39.BÖLÜM

29 4 0
                                    

     Fulya'yı Aslı'ya bıraktıktan sonra hastaneye geçtim. Yoğun bakımda olduğunu öğrenip bulunduğu kata çıktım. Mete babamı görünce koşarak ona sarıldım.
"Baba annemin durumu nasıl? Ne oldu? Doktor ne diyor? Sen iyi misin?" Babam hafifçe gülümseyerek omzumu sıktı.
"Sakin ol kızım."
"Baba çok mu kötü durumu?"
"Bilmiyorum kızım. Doktor pek bir şey söylemedi." Babam birisine odaklanınca onun baktığı tarafa döndüm. Emir'i görmemle kalbimin hızlandığını hissettim. Onu görünce gülümsemek istedim ama yapamazdım. Emir hızlıca yanıma gelip bana sarıldı. Ona sarılacakken ellerimi yumruk yapıp indirdim. Emir benden ayrıldığında gözlerinin dolduğunu gördüm. Bana özlemle bakıyordu. Onun bakışlarından kurtulmak için biraz geri çekildim.
"Annemin durumu ne?"
"Akciğerinde tümör vardı."
"Kötü huylu mu?"
"İyi huyluymuş. Ameliyatta annemin kalbi durmuş. Onun için yoğun bakımda kalacakmış bir süre."
"Ne zaman teşhis konuldu?"
"Beş ay oldu." Babama dönüp
"Neden bana söylemediniz?" Emir araya girip
"İyi huylu olduğu için çoğu büyüme yapmazmış. Annemde çok az büyümüş olsa da bazen nefes almakta zorlanıyordu. Ameliyatın sebebi de bu zaten."
"Doktoru kim?"
"Burak."
"Ben bir onunla konuşup geleyim." Onların bir şey söylemesine izin vermeden Burak'ın odasına doğru yürümeye başladım. Odaya girdiğimde Burak yoktu. Onun bilgisayarını açıp hasta dosyasına baktım. Durum iç açıcı görünmüyordu. Emir'e söylenenden daha kötüydü durumu. Ben sonuçları incelerken Burak içeri girdi.
"Açelya?"
"Burak bana durumu en baştan anlat."
"İyiyim sağ ol sen nasılsın?" Yanına gidip sarıldım.
"İki yıldır görüşmüyoruz. Nasılsın? Ne yaptın? Nerelerdeydin?"
"Hiç sorma Burak. Zor bir süreçti. Sen ne yaptın? Ceylan nasıl?"
"İkimizde iyiyiz. İki çocukla uğraşıyoruz."
"Ne güzel işte."
"Kesinlikle öyle."
"Melek annenin durumu nasıl Burak? Raporlarını okudum ama senden de duymak istiyorum."
"Durumu kritik Açelya. Sadece beklememiz gerekiyor."
"Tamam. Sonra görüşürüz."
"Bu sefer de kaybolma."
"Buralardayım artık. Ceylan'a selam söyle."
"Söylerim." Tekrar yoğun bakımın önüne geldiğimde babam yoktu. Emir'in yanına oturup ona döndüm.
"Babam nerede?"
"Eve gönderdim."
"İyi yapmışsın."
"Çok özlemişim." Kafamı yan çevirip gözyaşlarımı sildim.
"Bu konuyu konuşmayalım lütfen."
"Tamam." İkimiz de Melek anneyi izlerken sessizce oturduk.
"Emir?"
"Efendim?"
"İyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?"
"Kötüyüm. Babama belli etmemeye çalışsam da içim yanıyor. Annemi öyle görüce kalbim acıyor. Abimi ve hayatımda en değer verdiğim kadını kaybettim. İkisi de ellerimden kaydı ve ben onları tutamadım. Onu da kaybetmek istemiyorum Açelya." Benden bahsettiğini anlayınca kalbim acıdı. Madem hayatında en değer verdiğin kadındım neden beni aldattın? Neden? İç sesimle savaş verirken sakin olmaya çalıştım.
"Zor olduğunu biliyorum. Hiçbir şey yapmadan beklemek insanın canını acıtıyor. Ama sen annenin yanında olarak ona destek veriyorsun. Annem, senin ve babamın yanında olduğunuzu hissediyor. Annen için güçlü olmak zorunda değilsin. Ağlamak istiyorsan ağla. Bağırmak, bir şeyleri kırmak istiyorsan yap. İçine attığın şeyler en sonunda seni üzer. Duygularını saklama. Hem ağlamak güçsüzlük göstergesi değildir."
"Açelya senden bir şey isteyebilir miyim?"
"İste."
"Omzuna yaslanabilir miyim?" Bunu aslında kabul etmemem gerekiyordu. Ama o kadar masum söylemişti ki evet demekten başka bir şey yapamadım. Kafasını omzuma koyup elimi tuttu. İtiraz etmek istedim. Ama onu hâlâ sevdiğimi anladım. Onu hayatımdan çıkardığı sanıyordum. Ağladığını gözyaşlarının tişörtüme damlamasından anlıyordum. O yüzden o çaresiz anında sadece sessiz kaldım.
"Neden kabul ettin ki? Benim gibi bir adam bunu hak etmiyor."
"Böyle anlarda yanında bir destek arıyorsun. Ağlayacak bir omuz, sonuna kadar sana destek olan birisini istiyorsun. Benim yanımda kimse yoktu. Beste, abime destek oluyordu. Ama bana destek olacak kimse yoktu. Kendimi çok yalnız hissetmiştim. Bu hayatta tek başıma kalmış gibiydim. Senin yanında olmamın tek sebebi bu Emir. O yüzden bunun dışında hiçbir konu hakkında konuşmayalım lütfen. Ben sadece acını anlıyorum. Yaptığın şeye rağmen bunu hak etmediğini düşünmüyorum. Kimse ailesini kaybetmeyi hak etmez."
"Teşekkür ederim."
"Teşekkür etmene gerek yok." Telefonum çalınca Emir omzumdan kalktı. Aslı'nın aradığını görünce Fulya'nın uyandığını anladım.
"Efendim canım?"
"Seni rahatsız etmek istemezdim ama Fulya durmuyor. Ağlamaktan içi dışına çıktı bebeğimin."
"Tamam ben geliyorum." Emir'e dönüp
"Benim gitmem gerekiyor. Yine gelirim. Bir gelişme olursa bana haber ver."
"Tamam." Tam giderken aklıma gelen şeyle ona döndüm.
"Telefon numaram değişti. Ben sana onu vereyim."
"Gerek yok. Bende var zaten." İşte bu söylediğine şaşırmıştım.
"Nasıl var?" Emir önce yutkundu.
"Ailemle konuştuğunu biliyorum. Annemin telefonundan gizlice almıştım."
"Anladım. Bir şey olursa beni ara mutlaka."
"Ararım." Oradan uzaklaşırken aklımda sadece Emir vardı. Sadece kalbimi değil ruhlarımızı da birbirine bağlıydı. Onun acısını içimde hissediyorum. Bir yandan da kendime kızgındım. Kalbimin aklımın önüne geçmesine izin veriyordum. Sonunda yine üzülecek olsam da.

(Emir'den)
       Ege gittikten sonra babamın yanına çıktım. Yoğun bakımına yürürken içimde anlamsız bir heyecan vardı. Babamın biriyle sarıldığını gördüm. Arkasından görsem de onun Açelya olmasını istiyordum. Yanlarına giderken duymak istediğim sesi duydum. Önce olduğum yerde kaldım. Babamın beni fark etmesiyle Açelya bana döndü. Benden nefret etmesini beklerken gözlerinden beni özlediği anlaşılıyordu. Hızlı adımlarla yanına gidip onu kendime hapsettim. Kokusunu, gülüşünü, gözlerini, bana bakışını çok özlemiştim. O bana sarılmasa da en azından sarılmama izin veriyordu. Açelya'nın annem için endişelendiğini sesinden anlamıştım. O Burak'ın yanına giderken ben arkasından onu izliyordum.
"O da seni özlemiş merak etme."
"Gerçekten özlemiş mi sence?" Babam genişçe gülümseyerek
"Evet." Ben sırıtırken aklıma gelen şeyle babama döndüm.
"Şoför seni bekliyor. Eve git ve biraz dinlen baba."
"Tamam oğlum bir şey olursa ara."
"Ararım merak etme." Babam gittikten sonra oturup beklemeye başladım. Açelya yanıma gelince uzun zamandır hissetmediğim bir şey hissettim. Huzur. Onunla konuşmak her zaman ki gibi bana iyi gelmişti. Omzuna kafamı koyduğumda kokusunu içime çektim. Gelen telefonla birlikte ayağa kalktı. Açelya bana dönüp
"Benim gitmem gerekiyor. Ben yine gelirim. Bir gelişme olursa bana haber ver."
"Tamam." Tam giderken aklına bir şey gelmiş olacak ki bana döndü.
"Telefon numaram değişti. Ben sana onu vereyim."
"Gerek yok. Bende var zaten." Bunu söylediğim an ne söylediğimin farkına vardım. Çok fena pot kırmıştım.
"Nasıl var?" Olayı toplamam gerektiğini fark edip
"Ailemle konuştuğunu biliyorum. Annemin telefonundan gizlice almıştım." Ona doğruyu söylesem de gerçeğin sadece bir kısmını anlatmıştım. Açelya'nın yurtdışına gittiğini annemden duymuştum. Annem Açelya'yla her konuştuğunda onu dinliyordum. İyi olduğunu bilmek istiyordum. Onu sesini her duyduğumda günüm daha güzel geçiyordu. Her şeyine hasret kalmıştım. Açelya gittikten sonra oturup düşünmeye başladım.
Annem hastaneye yatalı üç gün oldu. Bu süreçte Açelya sürekli ziyarete geldi. Artık umudum tükenmek üzereydi. Açelya hastaneye geldiğinde yanıma oturdu. Açelya bana üzgün gözlerle bakıp
"Çok yorgun görünüyorsun."
"Az uyuduğum için bedenim yorgun düştü."
"Sen eve gidip biraz uyu. Ben burada beklerim."
"Burak eve gitmemi söylüyor. Yapabileceğin bir şey yok dedi. Ama eve gitsem bile uyuyamıyorum."
"Uyku ilacı al. O seni uyutur."
"Denedim ama bir işe yaramadı."
"Yapabileceğim bir şey var mı?"
"Aslında var ama kabul etmeyeceğini biliyorum."
"Bırak da ona ben karar vereyim." Dik başlılığından hiçbir şey kaybetmemişti.
"Beni uyutmanı istiyorum." Açelya gülerek
"Kabul etmeyeceğim şey bu mu?"
"Beni göğsünde uyutmanı istiyorum." Açelya derin bir nefes alıp yutkundu.
"Bunu kabul edemem." Haklı olsa da hayal kırıklığına uğramıştım.
"Ama istersen dizime yatabilirsin." İşte bu söylediğine şaşırmıştım.
"Ciddi misin?"
"Evet." Gülümseyerek ayağa kalktım. Elimi ona uzatıp
"Evimize gidelim o zaman." Bunu söylediğim an yüzü düştü. Ama o ev bizim birlikte yaşadığımız evdi. Birlikte seçtiğimiz, her eşyasını özenle aldığımız evimizdi. Ben o gittikten sonra o evin hatıralarıyla yaşamıştım. Her yerde Açelya'nın izi vardı. Beni ayakta tutan şeyler hatıralarımızdı. Açelya kendini toplayarak ayağa kalktı. O yürümeye başlayınca havada kalan elimi indirdim.
       Eve geçtiğimizde Açelya koltuğa oturdu. Onun dizine yatıp huzurlu bir uykuya daldım.

SEANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin