Hepimiz bir çocuk gibi sokaklarda geziyorduk. Bir elimizde çikolatalı pamuk şeker, diğer elimizde de meyve suyu. Aynen, biz 20 yaşındayız...Uzakta gözüme kestirdiğim çocuk parkına zorla bizimkileri götürdükten sonra seksek oynamaya başladım. İlk gülerek beni görmezden gelseler de onlarda ip atlıyorlardı.
Biz böyle çoğu zamanı çocuk parkında geçirdikten sonra telefondaki alarm ile okula geri döndük. Bay Müdiremiz, aynen Bay Müdiremiz konuşma yapacaktı. Aniden korku ile uçarak kendimizi okulda bulduk. Bizi gören İU ve Hyomin gülme krizine girerken abim aniden 'U' dönüşü yaptı. Çantamdaki selpakla yüzümü sildikten sonra bizimkilere de verdim ve konferans salonuna geçtik dersem yalan olur. Bizi, inadına dışarıda konuşma yapacağım diyerek dışarıda bekletti.
Konuşmaya başladığında ilk okulun geçmişi, yapılış amacı bla bla derken kulağımı çınlatan bir şey oldu.
- Kamp...Kamp..KAMP!!!
Kamp mı ? Ne kampı ?
- Başvurularınızı Ji Jung, yani Fizik öğretmeninden yapabilirsiniz. Ne kampı ve neden başvuruları fizik öğretmeninden yapıyoruz. Ne oluyor ya !
- Jb
- Efendim
- Ne oluyor ?
- Kamp mamp bir şey dedi ama.
- Sende başını kaçırdın değil mi ?
- Yoksa sende mi ?
- ...
- ...
* Oooo dostum. Diyerek amaçsızca sevinirken kafama gelen çanta ile yere sırt üstü düştüm.
- Kalk, eve gidiyoruz. Abimin gıcık gülüşü yüzünde yayılırken sinir ile ayağa kalktım ve yerdeki çantasını hızla kolumu takıp yüzümdeki ifadeyi silmeden arkasından gittim.
Arabaya bindiğimizde, bilerek elimdeki çantayı geniş bir açı ile arka koltuğa koyarken çanta abimin suratına çarptı.
- Özüüüğür dileeerim. Diye yapmacık bir üzüntü ile tekrardan çantayı arkaya koydum ve yapmacık ifadeyi silmeden önüme baktım.
- Sürsene abiciğim.
- Hayysahdashdhjk Diye bir kaç şey söylenirken arabayı eve doğru sürmeye başladı. Benimde yüzümdeki o yapmacık gülümseme silinmemişti.
- - - -
- ABİİĞĞĞĞ! Yolda giderken aniden böğürmem ile abim frene basıp ikimizde önümüzde ne bulduysak kafa attık.
- Ne bağırıyorsun beh !
- Abisiye yem almayı unuttuk !
- ...
- Abi ?
- Bu muydu ? Gerçekten de bu muydu ?
- Ne önemli ! Hayvan aç mı kalsın ?
- Tanrım beni neyle sınıyorsun ?
- Cık cık cık. Uzun bir dalga geçmenin ardından kendimi evde buldum. Abim ise yem almaya gitmişti. Yani gidiyordu. Eve doğru yavaşça yürüdüğümde telefona gelen mesaj ile durup telefonu çıkardım.
- Herkese iyi akşamlar.
- Sana da. Ardı ardına gelen mesajları umursamayıp evin kapısını anahtarla açmamla yüzüme çarpan bir adet yaratıkla donmam bir oldu. Abisii ??
- Kapıyı kapat. Kuş kaçacak.
-T-Tamam. Yüzümdeki kuş ile zor olsa da kapıyı kapattım ve kafama göre yürümeye başladım. Bunu fark eden annem bana sağ,sol yada düz gel diye yönlendiriyordu. Uzun çabalarımın ardından babam yüzümdeki kuşu almıştı.
- Hoş geldin koca kızım.
- Hoş bulduk baba.Çantaları koltuğa koyduktan sonra, bir yandan annemle konuşurken bir yandan da babamla oynayan Abisi'yi seyrediyordum. Ta ki abim eve dalana kadar. Şarkı anıra anıra gelen abim ile bütüün huzurluk gidiyor yerine Hyuk sirk alıyordu.
- - - -
Babam ile abim birlik olup benle dalga geçtikten sonra annemle akşam yemeği hazırlamak için yanlarından ayrıldık.
- Jiyeon
- Efendim anne ?
- Sen birisiyle çıkıyor musun ?
- Biliyorsunuz ya.
- Myungsoo demek.
- Ne oldu ?
- Hiç bir şey.
- Anne...
- Zamanı gelince öğrenirsin. Garip bakışların ardından dolaptan tabakları, çekmeceden de çatal ve kaşıkları çıkarttı bende yüzümdeki merak duygusu ile tabaklara yemek doldurdum.
Yemeğe başlayıp bitirdikten sonra toplamak bana, kahvelerde anneme düştü. Şanslıyım ki hemen işimi bitirip odama çıkabildim. Ama gözüm yatağa kayınca yüzümde anlamsızca bir gülümseme oluşuyor kalbim hızlanıyordu. Yavaşça yatağa uzandığımda balkondan gelen yıldızların yansımasını tavandan görebiliyordum. Biliyordum garipti. Ama odamda oluyordu işte. Evdeki en güzel oda bana aitti. Gözüm birden dolaptan yansıyan ışığa kaydı. Işık ? Yatağımdan yavaşça doğrulup oda ışığını açtım. Dolaba doğru ilerlediğimde dolabın arkasındaki tahta çıkmış olduğunu ve bir metalin olduğunu gördüm. İçimdeki merak duygusunu yenemeyerek dolabın arkasındaki tahtayı çıkardım ve sıvısının yarısının döküldüğünü gördüm. Derin bir nefes alıp bende çoğu sıvayı bir kaç şey yardımla çıkarttım ve gördüğüm manzara ile bir kaç adım geri attım. Bir tane tahta kapı vardı.
Derin bir nefes alıp, elimi hızlıca kapıya doğru götürdüm. Ama korku ile geri çekilip odadan çıktım. Onun orada ne işi vardı ? Kalbim amaçsızca küt küt atıyordu. Ben o odada uyumazdım. Gözüm birden abimin odasına kaydı ve gülerek kapıyı açtım.
- Abiii, misafir kabul eder misin ?
- Gel lan zübük.
Derin bir iç çekip bana doğru bir kaç adım attığında büyük bir hayal kırıklığına uğradığını gördüm.
- İnsan yastık veya yorganıyla gelir.
- ...
- Hadi gel gel acıdım.
Söylene söylene yanına gittiğimde yorganı açtı.
- İstemiyorsan yatma.
- Yok sağol. Deyip gözlerimi yumup uyku moduna geçtim.
-Uykuuğğ-
Sabahleyin kalktığımda kendimi yerde buldum. Yok artık uyurken yere mi düştüm, diye düşünüp ayağa kalkarken Hayat Maximum da gibi uyuyan abimi gördüm. Derin bir iç çekip üstümü değiştirmek için odama girdim. Ama tekrardan gördüğüm manzara ile kanım dondu. Dağınık bıraktığım oda toplanmış ve o tahtadan hiç bir iz yoktu. Korku ile çekmeceden giysilerimi alıp abimin odasında giyinmeye karar verdim.
Yemek falan derken okula gittik. Ne yazık ki bu gün dersim vardı. Abim ile birlikte söylene söylene sınıflara giderken birisine çarpmam ile kitaplarım ayrı yöne ben ayrı yöne gittim. Gözlerimi çarptığım kişi için kaldırdığımda Fizik öğretmeni olduğunu gördüm. Özür dileyip yanından ayrılırken tekrardan o yere geldim. Hani bir siyah kedi vardı ve ayna... Gizi yer ! Aynen o yer ! Ve o kapı... O kapı odamda bulunan gizli kapı...
NELER OLUYOR ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Benim Mutlu Günüm ♥
RomanceSizin hayatınız bilmece gibi mi ? Çünkü benim hayatım bir bilmece gibi. Hiç bitmeyecek gibi. Çünkü gereken parçaları buluyorum. Ama o bulduğum parçaların yerleri birden anlamsız geliyor. Onları başka noktaya koydukça o anlamsız parçaların sayısı 2,3...