"Çünkü..." Ben ne cevap vereceğimi düşünürken Emir'in yanıma geldiğini fark etmedim.
"Açelya." Yanıma oturup ellerimi tuttu.
"Bir sebebi yok Emir. Cevap vermek istemedim ve vermedim bu kadar." Gözlerimi kaçırdım. Ona yalan söylemek canımı acıtıyordu.
"Karşılıklı olmayan aşkın içine girdin desene." Ona dönüp şaşkınca baktım. O da benim şaşkınlığımı fırsat bilip dudağıma minik bir öpücük kondurdu.
"O kilit çoktan sen tarafından açıldı. O anahtarı bulup kimseye açmadığım kalbimi sen açmayı başardın."
"Emir sen benim hastamsın. Seninle bir ilişkimiz olamaz."
"Ben hasta değilim. Yani bu ilişki yaşamamıza engel değil."
"Emin misin? Az önce seanstan çıktık."
"Ben kendi isteğimle değişmiştim. Herhangi bir hastalığım yok. Bundan sonra seansa da gelmeyeceğim zaten. Çünkü sana her şeyi anlattım. O günden sonra tek güvendiğim ve sevdiğim kişi sensin. Buna nasıl cesaret ettiğimi de bilmiyorum."
"Abini kaybettiğin için bana sevdiğini söylemeden beni de kaybetmekten korkuyorsun. Yaşadığımız her saniyenin değerini biliyorsun."
"Beni benden daha iyi tanıyorsun." O an içimden gelen şeyi yapmaya karar verdim.
"Seni seviyorum Emir."
"Seni seviyorum bebeğim."
Ellerimi tutan ellerinden birini kolumdan boynuma kadar çıkardı. Dün yaptığı gibi sevdi beni. Yine eli dudaklarımda durdu. Bu sefer ben ondan önce davranıp dudaklarımızı birleştirdim. Dudaklarımız ayrılınca göz göze geldik ve birbirimize gülümsedik. Yanağına en güzelinden bir öpücük kondurdum. Kafamı omzuna koyup bir elimi kalbinin üstüne götürdüm. Emir de kalbinin üzerindeki elimi tuttu. Ne kadar öyle kaldığımızı bilmiyorum. Ama gözümü açtığımda etraf tamamen kararmıştı. Kafamı kaldırıp boynumu esnettim. Uykulu sesimle
"Emir?"
"Söyle güzelim."
"Biz ne kadardır böyle duruyoruz?"
"Bilmiyorum. Seninle olduğumda zaman kavramını yitiriyorum."
"Bende."
"Yalancı. Mışıl mışıl uyudun sen bir kere."
"Ben sadece huzur bulduğum yerde uyurum." Gülümseyerek
"Desene şanslı adamın tekiyim."
"Aynen öylesin."
"Çok alçak gönüllüyüz."
"Öyleyimdir." Kahkaha atıp yanağımdan öptü.
"Hadi yemek yemeye gidelim." Kızarak
"Sen yemek yemedin mi?"
"Yedim ama senin yemediğine eminim."
"Doğru."
"Bir de bana kızıyor. Kızayım mı ben şimdi sana?"
"Kızma sevgilim. Sevmen yeterli olur benim için."
"Uzun zamandır kimse beni böyle gülümsetmemişti."
"Bak iyi ki ben varım da gülüyorsun. Ama dışarıda gülmesen de olur. Benim için sıkıntı yok."
"Bir kıskançlık kokusu alıyorum ama."
"Ben seni kendimden bile kıskanıyorum."
"Sen böyle yaparsan yemek yerine seni yiyeceğim."
"Mesaj alınmıştır kaptan. Çantamı alıp geliyorum." Ben çantamı almaya giderken Emir arkamdan kahkahalarla gülmeye başladı. Emir kendine mutlu olmayı, gülmeyi yasaklamıştı. Şimdi ise onun hayata dönme zamanı.
"Çıkabiliriz."
"Tamam bebeğim." Yapma ama benim de bir kalbim var. El ele tutuşarak asansöre bindik. Onun arabasıyla gidecektik. Kapımı açıp binmemi bekledi. İkimiz de sessizce şarkı dinliyorduk. Sonra bir restorana geldik. İçeri girdiğimizde ise şaşırmıştım. Burası sade bir ev lokantasıydı. İçerisi çok güzel döşenmişti. Mis gibi anne yemeği kokuyordu her yer.
"Abartılı yerleri sevmediğin için seni buraya getirdim." Ona dönüp gülümsedim. Benimle ilgili bir detayı hatırlaması çok güzeldi. Yaşadığımız her şey rüya gibi geliyordu. Boş bir masaya geçtik. Siparişlerimizi beklemeye başladık. Sonra aklıma gelen şeyle
"Unuttum."
"Neyi unuttun?"
"Ben bugün hastaneye gidecektim."
"Neyin var? Önemli bir şey yok değil mi?" O an yüzündeki korkuyu gördüm. Abisini hastalıktan kaybettiği için beni de aynı şekilde kaybetmekten korkuyordu. Onu sakinleştirmek için uzanıp elini tuttum.
"Sevgilim kendim için gitmeyecektim. Aslı'yı merak ediyorum onu görmek içindi. Sen gelince aklımdan çıkmış tamamen." Gözlerindeki ve bedenindeki rahatlık gözle görülür haldeydi. Sonra gülümseyip
"Aklını başından aldığını görmek güzel." Ona göz kırpıp
"Sadece aklımı değil kalbimi de aldığını unutma."
"Nasıl unutabilirim ki?" deyip elimi öptü.
"Yarın beraber ziyaret edelim güzelim olur mu? Hem bugün hastaneye gitsen de bulamazdın onları. Aslı doktoru dinlemeyip eve geçmiş."
"Ege ile konuşuyor musunuz?"
"Ege abimle çok yakındı. Oradan tanışıyoruz."
"Anladım. Yarın beraber evlerine gidelim. Onlara gitmeden önce alışveriş merkezine uğramamız lazım."
"Tamam canım uğrarız." Garson gelip yemeklerimizi servis edip gitti. Biz de konuşarak yemeklerimizi yemeğe başladık. O gece beni evime bıraktı. Ben de yatağıma yatmış bu güzel anları ve bana hissettirdiklerini düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
RomanceKendini karanlığa hapseden bir adam. Hayatını insanlara yardım etmeye adayan bir psikiyatrist. Peki bu adam babasının zoruyla gittiği psikiyatriste aşık olursa ve aşkının karşılıksız olmadığını fark ederse? Kadın adamı hayata döndürse ve aşkları içi...