Kapıda çok beklemeden açıldı . İşte Kaos başlıyordu. Kapıyı sinirden gözleri koyulaşan abim açtı. Benim kolumdan tutup içeri çekti hızlıca . Kolum acımıştı. Bir süre sonra sinirden üstüme doğru gelen annemi fark ettim. Yanıma gelince gözü ile beni tepeden aşağı baktı. Yüzü kireç gibiydi. Sinirden dudağını ısırıp elini kaldırdığı anda abim onu durdurdu.
- Boş ver anne ben onla bir güzel konuşma yapacağım. ( Bunları derken abim bana pis pis bakıyordu. ) Annem istemeyerekte olsa yanımızdan gitti. İçimdeki bir ses bu gece çok uzun olacak diyordu. Umarım bir aksilik olmadan bu günü atlatırız. Kimi kandırıyorum bu gün af edersiniz çok b*ktan geçecekti. Bunu kesinlikle biliyordum ! Ayakkabılarımı oflayarak çıkarttım. Odama çıkmak için merdivenlere giderken biran gözüme salonda oturan babama kaydı. Eyvah işte şimdi sıçtık ! Bu günlerde babamdan pekte hoşlandığım söylenemezdi. O tokattan hele. Şuan en son görmek istediğim kişi işte o adamdı !
- Gelsene bir Jiyeon. Diye sakin bir ses tonda beni çağırdı babam . Bir şey demeden yanına gitmeye karar verdim. Şuan kavga edip gecemizin daha da kötü olmasını istemiyordum.
- Tamam. dedikten en uzak koltuklarından birine oturdum.
- Şu Myungsoo denen erkek... Dedi sessizce.
- Arkadaşım sadece. Dedim sahte bir gülüşle.
- Sen hangi arkadaşlarını öpüyorsun. Dedi sesini yavaş yavaş yükselterek.
- Baba-
- Başlatma babanın ŞARAP ÇANAĞINI ! Diye bağırmıştı. Bende o anki korkumdan yerimden zıplamıştım.
- Seni amcanın yanına Ulsan'a göndercem. Oradaki okullardan okuyacaksın ! Dur zaten okulların kapanıyor. Başka bir şey lazım sana.
- Ne ! Hayır baba ben burada Seul'da kalmak istiyorum.
- Kapa çeneni ! Bir kelime daha edersen... ! Anladın sen !
- Baba ... Lütfen bunu yapma. Söz bir daha sözünden çıkmam.
- Sen hala konuşuyor musun ? Min Hyuk neden ona göz kulak olmadın. Bir de abisi olacaksın. Abim başını yerden kaldırmıyordu. Ben Kore' nin ucuna gitmek istemiyordum. Elimi sinirden bütün gücümle sıkıyordum.
- Tamam Ulsan'a gitmeyeceksin. Ama sana ağır bir ceza vereceğim. Evden dışarı bir daha adımını attığını ve Myungsoo denen herifle buluştuğun zaman seni doğduğuna pişman ederim anlıyor musun beni ! Min Hyuk , Jiyeon ' un telefonunu , tabletini , bilgisayarını ve İnternetini her şeyini al ! Abim başıyla onayladıktan sonra cebimden telefonumu alıp yukarı çıktı.Babam bir süre daha sessizce durduktan sonra mutfağa gitti.
Ağır adımlarla banyo ya gittim. Kısa çaplı banyo olduktan sonra odama geçtim. Gördüğüm manzara ile donakalmıştım. Odamdaki balkonu yıkıp, cama parmaklık yapmışlardı. Hemen havlumu yere atıp babamın yanına gittim.
- Baba bu ne demek oluyor ?
- Ne , ne demek oluyor Jiyeon ?
- Ne hakla balkonumu yıktınız ?
- Ne hakla mı ? Ben senin babanım düzgün,konuş benimle Jiyeon !
- Tamam, sakinim... Ama neden balkonumu yıktınız ?
- Bir daha kaçmaman için kızım. Dedi annem endişeli biçimde. Aksine babamdan oldukça sakindi.
- O balkon benim için ne kadar değerli siz biliyor musunuz ? Dedim sesimi iyicene kısılarak. Gözlerim dolmuştu.
- O sizin için değersiz balkon var ya ... Bazen sizden alamadığım ve göremediğim huzuru veriyordu bana. Mutluluğumu , üzgünlüğümü ve bazende aşkımı o balkonda görüyordum. Nasıl mı ? İşte o balkon ile yıldızları anca görebiliyordum. O balkon bana yıldızlar için bir merdivendi. Ama siz anlamazsınız. Zaten ne zaman anlamak için çalıştınız ki- İşte lafımı yarıda bölen yine bir baba tokadıydı.
- Ne kadar da utanç kaynağısın. Diye evden çıktı . Kim kimin utanç kaynağı... Annem endişeli biçimde yanıma geldiğin de sadece gülümseyerek oradan ayrılıp odama çıktım. Odamın başında abim vardı. Bir şey demeden bana bakıyordu.
- Mutlu musun ? dedim saçma biçimde gülerek.
- Ne ?
- Bu ne içindi ?
- Ne ne içindi ?
- Tokat
- Senin terbiyesizliğinden oldu.
- Hayır . Senin benimle Myungsoo ile ayırmak istediğinden oldu.
- Hiç bir alakası yok.
- Tam tersi çok alakası var.
- Örnek ver. Nasıl alakaymış.
- Senin isteğinden kafayı yedim.
- Bak ben senin her şeyini biliyorum. Bunu sende biliyorsun. O çocuk seni değiştirdi. Eskiden saygı ile andığın ailene şimdi nasıl davranıyorsun.
- Onsun yapamıyorum çünkü. Onsuz olduğum zaman adam akıllı düşünemiyorum. O benim yaşam kaynağım gibi bir şey.
- Aşk,aşk,aşk... Saçma sapan konuşma. O erkek için ailene nasıl davranmaya başladın. Annem ve babam ayrıca ben diyorsam bir şey bildiğimiz var. Kendini kandırmayı ne zaman keseceksin. O çocuk seni çok çok yıprattı. O seni olumsuz bakımdan çok değiştirdi Jiyeon.
- Hayır abi. Asıl değişen sensin. Sen eskiden böyle yapmazdın. Tam tersi babama karşı çıkardın. Asıl sen değişen ben değilim.
- Tamam Jiyeon öyle olsun bakalım. Değişen benim. Deliren benim. Aileme saygısızlık yaparak tokat da yiyen benim.
- Evet öylesin. Deyip odama gittim. Acaba Myungsoo beni değiştirdi mi ? ( Aynanın karşısına geçer ) Hayır hala eski Jiyeon' um.
Hem herkes aynı kalacak diye bir şey yok. Herkes değişecek te değişiyor. Şimdi fark ettim de eski Jiyeon bu kadar masum ve güçsüz değildi. Hem bu konularda da pek kafa yormazdı eski Jiyeon . (pencereye gider )
Tam da tahmin ettiğim gibi yıldızlar gözükmüyor. Babam en büyük yaşam kaynaklarımdan birisi olan yıldızları da elimden almıştı.
Ben gerçekten de korunmak istemiyorum. Bıktım ! Korunmaktan gerçekten de bıktım. Artık ben arkadaşlarımı ve benim için değerli kişileri korumak istiyorum. Ama bu haldeyken kendimi bile koruyamıyorum. İşte bu yüzden babamı alt etmenin bir yolunu bulmalıyım. Ama nasıl ?
En iyisi uyumak yarın daha iyi düşünürüm :P Diye gidip yatağına yatar. Sabahleyin erkenden kalkar. Tavşanlı terliklerini giyip banyoya gider. Aynada kendine uzun süre bakar.
Acaba ben babamı nasıl alt edebilirim ? Artık eski baba kız değildik. Bir rakip halindeydik. Myungsoo' yu koruyabilmek için bu hale mi gelmiştik gerçekten de ? Sanırım abim her zaman ki gibi haklıydı. Ama ... Ama neden ayrılamamızı istiyordu ki ? Myungsoo ' yu koruyamayacağı mı mı düşünüyor ? Tıh ! Onu külahıma anlatsın diyeceğim de rakibim gerçektende güçlü kişiydi. Hakkımda her şeyi bilen bir kişi. Olsun ! Bende onun hakkında her şeyi biliyordum ve kaybetmemek için elimden geleni yapacaktım. Ne olursa olsun ! Kazanan kişi ben olacaktım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ Benim Mutlu Günüm ♥
RomanceSizin hayatınız bilmece gibi mi ? Çünkü benim hayatım bir bilmece gibi. Hiç bitmeyecek gibi. Çünkü gereken parçaları buluyorum. Ama o bulduğum parçaların yerleri birden anlamsız geliyor. Onları başka noktaya koydukça o anlamsız parçaların sayısı 2,3...