"Meleğim nasılsın?" Söylediği şeyi duyunca Emir'e döndüm. Gülümseyerek telefonla konuşuyordu.
"İyiyim annem... Bende seni çok özledim... Bugün akşam yanına geleceğim anne. Hasret gideririz olur mu?.. Kızma meleğim... Birkaç gün yanınızda kalırsam gönlünü alabilir miyim?.. Tamam annem öpüyorum seni. Kendini yorma sakın." Telefonu kapattığında
"Annem onunla vakit geçirmediğim için kızıyor. Akşam yanına gideyim de beni bir sorguya çeksin. Kesin kiminleydin diye soracak. Bizi anlatmayı düşünüyorum." Ben sessiz kalınca bana dönüp
"Açelya?"
"Efendim?"
"Sen iyi misin? Yüzün sararmış."
"Sana öyle geliyordur canım. İyiyim ben merak etme."
"Söylediğime neden cevap vermedin?"
"Annenin ne tepki vereceğini düşünüyordum. Onu düşünürken cevap vermeyi unutmuşum." Yanağımdan makas alıp
"Annemin seni seveceğine eminim. Bunun için endişelenmene gerek yok."
"Tamam."
Yolculuğumuzun geri kalanı sessiz geçti. İstediğim yere gelince arabayı park ettim.
"Hadi inelim sevgilim." Onu getirdiğim yeri görünce bana şaşkınca dönüp
"Neden buraya geldik?"
"Sana motor ekipmanı almaya geldik." deyip içeri girdim. Ayaz beni gördüğü an
"Ooo kimleri görüyorum. Hoş geldiniz efendim." deyip bana sarıldı. Sarılışına karşılık verip
"Seni özlemişim Ayaz." Ayrıldıktan sonra
"Özleseydin beni hatırlayıp yazardın hayırsız."
"Özür dilerim. Tezimle uğraşıyorum. Sürekli bir sorun çıkıyor. Abimi bile doğru düzgün aramıyorum."
"Çağın da unuttu bizi valla."
"Beni de unuttu. İş ev derken bir kardeşi olduğunu unutuyor bazen. Aramasam arayacağı yok. Asıl hayırsız o." Gülerek beni kolunun altına aldı. Emir'in bakışlarını görünce sinirlendiğini anlayıp
"Emir bu Ayaz. Buranın sahibi. Ben bütün ekipmanlarımı buradan alıyorum. Ayaz'ın da olduğu bir motor grubumuz var. Seni bir gün onlarla da tanıştıracağım." Ayaz Emir'le tokalaşırken
"Ayaz benim takımımın aynısından Emir'e lazım. Kask ve yağmurluk da alacağız."
"Tamam gelin bakalım." Ayaz hala kolunu omzumdan çekmemişti. Onunla beraber önden yürürken Ayaz kulağıma eğilip
"Bu eleman kim?"
"Sevgilim."
"Kıskandı."
"Biliyorum. Ama sen benim yakın arkadaşımsın."
"Bunu bende biliyorum ama sanırım sevgilin bilmiyor." Ona dönüp gülümsediğimde Emir beni kendine çekip
"Bu kadarı fazla ama." Emir'in sorusunu es geçip Ayaz'a
"Ayaz kaç beden olur Emir'e?"
"Bakalım bir." deyip yanımızdan ayrıldı. Emir'e dönüp
"Sakin ol. O benim yakın arkadaşım. Hiçbir zaman bana farklı bir amaçla yaklaşmadı. Tam tersi daha çok abim gibi davranıyor."
"Bu onunla bu kadar yakın olmanı gerektirmiyor."
"Bunu seninle tartışmayacağım Emir. Günümüzü mahvetmek istemiyorum." Ayaz'ın yanımıza gelmesiyle Emir'in bedenini bulup onu kabine gönderdik.
"Çok kızdı mı?"
"Hayır."
"İnanmadım ama neyse." Emir'in kabinden çıkmasıyla ona döndüm. Siyahların içinde çok karizmatik duruyordu. Mağazada çalışan kızların ona dönüp bakmasıyla içimden küfredip yanına gittim.
"Sevgilim çok yakıştı bu sana." Bana gülümseyip dudaklarıma öpücük kondurdu. Bu hareketini beklemediğim için şaşırmıştım. Kıskandığı için yaptığını biliyordum ama ona kızamıyordum yaşadıklarını düşününce. Kendimi toparlayıp
"Kask da almamız lazım sana." Ayaz'ın yardımıyla bütün ekipmanları tamamladık.
"Emir burada üstümüzü değiştireceğiz. Buradan sonra motorla devam ediyoruz."
"Tamam güzelim."
"Ben ekipmanlarımı alıp geliyorum." Kıyafetlerimi arabadan alıp içeri geçtim. Üzerimi değiştirip Emir'in yanına gittim.
"Hadi gidebiliriz." deyip elini tutup motorumun yanına götürdüm. Emir motora hayranlıkla bakarken ben kaskımı taktım. Emir'in kulağına kulaklık takıp kaskı kafasına taktım. Sonra motora binip çalıştırdım.
"Atla." Arkama Emir'in oturmasıyla motoru hareket ettirdim. Emir bana belimden sarılıyordu. Ana yola çıktığımızda
"Daha önce hiç motora bindin mi?"
"Hayır." Kulağımızdaki kulaklıklar sayesinde sohbet edebiliyorduk.
"Nasıl sevdin mi?"
"Çok güzel."
"Bana fırsattan istifade sarılmak mı güzel yoksa motora binmek mi?"
"İkisi de. Ama birincisi daha ağır basıyor." Bu söylediğine gülüp motoru emniyet şeridinde durdurdum.
"Neden durduk?"
"Şarkı açacağım. Kulaklıklar sayesinde beraber şarkı dinleyebileceğiz."
"Desene güzel bir yolculuk olacak."
"Kesinlikle."
Onu götürmek istediğim yere varınca motoru yavaşlatıp durdurdum. Kontağı kapatıp motordan indim. Kaskımı çıkarıp yürümeye başladım. Uçurumun kenarına gelince durdum. Aşağısı deniz olan ve hırçın dalga seslerini duyabileceğimiz bir yerdi burası. Emir arkamdan gelip sarıldı.
"Burası çok güzel."
"Öyle. Hava soğuk ama yalnız kalmak istediğim zaman buraya gelirim. Abim bile bilmiyor burayı."
"Neden beni getirdin? Burası senin gizli yerin. Kafanı dinlemek için geldiğin yer."
"Çünkü benim için ne kadar değerli olduğunu anlamını istiyorum Emir. Senin benim kalbimdeki yerini anlamını istiyorum. Bana tamamen güvenmeni istiyorum."
"Sana güveniyorum Açelya."
"Hayır Emir. Bana güveniyorsun ama tam anlamıyla değil. Kendini tamamen bana bırakmıyorsun. Kendini sağlama almak istiyorsun. Çünkü hala bir yanın deli gibi korkuyor." Sessiz kaldı. Söylediklerimin doğru olduğunun o da farkındaydı. Emir'den ayrılıp
"Ben geliyorum." deyip motorun yanına gittim. Battaniyeyi ve abur cuburları alıp yanına gittim. Emir aldıklarımı görünce
"Bunları ne ara aldın?"
"Ekipmanlarımı almaya gittiğimde abur cuburları aldım. Battaniye zaten motorun arkasında vardı."
"Neden iki tane var?"
"Bir tanesini alta sereceğiz. Diğeriyle ise ısınmayı planlıyorum. Burada donarak ölmek istemiyorum."
"İzmir'deyiz Açelya. Ne kadar soğuk olabilir ki?"
"Soğuktan nefret eden biri için yeterince soğuk." Battaniyenin bir tanesini yere serip üstüne oturdum. Yanıma Emir oturunca diğer battaniyeyi de omuzlarımıza sardım. Sonra aldığım abur cuburları açıp yemeye başladım.
"Yesene sevgilim."
"Bir an hepsini yiyeceğini düşündüm."
"Yapmayacağım şey değil yani." İkimizde bir süre dalgaların sesini dinleyip abur cuburlarımızı yedik. Sonra Emir sessizliği bölerek
"Senin en sevdiğim özelliklerinden biri bu işte."
"Hangisi?"
"Sana takıldığım zaman alınmak yerine bana ayak uyduruyorsun. Yapmayacağın şey olsa bile beni bozuntuya vermiyorsun. İlk başta alınacağını düşündüm ama asla öyle biri değilsin."
"Eskiden olsa belki alınırdım. Ama hayatın ciddiye alamayacağımız kadar kısa olduğunu fark ettim. Ayrıca hayatı dalgaya alarak yaşamanın daha eğlenceli olduğunu söylemeliyim. Benim de elbette üzüldüğüm, kırıldığım şeyler oluyor. O zamanlarda kendime yaşamın kısa olduğunu söyleyip hayatın tadını çıkarmaya çalışıyorum."
"Aferin benim güzelime."
"Dalga mı geçiyorsun sen benimle?"
"Hiç seninle dalga geçer miyim sevgilim? Ayıp ettin ama." Söylediğine güldüm. Emir ciddileşip bana baktı.
"Açelya hiç evlenmeyi düşündün mü?"
"Hayır. Ben hiçbir zaman evlilik hayali kuran kızlardan değildim. Sonrasında da evlilik hayali kurabileceğim kimse hayatıma girmedi."
"Benimle hayal edebiliyor musun?"
"Bilmem hiç düşünmedim."
"Beraber hayal kuralım o zaman."
"Baştan söyleyeyim ben düğün sevmem. Gelinlik giyerim fotoğraf çekimi olur ve evleniriz."
"Bende sevmiyorum sevgilim ama sen isteseydin düğün olurdu."
"Yok canım kalsın."
"Tamam hadi kapat gözlerini." Ona itaat edip gözlerimi kapattım.
"Benimle yapmak istediğin şeyleri anlat. Gözlerinde hayalimizi canlandır. Bende seninle birlikte düşüneceğim." Gözümün önüne ikimizin hayali düştü önce. Sonra nerede olduğumuzu anlayıp anlatmaya başladım.
"Kimsenin olmadığı bir sahil kenarındayız. Güzel bir yaz günündeyiz. Hafif bir rüzgâr var. Teninden geçen o rüzgârı hissediyorsun." Anlatırken tenimde hissettiğim rüzgârla gülümsedim.
"O sıcağın altında o rüzgâr bize iyi geliyor. Güneşin batışını izliyoruz. Sonra ayakkabılarımızı çıkarıp yürümeye başlıyoruz. Dalgalar ayaklarımızı ıslatıyor. Öylece yürüyoruz bir süre." Biraz sessiz kalıp kafamda canlanan hayalle birlikte gülmeye başladım.
"Sonra sen bana su atıyorsun. Beraber ıslanıyoruz hiçbir şeyi umursamadan. Kuma uzanıp gözlerimizi kapatıyoruz. O anın tadını çıkarıp birbirimizde kayboluyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
RomantikKendini karanlığa hapseden bir adam. Hayatını insanlara yardım etmeye adayan bir psikiyatrist. Peki bu adam babasının zoruyla gittiği psikiyatriste aşık olursa ve aşkının karşılıksız olmadığını fark ederse? Kadın adamı hayata döndürse ve aşkları içi...