9. Bölüm: CANER KİMDİ?

55 14 12
                                    


Medya:Caner

Ayaz Cesur'dan...

"Hadi eniştemin yeğeni yürü, kütüphaneye gidiyok."

"Tamam, dünürümün abisi."

Bu duyduklarınız cidden normal, yani cidden normal, benim önceki duyduklarıma göre...

Hani demiştim ya 'Bu Kaan Sarp'a nasıl katlanıyor' diye... Kaan Sarp'ın yalnızca ondan bir yaş büyük hâli... Yani tamamen aynılar, kafa çalışma şeklinden, espri kabiliyetine kadar mükemmel bir uyum içerisindeler.

Sabahtan beri akrabalık bağlarının Kuzeyinden girip güneyinden yuvarlanıp batısından atlayıp doğusuna kadar her yerinden geçtiler...
En son Kaan Sarp'ın babaannesi olmuştu yani o kadar, siz hayal edin...

İş dezzemin oğlu işe başladı tamammı? Bu normaldi aslında... Sonra Kaan 'emmimin oğlu' diye başladı; Sarp 'halamın çocuğu' diye devam etti, sonra iş 'kayınçomun yeğeni', 'bacanağımın kuzeni' ne bağlamaya başlayınca en son Sarp bir ara Kaana 'babamın anası' deyince derin bir sessizliğe düştük ve hayatı sorgulamaya başladık...

O an bıkkınlıkla kafamı gökyüzüne kaldırıp derin bir of çektim. