(7 Ay Sonra)
Sancılar yüzünden uyuyamıyordum. Bütün gün kasılmalarım vardı. Saat ilerledikçe sıklığı artıyordu. Belime giren güçlü sancı ile inledim. Suyumun geldiğini anlayınca abimi aradım.
"Hadi abi aç şunu."
"Açelya?"
"Buraya gel."
"İyi misin ne oldu?"
"Doğum başladı abi." Abim sessiz kalınca
"Abi lütfen yardım et."
"Sakin ol. Hemen geliyorum." Abim gelene kadar üstümü değiştirdim. Zil çalınca kapıyı açtım. Abim hemen bana destek oldu.
"Abi ben kendim yürürüm. Sen valizi ve kol çantamı al."
"Tamam gel hadi." Hastaneye giderken abim doktorumu aradı. Telefonu kapatınca bana döndü. Benim ağladığımı görünce
"Çok mu ağrın var?"
"Hayır. Sadece..." Devamını getiremedim. İsmi boğazımda düğümlendi.
"Sadece ne?"
"Sadece onun yanımda olmasını isterdim. Bana destek olmasını, bebeğimizi beraber beklemeyi isterdim."
"Güzelim şu an bunları düşünme. Bak sen anne olacaksın. Bebeğini ve kendini düşün." Hastaneye vardığımızda içeri girdik. Tekerlekli sandalyeyle bekleyen bir hasta bakıcı vardı. Ben tekerlekli sandalyeye oturduktan sonra adam bizi bir odaya aldı. Bir hemşire gelip hastane önlüğü giydirdi. Beni NST'ye bağladıktan sonra odaya doktor girdi. Benim kontrole gittiğim doktor değildi. Bana sorular sorup muayene etti. Bebeğin doğum kanalına girdiğini söyledi. Üç santim açılmam vardı. Bana serum bağlayıp kontrol altında olacağımı söyledi. Sabah olduğunda Aslı ve Beste geldi. Sancılarım devam ederken bebeğimin aşağıya indiğini hissettim. Doktoru çağırdığımızda benim doktorum içeri girdi. Beni kontrol ederken dayanamayıp araya girdim.
"Ne oldu?"
"Bebek tamamen aşağıya inmiş. Seni doğumhaneye alacaklar." Doğumhaneye giderken çok korkuyordum. Abim doğumhaneye girmeden önce
"Her şey güzel olacak. Korkma." Kapı kapanana kadar abime baktım. İçeri girdiğimizde uzanmama yardım ettiler. Doktorum da içeri girince onun dediklerini yapmaya başladım. Bir saati geçtiğini görünce
"Ne kadar kaldı?"
"Bebeğin çok inatçı. Doğmak için bile son haftayı bekledi. Biraz daha sabret." Bir süre daha ıkındıktan sonra gelen büyük sancı ile çığlık atarak var gücümle ıkındım. Bedenimin rahatlamasıyla birlikte bir ağlama sesi duydum. Hemşire bebeğimi sarıp kucağıma verdi. O kadar minikti ki. Ben ona hayranlıkla bakarken
"Çok güzel bir kızın oldu." Bebeğimi derince kokladım. Tenine zarar vermekten korkarak narin bir öpücük kondurdum.
"Hayatıma hoş geldin Fulya."Ben odaya alınınca önce üstümü değiştirdim. Bir süre sonra hemşire kızımı getirdi.
"Fulyamız çok uslu bir bebek annesi." Hemşire kucağına alıp bana verdi.
"Daha gözlerini hiç açmadı." Güzeller güzeli kızıma dönüp
"Bebeğim gözlerini aç hadi. Hepimiz seni görmek istiyoruz." O an odadaki herkesin şaşkınlığa uğradığı bir şey oldu. Gözlerini açtı. Sadece benim gözlerime bakıyordu.
"Annecim sen benim sözümü mü dinliyorsun?" Bebeğimin o mis kokusunu içime çektim.
"Baba hariç herkesi dışarı alalım lütfen." Sessizlik olunca onlara baktım.
"Beni Fulya'mla yalnız bırakır mısınız lütfen?" Hepsi dışarı çıkınca hemşire Fulya'yı elimden aldı. Ben göğsümü açtığımda bana verdi.
"Sen nasıl tutman gerektiğini biliyorsun zaten." Nasıl emzireceğimi gösterdikten sonra yanımdaki koltuğa oturdu. Fulya emmeye başlayınca hissettiğim o duyguları anlatamam. Bir süre onu izledikten sonra hemşireye dönüp gülümsedim. O da bana gülümseyip
"Bir pot kırdım galiba."
"Ben boşandım."
"Çok üzgünüm."
"Önemli değil. Geçti ve gitti. Şimdi benim için tek önemli şey kızım."
"Çok iyi bir annesiniz." Gözlerim doldu. Gülümseyerek
"Teşekkür ederim." Hemşire Fulya'yla beni yalnız bırakmak için dışarı çıktı.
"Çok güzelsin annecim. Sana bakmaya bile kıyamıyorum. Belki baban yanımızda değil ama seni çok severdi biliyorum. Ama ben daha çok seviyorum. Sen şu anda benim güzeller güzeli meleğimsin. Anneme de hep böyle söylerdim. O beni erken bıraktı sen bırakma olur mu?" Ben ağlarken Fulya emmeyi bıraktı. Onu kendime yaklaştırdığımda bana baktı. Kolunu kaldırıp yumruk olan elini yüzüme dokundurdu. Ağlama der gibiydi.
"Ağlamıyorum bebeğim merak etme." Fulya'yı biraz daha emzirdikten sonra bizimkileri çağırdım. Onlar Fulya'yı severken ben hastane beşiğine yumuşak bir battaniye koyup çarşaf örttüm. Fulya ben bunları yaparken ağlıyordu. Abim
"Niye ağlıyorsun dayım? Ne istiyorsun sen?" Ona gülüp kucağıma aldım. Benim kucağıma gelmesiyle sustu.
"Bak sen şu cadıya. Bize ağla anneye gidince sus." Hepimiz abimin söylediğine güldük.
"Aslı iki dakika tutar mısın?"
"Tabii canım." Aslı'nın kucağına gitmesiyle tekrar ağlamaya başladı. Ben alt açma setini yatağa serip onu oraya yatırdım. Altını değiştirdikten sonra beşiğe yatırdım. Fulya uykuya dalarken yorulduğumu anladım. Bende yatağa uzandığımda onlara döndüm.
"Hadi gidin artık. İkimizde iyiyiz."
"Ben yanında kalacağım."
"Gerek yok Aslı. Tek başıma halledebilirim."
"Biliyorum canım ama ilk başlarda zor olur. Yardım edeceğim sadece."
"Beni yalnız bırakmak istemiyorsun. Ama yanımda kalsan bile bana bir yararın olmayacak. Benden başka birine gidince ağlıyor. Ben hallederim. Eğer yanımda kalmanı isteseydim zaten sana söylerdim. Böyle şeylerde açık olduğumu biliyorsun."
"Tamam. Bir şeye ihtiyacın olursa hemen beni arıyorsun. Saatin kaç olduğu önemli değil."
"Anlaştık." Onlar gittikten sonra kızıma dönüp onu izlemeye başladım. Onu izlerken ayrıldıktan sonra neler olduğunu düşünmeye başladım.Her şey biz ayrıldıktan sonra başladı. Önce ailesini ziyaret ettim. Onlara yurtdışına gideceğimi söyledim. Eğer burada kaldığımı söyleseydim beni ziyaret etmek isteyeceklerdi. Karnım büyüdüğü zaman onlara gerçeği söylemek zorunda kalacaktım. Onlar da oğulları olduğu için ona söyleyeceklerdi. Apartmanda bir daire yerine bungalov ev aldım. Denizi gören doğanın içinde biraz şehirden uzak bir evdi. Büyük bir ev olduğu için bize yetiyordu. Bir odayı seanslarım için, bir odayı ise spor odası yaptım. Bunların dışında yatak odası ve çocuk odası da var. Mutfak salona dahil olsa da geniş bir ev. Benim için en güzel kısım ise hamilelik sürecimdi. Zor olacağını düşünsem de çok rahat geçmişti. Hamilelikte yaşadığım şeyleri düşünürken kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
(1 Yıl Sonra)Fulya göğsümde uyurken telefonum çaldı. Aslı olduğunu görünce hemen telefonu açtım.
"Ne o bebeğim çok mu özledin beni?"
"Benim sana bir şey söylemem lazım." Ses tonundan kötü bir şeyler olduğunu anladım.
"Ne oldu?"
"Önce bir yere otur."
"Aslı beni korkutuyorsun."
"Şimdi söyleyeceğim ama sakin ol."
"Kızım söyle ne söyleyeceksen."
"Melek teyze hastaneye yatırıldı." İlk birkaç saniye ne dediğini algılayamadım.
"Açelya?" Aslı'nın sesiyle kendime geldim.
"Çok mu kötü?" Sesim titrese de umursamadım.
"Durumu kritik."
"Burak'ın çalıştığı hastanede mi?"
"Evet."
"Ben birkaç saat Fulya'yı sana bıraksam. Olur mu?"
"Olur tabii ki. Ama Emir'i görmeye hazır mısın?"
"Şu an onu görmem umurumda değil. Melek annenin durumunu öğreneyim yeter."
"Tamam canım." Telefonu kapattıktan sonra yukarı çıkıp hazırlandım. Fulya için bir çanta hazırladıktan sonra aşağıya indim. Bebek çantası ve kendi çantamı arabaya koyduktan sonra içeriye girdim. Fulya'yı kucağıma alıp bebek koltuğuna oturturdum. O uykusuna devam ederken arabayı çalıştırdım. Yolda giderken Emir'in o hâli gözümün önünde canlandı. Annesi çok seviyordu. Kim bilir şimdi ne durumdadır? Bu olayın üstünden iki sene geçmesine rağmen hâlâ onu düşünüyordum. Onu unuttuğumu sanıyordum ama anlaşılan yanılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
RomanceKendini karanlığa hapseden bir adam. Hayatını insanlara yardım etmeye adayan bir psikiyatrist. Peki bu adam babasının zoruyla gittiği psikiyatriste aşık olursa ve aşkının karşılıksız olmadığını fark ederse? Kadın adamı hayata döndürse ve aşkları içi...