bir his bile yoktu.
- Seni seviyorum... Myungsoo az önce bana seni seviyorum mu demişti ? Gözlerimden hala göz yaşları devam ediyordu. Ben ne zaman bu kadar güçsüzleşmiştim ?
- Ne olur artık ağlama. Sen beni ağlarken görmek ister miydin ? Alnıma bir öpücük kondurdu. Sonra bu utangaç yüzümü görmemesi için ona sarıldım. Tek onun içinde sarılmamıştım. Çünkü bende onu seviyordum.
- Bende seni..Seviyorum. demiştim utanarak. Oda ilk güldü ve ellerini belimde birleştirerek oda bana sarıldı. Bir süre öyle kaldık ve gülerek Jeju adasını dolaştık. Yemişim Lunaparkını burası daha iyi.
- Değil mi ? dedi Myungsoo yoksa benim aklımı mı okuyordu ?
- Aklını okumuyorum. Çünkü dışından dedin ee okumuyorsa şimdikini de duyuyor mu ? bla bla bla GICIK GICIK !!
- Hayır duymuyorum. deyip önden gitti. Burada neler dönüyor birisi bana açıklayabilir mi ? Yoksa kafasını arabada çok mu sert çarptı? Ama çok komikti.
Bir süre gezdik ,hediyelik eşya aldık ve fotoğraflar çekildik. Çünkü şuan zamanın durmasını istiyordum. Gerçekten dursunki daha çok bölüm yazayabileyim hem sizi hemde kendimi mutlu edeyim :DSF:SD:F Her neyse hikayeye devam :P Myungsoo ile çok eğlendik. Ben Myungsoo'nun bu halini çok seviyorum. Aslında her halini çok seviyordum. Gülerken , üzülürken , ağlarken , evimken , kızgınken , her halini seviyorum çocuğun. Ama içimde bir his vardı. Mutluluğumuz fazla uzun sürmiyecekti sanki. Bir şey olacak. Ama ben yinede mutlu olmaya devam ediyordum. Diye düşünürken çoktan akşam olmuştu.
- Artık hotel'e gidelim mi ? dedi Myungsoo esniyerek.
- Olur Uyuyan yakışıklı. dedim kahkaha atarken.
- Uyuyan Yakışıklı ? dedi şaşkınca
- Evet. Eğer hoşuna gitmediyse başka şeyde diyebiliriz. Mesela... Aha! Buldum. Karaktersiz. Evet evet. Bu sana çok uygun.
- Karaktersiz ? bune ? İltifat mı hakaretmi belli değil.
- Niye ki ? Aynı sen işte. Aynı anda hem mutlu , hem kızgın , hem üzgün olabiliyorsun.
- Gelsene yanıma. Bir gel bak. Bir şey yapmıyacağım. Eyvahh fazla sinirlendirdim galiba. En iyisi önden hızlıca gitmek.
- Yok ya ben önden giderim. Hadi bay bay. deyip penguen gibi önden gittim. Ama sabah intikam almazsa iyi. Hotel'e yürüyerek 5-10dk da geldim. Arkamdan da hemen Myungsoo geldi. Bana sinirli biçim de bakıyordu. İntikam alacağına artık ismim gibi emindim.
- Aa.... Kimler gelmiş, kimler gelmiş. Hoş geldiniz Karaktersiz beyfendiciğim... Nasılsınız iyisinizdir inşallah. Nasılsa öleceğim, bari içimi dökeyim. :D Haksız mıyım ?
- Sen kaşınıyor musun ? Gözlerinden ateş fışkırıordu. heh-he. Korkmuştum. Yine soğukluğu içime işlemişti. Karaktersiz işte. Boşuna bu ismi vermedim.
- Yo. Bitli değilim ya sen ? Haa... Espiriye bak. Ben bunu dışımdan mı demiştim ? Eyvahh rezil oldum. YİNE
- Hehe- Ben önden gidiyorum. Deyip kafam öne eğip yine penguen gibi gitmiştim. Asansöre binerken kızgın Myungsoo bana bakarak gülmüştü. Ayy çok tatlı. O değil de oda numarasını bilmiyorum.En iyisi Myunsoo'ya mesaj atmak. Aishh şarjım çok az. Diye düşünürken asansör durdu ve kap karanlık oldu. YOK ARTIK ŞİMDİ DE BU MU ? ASANSÖRDE KALDIM!!! '' hemen Myungsoo' yu aradım.
-Myunsoo yardım et a-derken telefonum şarjı bitti.Yaa 5 yıldızlı bir hotelin asansörünü bozum. Aferin bana. En iyisini kapıyı tekmelemek. Ama ben karanlıktan çok korkarım :'(
Sonra kapıyı tekmeleyeme başladım. Bir grup bana sesleniyordu. Ama ne dediklerini pek anlayamadım. Birden birisi '' JİYEON ! JİYEON İYİ MİSİN ? BİRİSİ ONA YARDIM ETSİN !! '' diye bağırdığını duydum. Bu kesinlikle Myungsoo'du. Myungsoo benim için bu kadar telaşlanıyor. Ben hala... Her neyse unut onu unut. Diye düşünürken bir bayan bana seslendi.
- Evet Jiyeon hanım beni duyuyor musunuz?
-E-evet duyuyorum! diye bağırmıştım.
- Jiyeon iyi misin ? diye bağırdı. Bu ses Myungsoo'nundu.
- Evet ben iyiyim.
- Şükürler olsun. Birden rahatlamıştı.
-Bayım biraz sakin olur musunuz ? Sizin yüzünüzden bir şey yapamıyoruz. dedi bayan. Birden gülmüştüm. Bu haldeyken bile gülüyorsam. :D Sonra kadın konuşmaya devam etti.
-Evet bayan şimdi sizi kurtaracağız. Ama çok arada kaldığınız için sizi çekeceğiz. Ondan biraz daha kalmanız gerekiyor.
- Peki. dedim demesine de az önce bana bayan mı demişti. Sesinden tahmin edersek annem yaşında kadın. Annem deyince... Annemi özledim. Odama çıkınca arayayım. Böyle düşünürken beni yukarıdan çekmeye başladılar. ( Yavaşça arkama döndüm ayna vardı. Kapkaranlık olduğundan kendimi görünce korkmuştum. Ani bir çığlık attım. Beni çeken kişilerle kadar sesim yankılanmıştı. Birden asansörü salmışlardı. Hızlıca aşağı doğru düşüyordum. )
-JİYEOONNN ! diye Myungsoo'nun bağırmasını duydum. Ve ben hızlıca aşağı doğru düşüyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Benim Mutlu Günüm ♥
RomantizmSizin hayatınız bilmece gibi mi ? Çünkü benim hayatım bir bilmece gibi. Hiç bitmeyecek gibi. Çünkü gereken parçaları buluyorum. Ama o bulduğum parçaların yerleri birden anlamsız geliyor. Onları başka noktaya koydukça o anlamsız parçaların sayısı 2,3...