Sabah uyandığımda Emir bana arkamdan sarılmıştı. Yavaşça kolunu kaldırdım. Üstümü giyinip odadan çıktım. Banyoya girdiğimde aynaya baktım. Kendi gözlerimin içine bakıp
"Hata yapıyorsun Açelya. Yapma! Kendine engel ol. Yoksa tekrar üzüleceksin. Kendini zor toparladın ona kendini bırakamazsın. O seni aldattı. Hatırlamasa bile başkasıyla birlikte oldu. Yapma!" Derin bir nefes alıp elimi yüzümü yıkadım. İşlerimi halledince odaya girdim. Fulya uyanmış etrafa bakıyordu. Onu kucağıma alıp aşağıya indim. Emzirmeye çalışsam da sütüm gelmiyordu. Bir süredir çok fazla sütüm olmuyordu. Bunu sebebi ise stresti. Ona devam sütü hazırlayıp biberonu eline verdim. O kendi sütünü içerken bende telefonuma gelen mesaja baktım. Dün arayan numaradan mesaj vardı. Jale dediği gibi adresi ve saati mesaj atmıştı. Ne diyeceğini merak etsem de bir yandan da öğreneceğim şeylerden korkuyordum. Ben kızımla oyun oynarken zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim. Emir aşağıya indiğinde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Beni öpmeye çalıştığında geri çekildim.
"Ne yapıyorsun?"
"Anlamadım?"
"Dün olanlardan sonra sana farklı davranacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. İkimizde sadece isteklerimizi karşıladık o kadar. Bir daha da olmayacak. Sen sadece Fulya'nın babasısın." Yalan. En az senin kadar mutluyum. Sonuna kadar böyle devam edebilirim. Sen sadece kızımızın babası değil benim sevdiğim adamsın. Ama eğer seni incitip kendimden uzaklaştırmazsam ben senden uzak duramam.
"Senin için bir hata mıydı yani?"
"Evet." Asla değildi. Her şey çok güzeldi. Onunla olmayı özlemiştim. Bana yaşattığı duygular çok farklıydı. Kokusu, bakışı, tek bir gülüşü beni bitirmeye yetiyordu. Yıllar önce kendime verdiğim sözü tutamıyordum. "Ne olursa olsun erkeklerin seni yıkmasına izin verme. Sen tek başına güçlüsün. Onların bunu mahvetmesine izin verme." Şimdi yapmak istemediğim her şeyi teker teker yapıyordum.
"Anladım." deyip kızını öpüp kalktı. Söylediklerime üzülse de bozuntuya vermemeye çalıştı.
"Ben kahvaltı hazırlayayım."
"Aslında Fulya'yı annemlere bırakacaktım. Birkaç saatlik işim var. Ben eve gidip üstümü değiştireyim. Sonra da onu bırakıp geçerim."
"İstersen Fulya'yı ben bırakabilirim. Sen git."
"Sen işe gitmeyecek misin?"
"Gideceğim."
"Geç kalırsın." Emir gülerek
"Şirket bizim Açelya. Geç kalmamın sorun yaratacağını düşünmüyorum."
"Bizim derken?"
"Babam hisselerini bana ve sana devretti."
"Ciddi misin sen?"
"Evet. Haberin yok muydu?"
"Hayır."
"Abim biliyordu ama söylememiş."
"Şimdi anlaşıldı."
"Ne anlaşıldı?"
"Abim bana bir şeyler getirip imzalattı. Bir de avukatla konuşmalarını duydum. Abim istemiyorum dese de avukat onu ikna etmeye çalışıyordu."
"İkna etmeyi başarmış."
"Ah abi ya. Nasıl yaptın bunu?"
"Doğru olanı yaptı."
"Ama ben senden bir şey istemiyordum."
"Açelya." Sitem ederek söylediği için sessiz kaldım.
"Neyse ben gideyim o zaman."
"Tamam. Dikkatli git." Fulya gideceğimi anlayınca ağlamaya başladı. Benim kucağıma gelip sarıldı.
"Onu kendim bıraksam daha iyi olacak. Vaktim var."
"Ben kahvaltı hazırlayayım. Sende kızımızla ilgilen." Kafamla onu onaylayıp koltuğa oturdum. Ben onunla oynayıp konuşurken Emir yanımıza geldi.
"Bu anı bozmak istemezdim ama kahvaltı hazır." Ayağa kalkıp mutfağa geçtim. Fulya'yı kucağıma oturtup bir yandan da ona kahvaltılıklardan veriyordum. Emir
"Bana ver de bir şeyler ye biraz."
"İyiyim ben böyle." Emir sandalyesinden kalkıp yanıma geldi.
"Gel buraya kızım." Emir hem kızımıza yemek yediriyor hem de onunla konuşuyordu. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra
"Ellerine sağlık Emir. Çok güzel olmuş."
"Afiyet olsun benim güzellerime." Söylediği şey çok hoşuma gitse de gülmemi gizleyerek ayağa kalktım.
"Sen Fulya'yla ilgilen. Bende buraları toparlayayım."
"Ben toplarım. Hadi sen geç kalma."
"Kalmam ya iki dakikalık iş."
"Lütfen sözümü dinle."
"Peki. Dediğin gibi olsun." Fulya'nın çantasını ve benim küçük çantamı alıp arabaya yerleştirdim. Emir de Fulya'yla geldi. Onu bebek koltuğuna yerleştirip öptü. Fulya babasına el sallayıp öpücük attı.
"Dikkatli git Açelya."
"Tamam merak etme. Görüşürüz sonra."
"Görüşürüz." Arabaya binip kızımın sevdiği şarkılardan açtım. Çocuk şarkısı da benim dinlediğim şarkıları da çok seviyordu. Tam bir müzik canavarı. Annemlere geldiğimde Fulya'yı onlara bırakıp gelen adrese doğru yola çıktım. Bir kafeye geldiğimde arabayı park edip indim. İçeri girdiğimde Jale'yi görüp yanına gittim. Karşısına oturduğumda
"Nasılsın Açelya?"
"İyiyim sen?"
"Bunu söylediğimde daha iyi olacağım."
"Neyi?" Jale cevap verecekken yanımıza bir garson geldi.
"Bir siparişiniz var mı?" Masada hiçbir şey olmadığını görünce
"İki çay olsun."
"Başka bir isteğiniz?"
"Yok, teşekkürler." Garson gittikten sonra ona dönüp
"Çaylar geldikten sonra konuşalım."
"İyi olur. Tek seferde anlatmak istiyorum." Çaylar geldikten sonra
"Evet?" Söylemekte kararsız gibiydi. Kendimi her türlü kötü şeye hazırlamıştım.
"Şöyle ki yani bana kızabilirsin. Ama hamile olduğunu bilmiyordum. Ayrıca sana ulaşmaya çalıştım. Nerede yaşadığını bulamadım. O günler senin için zor olmuş olmalı. Karşına çıkmaya cesaretim yoktu. Ben özür dilerim. Sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum." En sonunda susup tek seferde söyledi.
"Emir seni aldatmadı." İlk başta dediği şeyi algılayamadım. Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim.
"Ne? Sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Evet."
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Her şeyi en baştan anlatayım. Emir'in şehir dışına çıkması Selin yüzündendi. Bir sorun çıkartıp onun oraya gitmesini sağladı. Bir garsonla anlaşıp içeceğine ilaç attı. Emir odaya girince Selin bir görevli sayesinde kapıyı açıp içeri girdi. O gün için iki adam tuttu. Onlar Emir'in üstünü çıkartıp yatırdılar. Selin de soyunup yanına yattı. Sabah kalktığında Emir hiçbir şey hatırlamayacaktı. Ama görünen Selin'le yattığı olacaktı. Öyle de oldu. Planı tam istediği gibi gitti. Bir doktorla anlaşıp sahte DNA testi çıkardı. Sonra çocuğu düşmüş gibi yapacaktı. Ama işler istediği gibi gitmedi. Hastanede şans eseri Emir dosyayı görmüş. Öyle öğrenmiş. Emir onu hayatından tamamen çıkardı."
"Ama onu Selin diye biri aradı."
"Başka biridir. Sonuçta tek Selin o değil. Hem Emir o tekrar hayatına giremesin diye yurt dışına gönderdi."
"Sana nasıl inanayım?" Jale telefonunu çıkarıp bir video açtı. Telefonu bana uzattı. Bir otelin güvenlik kamerasından alınmış bir videoydu. Önce Emir kadraja girdi. Koridorda sersemce yürüyüp bir odaya tek başına girdi. Ardından Selin bir görevliyle gelip kapıyı açtırdı. İçeri girdikten kısa bir süre sonra iki adam kapıyı çaldı. Selin onları içeri aldı. Sonra o adamlar dışarı çıktı. Videonun bir kısmı kesilmişti. Saat kısmına bakınca içeride oldukları zaman olduğunu anladım. Telefonu Jale'ye verdiğimde gözlerim doluydu.
"Şimdi sen bana iki yıldır boşuna mı acı çektiğimi söylüyorsun? İki yıl boyunca ayrı kalışımızın sebebi bu muydu? Hamileliğimde, doğumda, kızım büyürken tek başıma olmamın nedeni bu muydu? Kendimi yıprattığım günler, onsuz geçirdiğim yıllar hepsi bir hiç uğruna mıydı? Her şey psikopat bir kadın yüzünden miydi? Yaşadığım acılar boşuna mıydı? Neden? Neden daha önce gelmedin? Neden daha önce anlatmadın? Neden olayın her ayrıntısına kadar bilmene rağmen bize söylemedin? Neden öncesinde bizi uyarmadın? Hadi o zaman arkadaşını korudun. O yurt dışına gittikten sonra neden gerçekleri anlatmadın? Neden?" Çantamdan cüzdanımı alıp para çıkardım. Masaya koyup ayağa kalktım. Kafeden çıktığım gibi arabama bindim. Gözyaşlarımın arasında arabayı kullanmaya çalışıyordum. Biraz ilerledikten sonra kenara çekip hıçkırarak ağlamaya başladım. Ne kadar ağladım bilmiyorum. Ağlamalarım iç çekişlere dönünce başımı direksiyona koyup düşünmeye başladım. Ani bir kararla yola çıktım. Şirkete geçip Emir'in odasına girdim. Emir şaşkınlıkla bana baktı.
"Açelya?" Cevap vermeden hızlı adımlarla yanına gittim. Yakasından tutup kendime çektim. Dudaklarına sertçe yapışıp öpmeye başladım. İlk başta şaşırsa da sonra bana karşılık vermeye başladı. Öpüşmemiz derinleşirken beni masaya yasladı. Onu kendime çekip elimi ensesine götürdüm. Kapının açılmasıyla ondan ayrıldım. Kapıya baktığımda sekreteri olduğunu düşündüğüm bir kadın vardı.
"Ben... şey... dosya..." Ben bizi böyle görmesinden utanırken, kız da bizi bastığı için utanıyordu.
"Ben gideyim." deyip kapıyı kapatıp dışarı çıktı. Daha çok kaçtı. Ben arkasından gülmeye başlayınca Emir bana anlamlı gözlerle bakıyordu. Onun etkisinden kurtulmak için
"Niye kapıyı kilitlemiyorsun?" Tek kaşını kaldırıp
"Odama dalan sensin."
"Düşününce doğru ama..." Sözlerimi bölen şey dudaklarıydı. Uzun bir öpüşmenin ardından
"Eve geçelim." Kafamı hayır anlamında sallayıp
"Benim seninle konuşmam gereken bir şey var."
"Neymiş o?" Konuşurken istekli gözlerle dudaklarıma baktı.
"Ya da boş ver. Vazgeçtim." Ona biraz daha yaklaşınca Emir zaman kaybetmeden dudaklarımızı birleştirdi. Benden ayrılıp kapıyı kilitledi. Yanıma gelip beni belimden tutup kaldırdı. Koltuğa oturup benim kucağına oturmamı sağladı.
"Eğer yaşadıklarımızın önemsiz olduğunu söyleyeceksen" Sözünü kesip
"Söylemem merak etme." Bunu duymaktan memnun şekilde boynuma öpücükler kondurmaya başladı. O andan itibaren ikimiz içinde dünya durmuştu. Sadece ikimiz vardık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
RomansaKendini karanlığa hapseden bir adam. Hayatını insanlara yardım etmeye adayan bir psikiyatrist. Peki bu adam babasının zoruyla gittiği psikiyatriste aşık olursa ve aşkının karşılıksız olmadığını fark ederse? Kadın adamı hayata döndürse ve aşkları içi...