"Alo?"
"Emir?"
"Sen kimsin?"
"Ben Açelya. Görüşmeyeli nasılsın?" Kızgın bir ses tonuyla
"Numaramı nereden buldun sen?"
"Babandan aldım."
"Ah baba. Niye sürekli başıma iş açıyorsun?"
"Seni duyabiliyorum."
"Duy diye sesli konuştum zaten."
"Tamam kısa keseceğim. İki gün sonra 18.00 için randevu yazıyorum. Müsait misin?"
"Hayır, değilim."
"Hangi gün müsaitsin?"
"Sana hiçbir gün müsait değilim."
"Yapma ama iyileşmek istemiyor musun?"
"Ben hasta de-ği-lim. Bak heceleyerek konuşuyorum. Anladın mı beni?" Ses tonundan ne kadar sinirli ve gergin olduğunu anlıyordum.
"Seni gayet iyi anlıyorum ama..." derken sözümü kesti.
"Aması yok. Anlıyorsan beni rahat bırak."
"Emir beni yapmak istemediğim şeye sürüklüyorsun."
"Umurumda değil." deyip telefonu suratıma kapattı. Tekrar aradım ama telefonunu kapatmıştı. Ya da beni engellemişti. Bana başka çare bırakmıyordu. Ben kendi isteğiyle gelmesini istiyordum. Ama kendisi çok inatçı olduğundan beni buna mecbur bıraktı. Numarayı çevirip beklemeye başladım."Kızım? Hayırdır bir sorun yok inşallah." Beni telefonuna kaydetmesine şaşırmıştım.
"Mete Bey merak etmeyin bir sorun yok. Ama sizinle konuşamam gereken bir şey var."
"Tabi. Ama önce senden bir isteğim olacak. Lütfen bana Mete Bey deme."
"Tamam nasıl istersen Mete amca."
"Ne konuşacaktın benimle?"
"Aslında yardımınıza ihtiyacım var. Emir'i aradım ve randevu verdim ama kendisi gelmemekte ısrarcı. Onu ikna edersiniz iyi olur. Görünüşe göre sadece sizi dinliyor."
"Aslında sadece bizi üzmek istemediği için gitti bu zamana kadar hepsine. Ama hiçbiri çözüm bulamadı. Son umudum sensin kızım."
"Dürüst olmam gerekirse bence psikolog ona daha iyi gelir. Ben ilaç ve tedavi uyguluyorum. Emir'in sadece kendini anlatmaya ihtiyacı var. Ama Emir bunu yapmıyor. Bu zamana kadar gittiği psikologların ona iyi gelmeme sebebi Emir'in hiçbir şey paylaşmıyor olması."
"Anlıyorum kızım. Ama ona hala iyi geleceğini düşünüyorum. Onunla görüşmeye devam et lütfen."
"Merak etmeyin hiçbir hastamı yarı yolda bırakmam. Sizden tek isteğim Emir'i seansa gelmeye ikna etmeniz ondan sonrası bende."
"Tamam kızım. Teşekkür ederim."
Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldım.Mete amcayla konuşmamızın üstünden iki saat geçmişti. Sinem randevular bittiği için çıktı. Ben de üstünde çalıştığım tez hakkında araştırma yapıyordum. Zil çalınca ayağa kalktım. Sinem kesin yine bir şeyini unuttu dedim kendi kendime. Kapıyı gülerek açtım.
"Bu sefer neyi unuttun tatlım?" Yüzümdeki gülümseme soldu bir anda. Doğrusu karşımda burnundan soluyan bir Emir beklemiyordum.
"Emir hoş geldin."
"Ne yaptığını sanıyorsun sen ya?"
"Ne yapıyormuşum?"
"Beni çıldırtma kadın. Babamı aramak ne demek? Söylesene bir bana." Beni itekleyip sertçe kapıyı çarptı. Benim sakin kalmam gerekiyor. Yoksa işler çığırından çıkar.
"Emir tedaviye ihtiyacın var."
"Öyle mi dersin?"
"Evet. Öfke problemin var. Şu an kendinde değilsin. Bu yüzünü ailene daha önce göstermediğine eminim yoksa baban söylerdi." Histerik bir kahkaha attı.
"Yeni mezun, doğru düzgün tecrübeye sahip olmayan kadının tekisin. Hastalarını iyileştirmek yerine daha da hasta ettiğine yemin edebilirim." Bu çok ağırdı. Kafamı çevirip derin bir nefes aldım.
"Birincisi ben mezun olalı iki yıl oldu. İkincisi yeni mezun olan psikiyatrist tecrübesiz diye o bir şey bilmiyordur gibi bir şey yok. Hepimiz aynı şeyi öğreniyoruz. Ayrıca hasta bakmaz, teşhis koymazsak nasıl tecrübe kazanabiliriz söyler misin?" Bir süre sessiz kaldı. Sonra onunla konuştuğum odaya geçti. Bana arkasını döndü ve
"Babama tedaviye ihtiyacım olmadığını beni tamamen şirketin başına geçirebileceğini söyle."
"Emir baban sadece senin iyileşmeni istiyor. Düşündüğün gibi değil."
"Sen öyle san. Tek çocuğu ben olduğum ve babam yaşlandığı için beni başa getirecek. Ama çıkacak dedikodulardan korktuğu için senden randevu istemiş." Susup onun sakinleşmesini bekledim.
"Bence bunu babanla konuşsan iyi olur. Belki de düşündüğün gibi değildir. Konuşmadan, kendini, duygularını anlatmadan ailen senin ne hissettiğini ya da düşündüğünü bilemez. Onlarla konuş Emir." Söylediklerimi uzun bir süre kafasında tartıp düşündü. Bana dönüp
"Tamam onlarla konuşacağım. Galiba en doğrusu bu. Her ne kadar sana hak vermek istemesem de." Bu lafının üzerine güldüm sadece. Sonra öyle bir an oldu ki. İçim sıkıntıyla doldu. Nefes alamadığımı hissettim. Sanki gelecek felaketi hissettim. O an sadece ailemi düşündüm. Nefes almaya çalıştım. Ama hiçbir şey beni o an sakinleştirmiyordu. Sonra yerin sallandığını hissettim. Ve o an göz göze geldik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
RomanceKendini karanlığa hapseden bir adam. Hayatını insanlara yardım etmeye adayan bir psikiyatrist. Peki bu adam babasının zoruyla gittiği psikiyatriste aşık olursa ve aşkının karşılıksız olmadığını fark ederse? Kadın adamı hayata döndürse ve aşkları içi...