Annem sanki bir altın bulmuş gibi gülerken bende odadaki çerez tabakları, boş şişe ve bardakların hepsini bir tepsiye koyup mutfağa gidiyordum. Ama hepsinin ağır olduğunu bildiğim için beynimi çalıştırıp hepsini bir çarşafa koydum. Sonrada bir ip ile onları üst kattan aşağı ip ile sarkıtıyordum.
Abim odadan çıktığında '' Ne yapıyor bu mal, hayır eşya asdasdas '' dermiş gibi bakıyordu. Sonra yaptığım şeyi görünce yanıma yaklaştı.
- İşte benim kardeşim. Deyip alnımı öptü.
- Çok zekiyim değil mi ? Sonra bir şey demeden aşağı indi. Ben ise orada sap gibi kalmıştım. Ama ne yapayım. O kadar şeyi git gel ile mi götürecektim.
Sonunda çarşaf aşağı indiğinde babam onu gördü ve abime sordu.
- Bu ne Min Hyuk ?
- Cam- Diye yukarıdan bağırırken abim cevap verdi.
- Çarşaf baba.
- Hahah! O zaman geç duvara. Uzun zamandır baba oğul futbol oynamıyorduk.
- Tamam, baba.
Ne futbol mu ? içinde cam var. Tam babama seslenecektim durması için. Ama artık çok geçti. Babamın gülerek bir tekme atması ile yere düşmesi bir olmuştu. Ailecek büyük bir korku ile babamın yanına gitmemiz bir olmuştu.
- Baba ! Baba iyi misin ?
- Hay orasdasdasdas acıdan lafı yarıda kesilmişti. Ama yinede konuşmaya devam etti. Kim koydu onu oraya !
- Hayatım iyi misin ? Annemin de bizim gibi korkutuğu çok belliydi. Babam da lafa devam etti.
- İçin de demir var !
- D-Demir mi ?
- Evet ayağım ondan acıyor ! Babamın yanından kalkarak çarşafı açtım. Sonra içim rahatlamıştı. Çünkü babam cama değil, içine koyduğum tepsiye tekme atmıştı. Derin bir iç çektim ve babamın yanına gittim.
- Hadi kalk baba. Babam da onayladıktan sonra abimin koluna girdi ve koltuğa geçtiler. Biraz annem ve babam yalnız kaldığında bende onlardan izin alarak dışarı çıktım. Kulaklığımla Unbroken dinlerken karşıdan gelen Hyomin'i gördüm. Yanına giderken yanında da Suzy olduğunu gördüm .
- Aa! Jiyeon ! Diğerek Hyomin bana sarılmaktan cılkımı çıkartıyordu.
- İğiiğ- İyimim. YA ! Nefes alamıyorum !!
- Özür dilerim. Biraz nefes aldığımda Suzy bana bir kağıt verdi.
- Bu ne ?
- Myungsoo'nun doğum günü için-
- NE ! Doğum günü mü ???
- Evet. Yarın akşam, erkenden veremedim. Özür dilerim.
- Acaba ne giysem ??
- Alışverişe gideceğiz gelecek misin ?
- EVET- Üzgünüm... Çantamı yanıma almamışım. Bekleyin, para alacağım.
- Tamam, yada biz önden gidiyoruz. Arkadan gelebilir misin , sorun olmazsa.
- Tabiki de. Hyomin her zamanki yer mi ?
- Evet.
- Tamam o zaman siz gidin. Ben geliyorum. Onlar gidince koşarak eve gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Benim Mutlu Günüm ♥
Roman d'amourSizin hayatınız bilmece gibi mi ? Çünkü benim hayatım bir bilmece gibi. Hiç bitmeyecek gibi. Çünkü gereken parçaları buluyorum. Ama o bulduğum parçaların yerleri birden anlamsız geliyor. Onları başka noktaya koydukça o anlamsız parçaların sayısı 2,3...