41.BÖLÜM

34 4 0
                                    

"Ben en iyisi direkt söyleyeyim. Benim bir kızım var." Bana şaşkın şekilde bana bakınca söylediğim şeyin her yere çekileceğini anladım.
"Yani öyle değil." Gözümü kapatıp Fulya'yı düşündüm.
"Selin'in hamile olduğunu duyduğum gün hamile olduğumu öğrendim. Ama çok kızgındım. Hayal kırıklığına uğramış hissediyordum. Sürekli neden yaptığını sorguladığım bir dönemdi. Onun zaten bir bebeği olacak. Söylememe gerek yok diye düşündüm önce. Ama sonra bunu kızıma yapmak istemediğimi fark ettim. Yani ileride babasını görmek istediği zaman sizinle tanıştıracaktım. Sonra ne olursa olsun bunu gizlemek istemedim. Ben Emir'e gerçeği söylemek için gittiğimde Selin'le konuştuklarını duydum. Bende bebeğimi tek başıma büyütmeye karar verdim. Annem hastaneye kaldırınca daha fazla beklememem gerektiğini düşündüm." Emir sinirle gülüp ayağa kalktı. Odada gezinirken
"Zahmet etmişsin ya hiç tanıştırma girişiminde bulunmasaydın. Hiç tanımasaydım onu. Neden söyledin ki?"
"Onu keşke beni aldatmadan önce düşünseydin? Beni sevdiğini söylüyordun. Ne oldu da aldattın o zaman? Bana kızmaya hakkın yok."
"O benim de kızım. Onun hiçbir şeyini göremediğimin farkında mısın? Ben onun babasıyım. Senin yaptığın şey beni ondan uzak tutmak. Bunun aldatmayla hiçbir ilgisi yok." Sinirlenip ayağa kalktım.
"Sen benim neler yaşadığımı biliyor musun? Hamileliğimde neler yaşadığımı? Kızım doğduktan sonra tek başıma ne kadar zorlandığımı biliyor musun? Ben hamileliğime senin yüzünden sevinemedim bile. Sonraki günler o kadar zordu ki. Yediğim her şeyi kusuyordum. Midem üzüntüden hiçbir şeyi kabul etmedi. Sence hangi kadın hamileliğinde aşerdiği bir şeyi kendi almaya gider? Cevap versene." O sessiz kalınca devam ettim.
"Sakin bir bebek olsa da benden başka kimsenin kucağına gitmezdi. Sürekli onunla ilgilenip günlerce hiç uyku uyumadan ona bakmak ne haberin var mı? Doğumda her kadının elini kocası tutarken benim yanımda kimse yoktu. Acı çektiğimde bana destek olabilecek bir eşim yoktu. Bana kızamazsın. Bana kızabilecek en son kişi bile olamazsın." Telefonum çalınca arayanın abim olduğunu gördüm.
"Anne?" Onun sesini duymamla gülümsedim. Bütün sinirimi yatıştırmayı başarmıştı.
"Annem. Söyle bebeğim." Çıkardığı seslere
"Sen ağladın mı? Kıyamam ben sana. Ağlama ama ben üzülüyorum. Birazdan yanındayım. O zamana kadar ağlamak yok. Anlaştık mı?" Beni onaylar gibi ses çıkarmasıyla
"Aferin sana. Abi ben şimdi çıkıyorum. Eğer ağlarsa beni görüntülü ara. Beni görünce susar."
"Tamam canım." Telefonu kapattıktan sonra ayağa kalktım.
"Ne zaman tanışmak isterseniz onu görmeye evime gelebilirsiniz."

