Beraberce aç olduğumuzu kabul edip bir kafe aramaya başladık. Akşamın bir vakti pek kolay olmasa da uzun uğraşlarımız sonucunda bir kafe bulup aç kalan tavuklar gibi oraya koşturmaya başladık. Ama sipariş için bize doğru gelen garson sonucunda konuşmamız yarıda kesildi.
Siparişlerimizi aramızda karar kıldıktan sonra garsona söyledik ve konuşmaya devam ettik aramızda. Ama aramızdaki konuşmayı dağıtan abimin sert sesi oldu.
- İu
- E-Efendim ?
- ... Derin bir iç çekti ve tekrardan konuşmaya başladı.
- Gelsene bir. Ve bir şey demeden gitti. Arkasından da sessizce İu...
Biz birbirlerimize bir şey demeden bakarken önümüze yemekler kondu.
- Şey, Jiyeon aralarında bir şey mi oldu ? Hyomin bunu biraz korkarak sormuştu. Bende bunun cevabını bilsem...
- Bilmiyorum. Aramızdaki uzun sessizliğin ardından abim ve İU hiç konuşmadan gelip masaya oturdular. Abim tek laf etmeden yemeğini yerken İU başını öne eğmiş elleri ile uzun eteğini sıkıyordu. Yanakları pespembe gözleri doluydu... Ben her ikisine bakarken bir şey demeden lavaboya gittim. Abim ise arkamdan bana bir bakış attığını hissettim.
Media'da fotoğraf.
Lavaboya gittiğimde elimden hızlıca telefonu çıkarttım ve ...
- 5 Dakika Sonra -
Lavabodan hızlıca çıktığımda çoğu yemeklere neredeyse hiç dokunulmadığını gördüm. Anlaşılan herkesin siniri bozuktu.
- Ben geldim. Dedim fısıldayarak ve yemek yemeğe başladım. Diğer kişilerde elindeki telefonları cebine koyup yemek yemeğe devam ettiler.
- 7 dakika sonra -
Çoğu yemeği bitirdiğimizde abim ayağa kalkıp gitti. Anlaşılan yemeklerin parasını ödeyecekti. Biz böyle sessizken İU'nun fısıldaması herkesi şaşırmıştı.
- Özür dilerim... Nedense özür dilemesini kabul edemiyordum. Ben tam inkar edip onu güldürecekken abim bize seslendi.
- Hadi, gidiyoruz. ...
Bir şey demeden yerimdeki çantamı hızlıca alıp kapıdan çıktım ve diğerlerini beklemeye başladım.
Herkes sırayla gelirken en arkadan IU gelmişti ve hotele doğru gidiyorduk. Doğum günümü Seul'da kutlayacaktık.
Hiç bir şey demeden hotele gidip hepimiz yataklarını yatıp uyudu. Sabahleyin kalkarken üstümde gereksiz bir yorgunluk vardı. Yataktan doğrulurken kafam zonkluyordu. Zonk,zonk ve zonk...
Yataktan kalkarken üstüme zıplayan bir insan dışı varlık ile yatağa geri düştüm.
- DOĞUM GÜNÜÜÜN KUUUTLUUUĞĞ OLSUUĞN! Hyomin...
Anırarak üstümden kalmıştı. Bugün keyfi yerindeydi anlaşılan.
- Sağol.
- Hadi kalk yemek yiyelim !!
- Canım istemiyor-
- Canın, istemiyor. Senin, canın, İsteMİYOR ?
- Şeyy... Yani dün akşam-
- Başlatma dün akşamına ! Geçmiş geçmişte kaldı. Sen geleceğe bak bebeğim !
- Bebeğim ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Benim Mutlu Günüm ♥
RomanceSizin hayatınız bilmece gibi mi ? Çünkü benim hayatım bir bilmece gibi. Hiç bitmeyecek gibi. Çünkü gereken parçaları buluyorum. Ama o bulduğum parçaların yerleri birden anlamsız geliyor. Onları başka noktaya koydukça o anlamsız parçaların sayısı 2,3...