Sabah uyandığımda aşağıdan sesler geliyordu. Gece uyuyamadığım için çok uykum vardı. Saatte baktığımda on birdi. Oflayarak zor da olsa yataktan çıktım. İşlerimi hallettikten sonra odadan çıktım. Merdivenlerden inerken yarın düğünümüz olduğunu hatırladım. Hızlıca basamakları inip salona geçtim.
"Günaydın."
"Sonunda gelin hanımda uyanabildi."
"Pardon?" Melek anne araya girip
"Açelya, Gülcan babanın kardeşi. Yani Emir'in halası."
"Hoş geldiniz." deyip yanına gittim. Elini öpüp geri çekildim. Bana kötü bakıyordu. Ona fırsat vermeden anneme döndüm.
"Anne kusura bakma. İki haftadır çok yoruldum ve doğru düzgün uyuyamıyordum. Gece de uyuyamadım. Sabaha karşı uykuya daldım. O yüzden geç kalktım."
"Olur mu öyle şey kızım? Burası senin de evin. İstediğin saatte kalk. Hem heyecandandır o."
Gülümseyerek Emir'e döndüm o da bana bakıyordu. Bana gülümseyip göz kırptı.
"Kahvaltı yaptınız mı anne?"
"Yapmadık kızım. Bende onu hazırlıyordum."
"Yardım edeyim sana anne."
"Gerek yok annem ben hallederim." Annemi dinlemeyip koluna girdim. Mutfağa geçince anneme döndüm.
"Halanın nesi var?"
"O hep böyle kızım."
"Emin misin anne?" Derin bir nefes alıp
"Babanla üvey kardeşler. Hiçbir kan bağları yok. Öyle olunca hala kendi kızıyla Emir'i yapmak istedi. Sebebi ise daha fazla paraya sahip olmak."
"O yüzden böyle yani. Kızı gelir mi?" Annem gülerek
"Gelmez merak etme."
"Sen öyle diyorsan öyledir annem." Biz kahvaltıyı hazırlayıp sofraya geçtik. Kahvaltı çok sessiz geçiyordu. Kahvaltı bittikten sonra
"Nereden buldun bu kızı oğlum?" Bunu demesiyle çay boğazımda kaldı. Ben öksürmeye başlayınca annem yanıma gelip sırtımı sıvazladı. Emir de bir yandan korkmuş gözlerle bana bakıyordu.
"Al kızım su iç biraz." Biraz rahatlayınca annemin kulağına fısıldayarak
"Dediğini doğru mu duydum?" Annem hafif kafa sallayarak yerine geçti.
"İyi misin kızım?"
"İyiyim baba." Annem halanın tekrar konuşmasını engelleyerek bir konu açtı. Emir'in kulağına eğilip
"Bu kadını hiç sevmedim."
"Bende sevmiyorum merak etme." Ona gülümseyerek bakarken o da bana bakıyordu.
"Ailen ne iş yapıyor?" Derin bir nefes alıp ona döndüm.
"Abimin şirketi var."
"Ailen ayrımcılık yapmış herhalde."
"Hayır abim şirketi kendi kurdu."
"Sadece para yiyorsun yani."
"Ben çalışıyorum."
"Bakire misin?"
"Bu kadar da değil ama."
"Daha edepli bir kız bulamadınız mı?" Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Sinirden tırnaklarımı etime geçirmiştim. Emir avucumu açıp elimi tuttu.
"Selin'imle ne güzel ilişkiniz vardı. Birbirinizi çok severdiniz. Selin üzüntüden düğününüze gelemedi. Yanlış kızla evleniyorsun oğlum." Emir'e izin vermeden
"Buna siz mi karar veriyorsunuz?"
"Seninle konuşmuyorum." Ayağa kalkıp anneme dönüp
"Ben dışardayım anne." Bahçeye çıkıp derin derin nefesler aldım. Telefonumdan Aslı'yı bulup aradım. Aslı her zamanki neşesiyle telefonu açtı.
"Gelin Hanım nasılsınız efendim?"
"İyi değilim." Ciddileşip
"Ne oldu?"
"Emir'in bir halası var. Kendi kızıyla evlendirmek istiyormuş. Benimle evlendiğini duyunca buraya gelmiş. Kadın beni ezmeye çalışmaktan başka hiçbir şey yapmıyor."
"Onlar istese de evlenemezler ki."
"Babamla hala üvey kardeşlermiş. O yüzden evlenebilirler."
"Sıkma canını. Sonuçta Emir seni seviyor sen onu seviyorsun. Ve evleneceksiniz. Bırak istediğini söylesin. Hiçbir şey elde edemeyecek."
"Teşekkür ederim Aslı ama sinirlerime hâkim olabileceğimi düşünmüyorum."
"Bu sadece onu daha fazla kızdırır ve daha ağır şeyler söyler. Onu umursamıyormuş gibi yap."
"Anladım. Benim için zor olsa da deneyeceğim."
"Ben ne olursa olsun kardeşimin yanındayım."
"Biliyorum canım. Seni çok seviyorum."
"Bende seni çok seviyorum. Yeter bu kadar gevezelik ben telefonu kapatıyorum sen de içeri giriyorsun. Tamam mı?"
"Tamam."
"Aferin." deyip telefonu kapattı. İçeri girdiğimde Emir'in yanına gidip oturdum. Bana her konuştuğunda iğneleyici sözler söylüyordu. Aslı'yı dinleyip umursamamaya çalıştım. Söylediği hiçbir şeye tepki vermedim. Ama benim de bir sabrım vardı.
"Ailesi olmayan, kimlerden geldiği belli olmayan bir kadını kim ister ki? Benim gül gibi kızım varken kimlerle yattığını bilmediğin birisiyle evlendiğini anlamıyorum."
"Hala lütfen bu-" Bu benim için bardağı taşıran son damla olmuştu. Emir'in sözünü kesip
"Ailem hakkında düzgün konuşun."
"Konuşmazsam ne olur?" Sakinleşmeye çalışıp
"Sadece şansınızı zorluyorsunuz."
"Öyle mi?"
"Benden büyük olabilirsiniz ama bu bana saygısızlık yapıp, her istediğinizi söyleme hakkına sahip olduğunuzu göstermez. Hiçbir şey bilmediğiniz birisi için konuşmayı bırakın."
"Ne olduğunu bilmiyor muyum her önüne gelenle yatan birisin. Emir'i de böyle elde etmiş olmalısın." Ayağa kalkıp
"Yarın sizi düğünümde görmek istemiyorum. Eğer yüzsüzlük yapıp gelecek olursanız atılırsınız."
"Ne hakla bunu söyleyebiliyorsun?"
"Düğünü olacak biri olarak söylüyorum." Gülcan hala babama dönüp
"Bak gör bu kız terbiyesiz. Ailesi edep denen şeyi öğretmemiş. Zamanı gelince sizinle de görüştürmeyecek oğlunuzu." Söylediği sözlerle sabrımı tüketmişti.
"Yeter ya. Kendine gel. Ailemle ilgili konuşamazsın. Senin gibi bir kadının onlar hakkında konuşması aileme haksızlık olur." Cevap vermesine izin vermeden anneme döndüm.
"Ben abime geçiyorum anne. Yarın görüşürüz." Yukarı çıkıp çantamı aldım. Dışarı çıkıp arabama bindim. Emir'in peşimden gelmemesi canımı sıkmıştı. Sinirle abimin evine sürdüm. Yollar boştu. Kırmızı ışık gelince durdum. Ben farklı bir yoldan gittiğim için başka araba yoktu. Yeşil yanınca hareket ettim. Bir korna sesi duymamla sağıma baktım. Bir araba hızla arabama çarptı. Çarpmanın etkisiyle kafamı vurmuştum. Arabadan sertçe inip adamın yanına gittim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
"Ne var be?"
"Kırmızı ışıkta geçen sensin mal. Bana yeşil ışık yandığı için geçtim. Yol bendeydi. Gelip arabama çarpan sensin. Bir de üste çıkmaya çalışıyorsun."
"Ne konuştun be? Bu kazalar sizin yüzünüzden oluyor. Ben yolumdaydım."
"Bende kamera var. Kimin hatalı olduğu orada belli olur. Şimdi tutanak imzalayacağız."
"İşim var. Uğraştırma beni."
"Tutanak tutmasan da plakanı alıp kamera görüntülerini polise veririm. Sen bilirsin benim için sorun yok."
"Öyle bir şey yapmayacaksın."
"Yapacağım." Adam ıslık çaldığında arabadan iki adam indi. Hepsi iri yarı adamlardı. Onlardan korkacağımı düşünüyorlardı.
"Bence yoluna git."
"Sizinle uğraşmaktansa polise derdimi anlatayım en iyisi." Bunu dememle adam kolumu tutup
"Bu iş burada bitecek. Canını yakmayalım güzellik."
"İstersen bir dene. Bak o zaman sana ne yapıyorum." Beni arabaya ittiğinde cam elimi kesti. Ben elime bakarken o da sırıtıyordu.
"Üçümüze karşı koyabileceğini mi düşünüyorsun aptal kız?" Sinirimin hepsini üçünün üzerinden çıkarabilirdim. İlk önce bana diklenene yumruk attım. Kalkmasına izin vermeden bir tane daha attım. Yere yatmasını sağlayıp üstüne çıktım. Ben onu yumruklamaya devam ederken iki adam beni kollarımdan tutup kaldırdılar. O da yerden kalkıp bana doğru yürüdü.
"Sen bana yumruk mu attın? Sen şimdi görürsün." Adam elini kaldırdığı anda bacak arasına tekme attım. Düşmesi için karnına da attıktan sonra kolumu ondan kurtarıp göğsüne dirsek arttım. Çenesine yumruk atınca benden uzaklaştı. Yanımdaki diğer adama yumruk atacakken elimi tuttu. Bacak arasına tekme atıp elimi bırakmasını sağladım. Bu yöntem her zaman işe yarardı. Ona da birkaç yumruk attım. Bana vuran adam saçımdan tutup geriye yatırdı. Diğerleri de karşıma geçti.
"Artistliğin kime lan? Kimsin sen?" Ben sessiz kalınca
"Cevap ver. Yoksa o güzel yüzüne yazık olacak." Karşımda duranlardan biri bana tokat atmasıyla kafam yana çevrildi. Bunu yapması beni daha çok sinirlendirmişti. Karnına dizimi geçirip saçımı tutan elini çevirdim. Öbürleri üstüme gelmeden adamın kafasını arabanın kaputuna çarptım. Onun sersemlemesiyle onlara döndüm. Biri bıçak çıkarıp yanıma geldi. Bıçağı bana saplayacakken elini tutup bacağına saplamasını sağladım. Bağırarak yere oturdu. Diğeri üstüme gelince onu kapıya yaslayıp boğazını sıktım.
"Ben sizi polise vereceğim. Ama siz bu olaydan bahsetmeyeceksiniz. Bahsedecek olursanız daha kötü şeyler yaparım. Kendinize sahip çıkın. Kimin yaptığını sorarlarsa kavga ettik diyeceksiniz. Anlaşıldı mı?" Cevap vermeyince bağırarak
"Anlaşıldı mı?"
"Evet." Hepsi aynı anda bağırmıştı.
"Aferin. Ben şimdi gidiyorum ama önce arabanın önünden çekilin de fotoğrafını çekeyim." Hepsi hızlıca çekildi. Arabanın fotoğraflarını çekip arabaya bindim. Aynaya bakınca başımın kanadığını gördüm. Islak mendil alıp kanları temizledim. Hafif bir şişlik vardı. Onu umursamadan karakola doğru sürdüm. Polis memuruna olayı anlatıp görüntüleri gösterdim. Bana zarar vermeye çalıştıkları görüntüleri de onlara verdim. Benim yaptıklarımı kesip işime yarayacak kısımları birleştirmiştim. Onlar dayak yemeyi hak etmişlerdi. Başka birisi olsa ona zarar verebilirlerdi. Polis onları tutuklayacağını söyleyince mahkeme için avukatın numarasını verdim.
"Gelişmeleri avukata iletir misiniz? Bu olayla o ilgilenecek. Ben gerekli bilgileri ondan alırım."
"Tabii ki." Arabam hasar gördüğü için sürekli kontrollerini yaptırdığım yere götürdüm. Ne yapılması gerekiyorsa yapmalarını söyleyip bir taksiye bindim. Sinirimi tamamen atabilmiş değildim. Yolda avukatı arayıp olayı anlattım. Abime söylememesini tembihledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
RomanceKendini karanlığa hapseden bir adam. Hayatını insanlara yardım etmeye adayan bir psikiyatrist. Peki bu adam babasının zoruyla gittiği psikiyatriste aşık olursa ve aşkının karşılıksız olmadığını fark ederse? Kadın adamı hayata döndürse ve aşkları içi...