***ü

Kapının çalmasıyla ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda Emir ve annemler vardı. Geri çekilip içeri girmelerini bekledim. İçeri geçtiğimizde Fulya ayaklanmış bana doğru yürüyordu. Onu kucağıma alıp koltuğa oturdum. Annemlere dönüp
"Bir şey içmek ister misiniz?"
"Gerek yok." Annemin bana mesafeli davranması canımı sıksa da kızım için güçlü olmak zorundaydım. Babam bana bakıp
"Adı ne?"
"Fulya."
"Kendisi gibi çok güzel bir ismi var." Emir dolu gözlerle
"Sana benziyor."
"Biliyorum."
"Kucağıma alabilir miyim?" Fulya'yı ona verdiğimde Emir kızımı öptü. Fulya bir süre sonra şaşkınlığından kurtulup ağlamaya başladı. Emir'in yanına yaklaşıp kızımın elini tuttum.
"Buradayım annem. Bir şey yok." Fulya daha şiddetli ağlayıp kollarını bana uzattı. Kucağıma alıp sırtını okşadım. Emir'in üzüldüğünü görünce
"Senlik bir şey yok. Yabancı birine gittiği zaman ağlıyor. Doğduğu günden beri böyle. İlk zamanlar abime dahi gitmiyordu. Sonra alıştı." Fulya'yı susturmaya çalışsam da ağlamaya devam ediyordu. Ayağa kalıp
"Ben Fulya'yı emzirip geliyorum." Odaya geçip onu emzirmeye başladım. Kapı açıldığında içeri Emir girdi. Yanıma gelip Fulya'yı izlemeye başladı. O uykuya dalınca Emir'e döndüm.
"Kucağına al." Tereddüt ettiğini görünce
"Uykusu senin gibi derin. Uyanmaz yani merak etme." Emir Fulya'yı kucağına aldığında göğsümü kapatıp ayağa kalktım. Yukarı çıkıp onu yatağına yatırdık. Telsizi elime aldıktan sonra aşağıya indik. Ben mutfağa geçip kahve yaptım. Yanına dün yaptığım kekten koyup yanlarına geçtim.
"Ellerine sağlık kızım."
"Afiyet olsun baba." Herkese verdikten sonra yerime oturdum. Annem bana dönüp
"Kaç aylık oldu?"
"14 aylık oldu."
"Doğum günü ne zaman?"
"1 Ağustos." Bunu söylediğim an Emir'le göz göze geldik. Bu bizim evlilik tarihimizdi. Gözlerini ilk kaçıran ben oldum. Emir
"Neden Fulya koydun?"
"Fulya, nergisgillerden bir çiçek." Emir konuştuğumuz şeyi hatırlamış olacak ki bana gülümsedi. O sırada telsizden gelen ağlama sesiyle ayağa kalktım. Yukarı çıktığımda onu kucağıma alıp sakinleştirmeye çalıştım. Ama Fulya'nın ağlamaya devam etmesiyle göğsümü açıp emzirmeye çalıştım. Ağzına aldığı an göğüs ucumu ısırdı. Ayırmaya çalışsam da bırakmıyordu. Canım acısa da
"Senin dişlerin mi kaşınıyor yine?" Mutfağa inip ilaç aldım. Onu kanepeye yatırdıktan sonra Emir'e
"Ben elimi yıkayıp geleceğim. Dikkat et. Olur mu?"
"Merak etme." Elimi yıkadıktan sonra yanlarına gittim. Fulya ağlamaya devam ediyordu. Parmağıma dişi için kullandığım ilacı sıkıp diş çıkacak olan yeri kaşıdım. Biraz rahatlasa da tekrar ağlamaya başladı. Ağzına emziğini verip kucağıma yatırdım. Emziğini ağzına verince ağzından atıp ağlamaya devam etti. Ayağa kalkıp salonda gezinirken annem
"Kızım bana ver ben deneyim bir de." Ağlayacağını bilsem de denemekten zarar gelmez diye düşündüm. Anneme verdiğim zaman Fulya'yı dizine yüzüstü yatırdı. Ağlamaya devam etse de bir süre sonra sustu. Attığı emziği yıkayıp ağzına verdim. O emziğini emerken kafasını kaldırmaya çalıştı. Yere oturup parmağımı eline verdim. Küçük eliyle parmağımı sıktı. Bir süre sakice yattı. Uykuya dalmak üzereyken kusmaya başladı. Onu hemen kucağıma alıp ateşine baktım. Yukarı çıkıp ateş ölçer getirdim. Ateşi otuz dokuz derece çıkınca ayağa kalktım. "Hastaneye gitmemiz lazım."
"Tamam."
"Ben küçük bir çanta hazırlayıp geliyorum." Yukarı çıkıp çanta hazırladıktan sonra aşağıya indim. Emir Fulya'yı kucağına almıştı.
"Hadi gidelim."
"Kızım sorun olmazsa biz burada kalalım. Siz gidip gelin."
"Olur anne sıkıntı yok." Kapıya kadar bizimle geldiler.
"Bizi haberdar edin mutlaka." Emir benim yerime de
"Tamam anne merak etmeyin. Ararım ben."
"Dikkatli gidin oğlum." Emir başıyla onaylayıp arabanın kapısını açtı. Şu an araba kullanacak durumda olmadığım için itiraz etmeden arka koltuğa oturdum. Emir Fulya'yı benim kucağıma verip sürücü koltuğuna geçti. Arabada giderken tek duyulan ağlama sesiydi. Emir benim endişelendiğimi anlayıp
"Sakin ol. Eminim önemli bir şey yoktur. Her bebek hastalanır." Ona cevap vermeyip Fulya'yı izlemeye devam ettim. Hastaneye vardığımızda Emir kapımı açtı. Fulya'yı benden aldığında çantayı alıp arabadan indim. Acil kısmına geldiğimizde kimliğini çıkarıp sekretere verdim. Bize bir sedye verip doktorun geleceğini söyledi. Fulya'yı kendi kucağıma alıp sedyeye oturdum. Doktor gelince
"Merhaba şikâyetiniz nedir?"
"Ateş ve kusma."
"Tamam bir bakalım." Önce kalbini sonra sırtını dinledi. Bana sorular sorarken ateşini ölçüp boğazlarına baktı.
"Kan ve idrar isteyeceğim. Sonuçlarını ona göre değerlendiririz." Doktor gittikten sonra bir hemşire geldi. Fulya sürekli hareket ettiği için damar yolu açamıyordu. Kafasını ve kolunu tutup ona yardımcı oldum. Hemşire de serum iğnesini takıp kan aldı. Ardından serum takıp
"Geçmiş olsun."
"Teşekkürler." Fulya ağlamaya devam ediyordu. Onu yatağa yatırıp ayağa kalktım. Hemşire tekrar geldiğinde
"İdrar almam gerekiyor." Altını çıkarıp onu tuttum. Emir
"Bırak ben tutayım." Kafa sallayıp geri çekildim. Emir Fulya'yı tutarken hemşire de idrar alıp gitti. Ben Fulya'yı giydirmek için eğileceğim sırada Emir onu giydirmeye başladı. Biz sonuçları beklerken
"İyi misin?" Fulya'yı izlerken yüzüne bakmadan cevap verdim.
"İyiyim." Emir çenemden tutup ona bakmamı sağladı.
"Bana doğruyu söyle." Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı geri teptim.
"Sadece onun canı yanınca benim de canım yanıyor. O ağladıkça içim parçalanıyor." Emir yanağımdan öpüp bana sarıldı.
"Sana çok iyi bir anne olacağını söylemiştim."
"İyi bir anne olduğuma emin misin?" Emir geri çekilip kaşlarını çattı.
"Bu nereden çıktı şimdi?"
"Belki de onunla yeteri kadar ilgilenmiyorumdur."
"Nasıl yani?"
"Fulya bir yaşını doldurunca bir bakıcı tuttum. Ona alışması çok zor oldu. Defalarca ağladı arkamdan. Ama onu bırakıp işe gittim."
"Yapmak zorundaydın. Nereye kadar evde kalabilirsin ki? Zor da olsa alışmak zorunda." Kafamı koluna dayayıp
"İyi bir anne değilim. Sana söylemem gerekiyordu ama yapamadım. Onu değil kendimi düşündüm. Seni her gördüğümde kendimi kötü hissedecektim. Seni unutmak için sana göstermedim. Büyük ihtimalle annem hastalanmasaydı uzun bir süre daha onu göremeyecektin."
"Bunları düşünerek üzme kendini. Şu anda kızımızın bize ihtiyacı var. Bu konuyu daha sonra konuşalım. Şimdi bizim için önemli olan şey Fulya'nın iyi olması."
"Haklısın." Kafamı kaldıracağım an Emir kolunu omzuma attı.
"Böyle duralım. Buna ihtiyacımız var." Her ne kadar inkâr etmek istesem de söylediği şey doğruydu. Yaklaşık yarım saat sonra doktor geldi.
"İdrar yolu enfeksiyonu çıktı. Kusma ve ateşin sebebi bu. Ama onu kontrol ettiğimde dişini çıkarmak üzere olduğunu gördüm. Antibiyotik yazacağım. Onu kullandıktan sonra hastaneye gelin. Tekrar kontrol yapılsın." Ben duyduğum şeyle birlikte yatakta uyuklayan kızıma baktım. Emir ikimiz adına
"Teşekkür ederiz."
"Önemli değil."
"Bu arada bu iyileşme süreci biraz zorlu olabilir. Büyük ihtimalle geceleri çok uyumayacak. Eşinize yardımcı olun lütfen." Kadının söylediği şeyle birbirimize baktık.
"O dinlensin. Ben kızımıza bakarım."
"Ne güzel bir ailesiniz. Tekrar geçmiş olsun. Tekrar kusma ya da yüksek ateş olursa hastaneye gelin."
"Tamam. Teşekkür ederiz tekrar."
"Rica ederim."

SEANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin