11.BÖLÜM

56 7 0
                                    

    Sabah ısrarla çalan telefon sesiyle uyandım. Huysuzca mırıldandım. Emir yataktan kalkıp telefonu kapatmaya gitti. Geldiğinde telefonu komodinin üzerine bırakıp bana arkamdan sarıldı.
"Aslı aradı seni."
"Hı hı."
"Anlaşılan birileri uyanamamış hala. Ama ben onu uyandırmasını bilirim." deyip beni gıdıklamaya başladı.
"Tamam... Tamam dur artık... Uyandım... bak gerçekten." Gözümden yaşlar akmaya başlayınca durdu. O durunca derin bir nefes aldım. Ona dönüp
"Seni çok kötüsün." Ellerini gösterip
"Öyle mi diyorsun?"
"Hayır, hayır. Sen benim tanıdığım en yakışıklı, en karizmatik, en güvenilir adamsın." deyip dudaklarına yapıştım.
"Günaydın öpücüğü."
"Evlendiğimiz zaman her gün böyle güne başlamak istiyorum ona göre."
"O zaman gelsin bakarız. Hadi yeter bu kadar tembellik kalk." Yataktan kalkıp banyoda işlerimi hallettim. Mutfağa geçip bir şeyler hazırlamaya başladım. Emir arkamdan sarılıp yanağımdan öptü.
"Emir, sevgilim hadi sen şunları doğra." deyip kenara çekildim. Çayı ocağa koydum. Telefon çalmaya başlayınca
"Ben bir Aslı ile konuşayım yoksa bizi rahat bırakmayacak." Odama geldiğimde telefonumun çalmadığını görüp Emir'e seslendim.
"Canım telefonun çalıyor." Salonda çalan telefonu elime alıp kimin aradığına baktım. O sırada telefon sustu.
"Kim aramış Açelya?"
"Annen." Yanıma geldi. Telefonunu alıp annesini aramaya başladı.
"Meleğim beni aramışsın. Yetişemedim telefona kusura bakma." Onu yalnız bırakıp mutfağa geçtim. Emir yanıma gelince
"Emir senden bir şey isteyebilir miyim?"
"İste güzelim."
"Annene meleğim demesen olur mu?" Kaşlarını çatarak
"Neden?"
"Bir sebebi yok. Sadece istemiyorum."
"Saçmalıyorsun şu an Açelya."
"Saçmalamıyorum. Senden bir şey istiyorum."
"İstediğin şeyin farkında mısın peki?"
"Farkındayım." Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı.
"Onu kıskandığın için mi böyle bir şey istiyorsun?"
"Hayır. Anneni neden kıskanayım ki?"
"O zaman sebebi ne Açelya? Sakin olmaya çalışıyorum. Mantıklı bir neden arıyorum ama yok yani."
"Emir senden ufak bir şey istiyorum. Söylediğimi sorgulamadan yapsan?"
"Hayır, yapmayacağım."
"Bunu yapmazsan senden ayrılacağımı söylesem."
"Seni hayatımdaki tek doğrum olarak görüyordum. Ama anlaşılan değilmiş. En ufak tartışmamızda ayrılmayı düşünüyorsun. Senin için ilişkimiz bu kadar basit mi?" Sustum. Sadece sustum. Başka ne yapabilirdim ki? Emir ben sessiz kalınca evden çıkıp gitti. Bende olduğum yerde kaldım bir süre. Sonra yere çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım.

                                     ***

"İşte böyle." deyip sustum. Olayı anlatmak onu tekrar yaşamak gibiydi. O an aklıma gelince tekrar ağlamaya başladım. Beste ve Aslı iki yanımda ellerimi tutarak bana destek oluyorlardı. Beste sırtımı sıvazlayarak
"Ağlama artık. Sizin ilişkiniz çok güzel. Barışacağınıza eminim."
"Eğer ona her şeyi anlatırsan tabii. Ne? Beste bakma öyle. Doğruları söylemek zorundayım. Şu an da ona nedenini anlatmadığın için sana kızgın. Ve haklı da. Ona anlatmak zorundasın Açelya."
"Biliyorum." deyip ağlamaya devam ettim.
"Hadi ağlama yeter. Bize gidelim. Hem Umut'u görmek sana iyi gelir."
"İstersen bize de gelebilirsin."
"İkinize de teşekkür ederim ama ben evde kalmak istiyorum."
"Evde kalmana izin vermeyeceğimizi bil Açelya."
"Lütfen."
"Ya sen ikimizden birinde kalırsın ya da biz senin evinde kalırız." Bunu yapacağını bildiğimden pes edip Beste'ye döndüm.
"Ben Aslı'ya gitsem daha iyi olur. Şu an abimi görmek istemiyorum. Yarın sabah hep beraber kahvaltıya gideriz. Hem Umut'la biraz vakit geçiririm. Sonra da ben iki bebeğime bakarken siz de biraz alışveriş yaparsınız."
"Valla hiç hayır demeyeceğim. Mükemmel bir teklif."
"Aynen öyle."
"Ben hazırlanayım çıkalım Aslı."
"Tamam canım." Eşyalarımı aldıktan sonra yola çıktık. Ege beni görünce şaşırdı.
"Açelya?" Ona cevap vermeyip kucağındaki Mucize'yi aldım. Salona geçip onunla ilgilenmeye başladım. Aslı'nın Ege'ye
"Gel benimle." dediğini duydum. Aslı, Mucize'yi emzirirken Ege'ye döndüm.
"Biraz konuşabilir miyiz?" Kafa salladı. Bahçeye çıkınca konuşmaya başladım.
"Aslı Mucize doğduktan sonra farklı davranmaya başladığını söyledi. Neden?"
"Ben sadece üzgünüm."
"Neden ama Ege? Anlat ki sana yardım edeyim. Benim yardımıma ihtiyacın var. Çünkü böyle davranmaya devam edersen ikisini de kaybedeceksin."
"Hayır. Ben onları kaybedemem."
"O zaman kendini toparla. Ailene sahip çık." Bağırarak söylediğim sözlerle Ege derin bir nefes aldı.
"Aslı bebek işini zamana bırakmak istediğini söyledi. Ama ben ısrar ettim. Onu o hastaneden öbür hastaneye götürdüm. Mucize zor bir bebek. Aslı'yı çok yorduğunu biliyorum ve kendimi suçluyorum. Bu suçluluk beni Aslı'dan uzaklaştırıyor Açelya. Ne yapacağımı bilmiyorum."
"Aslı'yı üzüyorsun Ege. Farkında olmadan yaptığını görüyorum. Ama onlardan böyle uzaklaşarak tek yaptığın Aslı'yı üzmek. Kızının da Aslı'nın da sana ihtiyacı var. Aslı bu yorgunluğundan şikayetçi değil. Şikayetçi olduğu şey sensin. Senin ikisiyle de ilgilenmemen onu hayal kırıklığına uğratıyor."
"Ne yapacağım peki?"
"Onunla konuş Ege. Aslı'ya bana söylediklerini söyle. Seni affedeceğine eminim. Ayrıca sana bir tavsiyem var."
"Şu an tavsiyeye çok ihtiyacım var."
"Güzel bir tatil ayarla. Aslı'nın ne tarz yerleri sevdiğini biliyorsundur. Bu tatil onun için güzel bir hediye olur. Hem de onlarla ilgilenirsin. Özellikle Mucize'yle ilgilenip Aslı'nın biraz dinlenmesini sağla."
"Teşekkür ederim Açelya."
"Önemli değil. Aslı mutlu olsun yeter." İçeri geçecekken kolumu tuttu.
"Emir'le aranızda ne geçtiğini bilmiyorum ama aranızın düzeleceğine eminim."
"Umarım." deyip içeri geçtim. Ben Mucize'yle oynarken kucağımda uyuyakaldı. Aslı'ya dönüp
"Dolapta sütün var mı?"
"Var. Ne oldu ki?"
"Mucize ile ben ilgileneceğim bugün. Acıktığı zaman sütü ısıtır veririm. Sende deliksiz bir uyku uyu."
"Açelya olmaz. Geceleri çok uya-" Sözünü keserek
"Aslı Mucize'yi düşünme ve güzelce uyu. Eğer Mucize olmasaydı da evde uyuyamayacaktım. Merak etme kızına iyi bakarım."
"Ondan şüphem yok zaten. Ama yine de emin misin?"
"Son derece eminim. Hatta Mucize'nin yanımda olması bana iyi gelecek. Bana huzur veriyor."
"Bebekleri bu kadar sevip de nasıl evlenmedin anlamıyorum gerçekten."
"Benim için doğru kişi olmadı hiç. Evlilik hayali dahi kurduğum bir adam olmadı."
"Doğru kişiyi buldun ama onu elinden kaçırmak üzeresin." Söylediği şeyle yutkunup
"Biz gidip yatalım. İyi geceler."
"İyi geceler. Eğer çok huysuzlanırsa beni uyandır."
"Teyzesi varken annesini aramaz canım." deyip Öpücük attım. Üst kata çıkınca Mucize'yi yatırıp sabaha kadar onu izledim.

                                 ***

"Hala." deyip bana koşan aşkımı kucağıma aldım.
"Bebeğim, halasının canı, balım."
"Aşkım çok özledim seni."
"Bende seni aşkım. Hadi gel biz arkaya oturalım." Mucize, Umut ve ben arkaya oturup keyif yaptık. Alışveriş merkezindeki bir kafeye girip kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra hesabı ödeyip oradan çıktık.
"Burada ayrılalım. Siz alışveriş yapın biz de aşklarımla beraber gezelim."
"Tamam canım."
"İşiniz bitince arayın. Sizi almaya gelelim."
"Tamam. Çocuklara dikkat et."
"Merak etmeyin." Onları bıraktıktan sonra bir parka girdik. Ben Mucize ile Umut'u izliyordum.
"Gözümün önünden kaybolma Umut."
"Tamam." diye bağırıp yeni arkadaş edindiği çocuklarla oynamaya başladı. Yanıma yaşlı bir teyze gelip
"Kızım buraya oturabilir miyim? Başka yer kalmamış."
"Tabii ki teyze. Buyur otur."
"Maşallah iki çocuğun var. Bir kardeşinin olması iyi. Her zaman birbirlerine destek olurlar." Şu an ona gerçekleri anlatacak gücüm yoktu. Böyle bilse de olurdu.
"Aynen teyze. Senin kaç çocuğun var?"
"Dört çocuğum var. Hepsi de okuyup iyi bir yerlere geldiler."
"Maşallah teyzem. Eşin nerede?"
"İki sene evvel sizlere ömür. O zamandan beri yalnız yaşıyorum."
"Başın sağ olsun."
"Sağ ol kızım."
"Çocukların ziyarete gelmiyorlar mı?"
"Geliyorlar. Ama herkesin kendi düzeni var be kızım. Bayramdan bayrama gelirlerse işte. Ona da şükür." Aklıma gelen şeyle
"Geçimini nasıl sağlıyorsun teyze?"
"Eşimden kalan parayı kullanıyorum."
"Teyze izin verirsen evine gelebilir miyim?"
"Tabi kızım gel. Zaten buraya yakın." Kafamı sallayıp Umut'a seslendim.

      Teyzenin evi kötü durumdaydı. Halinden dolayı evi de temizleyemiyordu. Yarın buraya gelip temizlik yapacak. Eve yiyecek bir şeyler alacaktım. Beste'nin aramasıyla evden ayrılıp arabaya bindik.
 
                                  *** 

    Ellerim dolu bir şekilde kapının açılmasını bekliyordum. İlknur teyze kapıyı açınca şaşırdı.
"Kızım ne bu ellerindekiler böyle?"
"Alışveriş yaptım senin için teyzem."
"Ne gerek vardı şimdi kızım?"
"Gerek var teyze. Hadi sen otur. Ben de şunları içeri taşıyayım." Her şeyi içeri taşıdıktan iki odası ve banyosu olan evi hızlıca dip köşe temizledim. Yiyecekleri ve aldığım giysileri yerleştirdikten sonra acıktığımı fark ettim.
"Teyze ben acıktım. Ne yemek istersin? Ona göre yapayım."
"Sen otur kızım. Yemeği de ben yapayım. Zaten bana hiçbir şey yaptırmadın. İçime sinmiyor böyle. En azından benim güzel yemeklerimden girsin midene biraz."
"Hiç hayır diyemem. Anne yemeği yemeyeli uzun zaman oldu."
"Sen gel ben istediğin zaman sana yaparım." Bir saat içinde iki çeşit yemek yapmıştı. Bana kızsa da ona az da olsa yardım etmiştim. Eli gerçekten lezzetliydi. Sohbet ederek yemek yedikten sonra bulaşıkları yıkadım. İşim bitince
"Ben artık gideyim teyze. Saat geç oldu. Seni ziyarete geleceğim yine. Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara." deyip kartımı verdim. Sonra eve doğru yol aldım.

       Eve gelince kendimi banyoya attım. Tam banyodan çıktığım sırada telefonum çaldı. Yabancı bir numara arıyordu.
"Efendim?"
"Kızım ben İlknur." Sesinin çatallı çıkmasıyla korkmuştum. Umarım kötü bir şey yoktur.
"İlknur teyzem iyi misin sen?"
"İyiyim kızım çok iyiyim. Allah seni büyüten annenle babanı cennetlik etsin yavrum." Gözlerim dolmuştu bu sözünden sonra. Gözlerimden düşen birkaç damla gözyaşına engel olamadım.
"Amin teyzem inşallah."
"Evin faturalarını ödemişsin. Bir de bana bir sürü para bırakmışsın kızım. O para ölene kadar yeter bana."
"Hayır teyze. O para senin bu ayki harçlığın. Hem ölüm falan konuşma öyle. Daha seni güzel bir eve taşıyacağız."
"Kızım sen beni ziyaret et. Ben senden başka bir şey istemiyorum. Yapacağını yaptın."
"O ayrı bu ayrı. Ben seni sık sık ziyaret edeceğim zaten."
"Ne gerek var kızım? Çocuklarına harca sen o parayı."
"Ben seni çok sevdim teyze. Sen beni hemen bırakma bu yeter bana. Hem onlar benim yeğenlerim. Onlara yapacağımı yapıyorum sen merak etme."
"Sen benim kendi evlatlarımdan daha hayırlısın. Seni kızım olarak kabul etmek istiyorum." Bunu demesiyle ağlamaya başladım. Titreyen sesimle
"Olur teyzem. Ben senin her şeyin olurum."
"Teşekkür ederim her şey için yavrum."
"Bir daha bana teşekkür etme teyze. Hiç insan evladına teşekkür eder mi? Görevim bu benim." İkimizde karşılıklı olarak ağlıyorduk.
"Kendine iyi bak teyze. Yarın ben seni almaya geleceğim. Beraber ev bakacağız sana. Bir de seni doktor kontrolüne götüreceğim. Bir şeyin var mı bir baktıralım."
"Tamam kızım. Sana yarın yemek yapayım. Ne seversin?"
"Anne yemeği olsun da bana fark etmez. Kendini çok yorma yeter."
"Merak etme sen. Yarın görüşürüz kızım."
"Görüşürüz teyzem."

SEANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin