33.BÖLÜM

22 4 0
                                    

      Evlenmemizin üstünden iki ay geçmişti. Bugün Emir'le konuşmayı planlıyordum. Ama ne tepki vereceğinden emin değildim. Yemek yedikten sonra salonda oturuyorduk. Ben konuyu nasıl açsam diye düşünürken Emir gülerek bana baktı.
"Güzelim ne kıvrandın geldiğimden beri, söyle gitsin."
"O kadar belli ediyor muyum?"
"Evet sevgilim." Derin bir nefes alıp tamamen ona döndüm.
"Emir şimdi benim yaşımın farkındasın. Ben diyorum ki şey yapalım." Emir benim kıvranmama gülüyordu.
"Gülme ya." O gülmeye devam ederken bir anda söyledim.
"Ben bir bebeğimiz olsun istiyorum." Emir'in gülen yüzü bir anda soldu. Kaşlarını çatarak
"Bebek?"
"Ben otuz dört yaşındayım Emir. Doğum yaptığımda otuz beş yaşında olacağım. İkincisini de düşününce kırkı buluyor. Yaşımın ilerlemesi hem bebeğin düşük riskini arttırıyor, hem de doğumu zorlaştırıyor." Emir sessiz kalınca gözlerim doldu.
"İstemiyorsun."
"Bence biraz evliliğin tadını çıkaralım. Olmaz mı? Birkaç yıl sonra düşünürüz." Ne? Ciddi misin sen ya? Birkaç yıl ne? Benim çocukları bu kadar sevdiğimi bilirken nasıl bunu söylerdi?
"Birkaç yıl? Bizim evlenmeden önce bu konuyu konuşmamız lazımdı. Ben bir bebeğimin olmasını çok istiyorum."
"Açelya sana hiçbir zaman çocuk istemiyorum demiyorum. Sadece biraz zaman geçsin istiyorum."
"Peki." Ayağa kalktığımda Emir bileğimi tuttu.
"Cidden bunun için küsecek misin?" Alayla güldüm.
"Sadece kendime kahve yapacağım."
"Tamam." deyip beni bıraktı. Mutfağa girdiğimde akmak için bekleyen gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ellerimi tezgâha dayayıp bir süre ağladım. Kendimi zor da olsa sakinleştirdikten sonra kahve yaptım. Salona geri döndüğümde Emir elimde bir kupa gördü.
"Hani bana kahve?" Her zaman ona da kahve yapsam da ona kendimce kızgın olduğum için sadece kendime yaptım. Bunu ona söylemek istemediğim için duymamış gibi yaptım. Emir sinirli olduğumu anlayınca televizyona döndü. Ben de koltuğa oturup kahvemden bir yudum aldım. Sehpaya bıraktığımda Emir uzanıp kahvemden bir yudum aldı. Ona sinirle dönüp
"Neden kahvemden içiyorsun?"
"Çünkü bana yapmamışsın."
"Kalk kendine yap o zaman."
"Anlaşılan baya kızdırdım seni."
"Gerçekten mi? Nasıl anladın?" Onun cevap vermesine fırsat vermeden salondan çıktım. Arkamdan
"Nereye?" diye sorsa da cevap vermedim. Yanına gidip kahveyi sehpaya sertçe bıraktım.
"Al iç!" deyip yerime oturdum. Kendi kahvemi elime alıp içmeye başladım. Emir kendi kahvesine dokunmayıp benim elimdeki kahveyi alıp içti.
"Kendi kahvenden iç Emir."
"Ama senin içtiğin kahveyi içmek daha lezzetli." Emir'in için getirdiğim kahveyi aldım. Bir süre beni izledikten sonra
"Bana çok kızgınsın. Ama ufak bir sorun yüzünden aramızın bozulmasını istemiyorum. Lütfen."
"Sence bu ufak bir şey mi cidden?"
"Bunun aramızı bozmasını istemiyorum Açelya."
"Bunu basit bir şeymiş gibi söylüyorsun. Seninle tartışmayacağım." Ayağa kalkıp yukarıya çıktım. Benim için olan odaya girip elime bir kitap alıp uzandım. Düşüncelerimden dolayı okuduklarımdan hiçbir şey anlamıyordum. Ama inadına anlamasam da kafamdaki sesleri susturmak için bütün kitabı bitirdim. Emir bir anda kapıyı açıp içeri girdi.
"Açelya bana kızgın olabilirsin ama burada yatamazsın." Sakince
"Kitap okuyordum." Emir şaşırsa da kendini toplayıp
"Saat iki oldu."
"O kadar geçtiğini fark etmedim."
"Odamıza gidelim mi?"
"Benim uykum yok."
"Ben seni uyuturum sevgilim." Bana elini uzatıp tutmamı bekledi. Elini tutup ayağa kalktım. Kitabı yerine koyup yatak odamıza geçtik. Ben ona arkamı dönüp yattım. Emir ise bana arkamdan sarılıp
"İyi geceler güzelim."
"İyi geceler." Uyuyamayacağımı bildiğim için düşünmeye başladım. Sabaha karşı ne yapacağıma karar verip uykuya daldım.

                                                       ***

     Bir haftadır İlknur teyzede kalıyorum. Bugün ise eve döneceğim gündü. Emir'i bir haftanın sonunda ilk defa görecektim. Ona bir süre yalnız kalıp kafa dinlemek istediğimi söyledim. Yüz yüze görüşmesek de günde bir kez telefonda konuşuyorduk. Bugün eve geleceğimden haberi yok. Ona sürpriz yapmaya karar vermiştim. Eve girip üst kata çıktım. Banyodan su sesi geliyordu. Aklıma gelen şeyle sinsice gülümsedim. Eşyalarımı bırakıp içeri girdim. Üstümü sessizce çıkardım. Banyonun içine girdim ama beni fark etmedi. Suyun altına girip beline sarıldım. Emir bana dönüp yüzümü ellerinin arasına aldı.
"Bir daha benden gitmek yok."
"Yok."
"Söz ver."
"Söz." Emir özlemle dudaklarıma kapandı. Uzun bir öpüşmenin ardından geri çekildik. Nefes nefese Emir'e bakıp
"Özledim." Emir çapkın bir sırıtmayla bana baktı.
"Gece uzun olacak sevgilim hazır ol."      
                                                      ***

       Bugün Emir'in arkadaş grubuyla buluşacaktık. Baran ve Ömer'i sevsem de, Jale'yi hiç sevmemiştim. Buluşmak için bir gece kulübü seçmişlerdi. İçeri girdiğimizde sigara ve alkol kokusu midemi bulandırmıştı. Böyle bir ortamda ilk defa bulunmuyordum. Bu mide bulantısı neydi şimdi? Başım döndüğünde olduğum yerde durdum. Ben durunca Emir bana döndü.
"Sevgilim?"
"Ben bir tuvalete gideyim. Sen yanlarına geç."
"İyisin değil mi?" Gülümsemeye çalışarak
"İyiyim." Mide bulantımın şiddetlenmesiyle yanından ayrıldım. Klozete zar zor yetişip bütün yediklerimi kustum. Aynaya baktığımda çok solgun göründüğümü fark ettim. Sonra gözüm karnıma takıldı. Aklıma gelen şeyle gözlerim doldu. İstemsizce elim karnıma gitti. Hayal kırıklığına uğramamak için kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bir yandan korkularım gün yüzüne çıkıyordu. Derin bir nefes alıp kendime emin olmadığımı söyledim. Onların yanına gidip Emir'in yanına oturdum.
"Yenge hoş geldin."
"Hoş bulduk Ömer."
"Sana yenge demeyecektik değil mi?"
"İstediğini söyle benim için sorun yok."
"Süpersin yenge." Ben ona gülerken Tarık
"Evlilik nasıl gidiyor?"
"Gayet güzel."
"Sevgilim senin için şarap sipariş ettim. Ama başka bir şey istiyorsan söyleyelim."
"Ben bir şey içmeyeceğim bebeğim. Su istiyorum sadece."
"Tamam güzelim." Onlar sohbet ederken bende hamile olma olasılığımı düşünüyordum. Ama Emir'in vereceği tepkiden çok korkuyordum. Emin olmasam da onu şimdiden benimsemiştim. Bir süre sonra tekrar mide bulantım şiddetlenince Sırtımı Emir'e yasladım. O da kolunu omzuma atarak beni iyice kendine çekti. Kafamı ona yaslayıp omzumdaki eliyle oynamaya başladım. Emir'in bana baktığını hissedince ona döndüm. Dudaklarından öpüp geri çekildim. Emir bana daha da yaklaşırken bir kadın sesi duyduk.
"Emir?" Emir kadının sesiyle ciddileşip ona baktı. Bende kadına bakarken sert bir şekilde
"Ne işin var burada?"
"Seni özledim." Benim vücudum gerilirken kaşlarımı çattım.
"Kimsiniz?" Bana cevap vermeden Emir'in yanına oturdu. Çok sinirlensem de sakin olmaya çalışarak Emir'e döndüm.
"Emir bir şey söylemeyecek misin?" Emir'in sessiz kalmasıyla ondan ayrılıp Tarık ve Ömer'e döndüm.
"Biriniz cevap verecek misiniz?" Onlar da sessiz kalınca kız konuşmaya başladı.
"Annemle tanışmışsınız. Seni hiç sevmemiş."
"Kimden bahsediyorsun?"
"Emir'in halası."
"Emir'le evlenmeyi kafaya takmış olan sensin yani."
"Aslında Emir'in sevgilisiyim."
"Eski sevgilisi." diye onu düzelttim.
"Sen ona yetmeyince bana gelecek."
"Kendinden çok eminsin."
"Emir'in tek âşık olduğu kadın bendim."
"Öyle olsa benimle değil seninle evlenirdi." O tekrar konuşacakken Emir araya girdi.
"Selin git buradan. Boşuna tatsızlık çıkarıyorsun. Seninle asla görüşmeyeceğimi biliyorsun."
"Seni aldattığımı düşündüğün için böyle düşünüyorsun." Emir'e şaşkınca döndüm.
"Seni aldattığını söylediğin kadın bu muydu?" Emir sessiz kalınca ona her ne kadar sinirlensem de sakin kalmaya çalışıp kıza döndüm.
"Onu en yakın arkadaşıyla aldatıp nasıl tekrar karşısına çıkabiliyorsun?"
"Ben onu aldatmadım. En yakın arkadaşı dediği adam beni seviyordu. Beni çok bunaltınca onunla görüşmek zorunda kaldım."
"Tabii. Kesin öyledir."
"Senin değil Emir'in bana inanması gerekiyor."
"Emir sana inansa bile ilişkiniz bitti. Bunu kabullen artık."
"Seninle ayrılıp benimle evlenecek tatlım." Emir en sonunda konuşmaya karar verip ayağa kalktı.
"Yeter bu kadar saçmalık Selin." Emir elimi tutup beni kaldırdı. Çantamı ve deri ceketimi alıp çıkışa doğru yöneldi. Selin önümüze çıkıp Emir'in dudaklarına yapıştı. O anlık sinirle Selin denen kızı itip yüzüne tokat attım. Saçından tutup onun inlemesini sağladım. Bana vurmaya çalışsa da beceremiyordu. Etraftaki birçok göz bize dönmüştü.
"Bana bak. Seni bir daha Emir'in yakınında görürsem o yüzüne bir iz bırakacağım. Şansını zorlama. Anladın mı beni?" Bana cevap vermeyince saçını bırakıp kolunu tutup çevirdim.
"Anladın mı dedim."
"Emir lütfen yardım et." Ben kolunu daha da çevirince Emir kolumu tuttu.
"Bırak Açelya."
"Bana onu mu savunuyorsun?"
"Hayır sadece sana bir şey olmasını istemiyorum." Ben sinirden gülerken Selin'in kolunu sertçe bıraktım. Bana zafer kazanmış gibi bakıyordu. Jale'ye dönüp
"Eğer Selin'e bir şey hakkında bilgi verirsen sana da aynı şeyleri yaparım. Bence kendini garantiye al." Emir'in elinden çantamı ve ceketimi alıp hızlı adımlarla dışarıya çıktım. Emir kolumu tutunca onu sertçe itip yüzüne bir tokat attım.
"Senden nefret ediyorum." deyip arkama döndüm. Benim canımın yandığı kadar onun da yansın istedim. Ona dönüp
"Bana gerçekleri anlatmadın. Halanın düğünümüzde olmasına izin verdin. Üstelik biz seninle bu konu hakkında kavga ettik. Sana olan güvenimi yıktın. Anlatman için o kadar zamanın varken susmayı tercih ettin. Seni öptü." Elimi kaldırıp göğsüne vurdum.
"Se-ni öptü. Ve sen hiçbir şey yapmadın. Ben orada olmasam sonunuz bir otel odasında olurdu herhalde. Gerçi bak sizi yalnız bırakıyorum istediğinizi yapabilirsiniz."

SEANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin