- Jiyeon'un ağzından -
Hastanede hayatımda ilk defa gördüğüm bir adam başımda dikiliyordu. Gözlerim Myungsoo' yu arıyordu oda da. Acaba duydu mu denize düştüğümü? Woohyun olmasaydı burada olamazdım. Oda da Myungsoo ' yu göremediğimde nedense içimde bir huzursuzluk belirdi.
Woohyun başımda dikilmiş bana bakıyordu. Şuan '' Ne bakıyorsun ? '' demek vardı. Ama içimdeki o histen başımı kaldıracak halim yoktu. Gözüm tavana takılmış o olaylar tekrar edip duruyordu. İstemsizce göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Evet o kadar olaylar gelişti ve Myungsoo değişti. Ama ben hala bir bebek gibi ağlıyordum.
Ben bu düşüncelere dalarken gözüm birden hastanedeki odamın açılma sesi ile doğruldum. Abim , annem ve babam odaya hızlıca girmişlerdi. Hepsi de kötü durum dalardı . Hepsi kızarık gözleri ile başıma toplanmıştı. Annem pamuk gibi elleri ile ilk yanaklarımı sardı sonra ağlayarak sarıldı. Nedense içimdeki o isimsiz huysuzluğu ailem ile bir süreliğine de olsa da unutmuştum. Bu da hoşuma gitmişti. Woohyun sırıtarak bize bakıyordu. Ben de ona dil çıkarmıştım aynı bir çocuk gibi.
- Woohyun ' un Ağzından -
Jiyeon denen kız masumca yatıyordu. Acaba bir kalem alıp yüzüne bıyık mı çizsem. Yok şuan durumu ilki gibi kötü olmasa da iç açıcı değil. Birden odaya elinde bir dosya ile doktor
geldi.- Jiyeon ' un yakını sizdiniz değil mi ? dedi doktor elindeki dosyalardan kaldırarak.
- Evet buyurun. Durumu nasıl ? dedim oturduğum sandalyeden kalkarak.
- İyi. Bu hastanın üzerinden çıktı. diyerek bir yüzük ve telefon verdi. Sonra hemen çıktı. Elime telefonu aldım. Su geçirse de çalışıyordu. Açıp hemen rehbere girdim. Annem adlı kayıtlı numarayı aradım. Telefonu tahminen annesi açtı. Sesi çok kötü ve ağlamaklı biçimde çıkıyordu.
- Alo ? Jiyeon kızım sen misin ? Neredesin ? Jiyeon cevap ver !
- Kızınız iyi. Şuan hastanedeyiz. dedim sakin olmaya çalışarak.
- Ne ? Hangi hastane lütfen hemen cevap ver . dedi kadın daha da ağlayarak.
- ... hemen hastaneye söyledim kadın teşekkür ederek hemen kapattı. Sonra gözüm Jiyeon ' a kaydı. Acaba deniz de ne işi vardı ? Nasıl o duruma düşmüştü ? Bu yüzük de neydi ? Diye düşünürken yaklaşık 30 dk sonra uyandı. İlk bana baktı sonra sanki birisini ararmış gibi bakındı. Onun olmadığını görünce yatağa geri uzandı. Ve gözyaşlarının akıp gitmesine izin verdi.
Sonra aniden kapı açılıp 3 kişi geldi. Büyük ihtimalle Jiyeon ' un ailesiydi. Annesi hemen gidip Jiyeon ' a okşayıp sarıldı. İstemsizce tebessüm ettim. Jiyeon ile göz göze geldik. Bana dil çıkarttı bebek gibi.
Nedensizce bağırarak güldüm. Ailesi bana sanki '' Tımarhaneden mi kaçtın oğlum ? '' dermiş gibi baktılar. Gülerken aniden gülmemi kestim ve boğazımı temizlemek için öksürdüm. Jiyeon bu durumdan hoşlanmış olacak ki gülmeye başladı. Abisi de güldü ve ailecek güldüler.
Ben hiç bir şey anlamamıştım. Bunlar ailecek neyin kafasını yaşıyor ki ? Dur kendimi tanıtmadım- Derken abisi konuşmaya başladı.
- Bu arada sen kimsin ? dedi alay geçermiş gibi. Haklı yani kardeşinin odasında tanımadığınız kişi var.
-Doğru. Kendimi daha tanımadım benim adım Woohyun. dedim sandalyemden kalkarken.
- Beni kurtaran kişi. dedi Jiyeon yüzünde tatlı bir tebessüm ile. İlk sessizlik oluştu. Sonra babası hariç annesi ve abisi yanıma gelip nasıl kurtardığımı sordular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Benim Mutlu Günüm ♥
RomanceSizin hayatınız bilmece gibi mi ? Çünkü benim hayatım bir bilmece gibi. Hiç bitmeyecek gibi. Çünkü gereken parçaları buluyorum. Ama o bulduğum parçaların yerleri birden anlamsız geliyor. Onları başka noktaya koydukça o anlamsız parçaların sayısı 2,3...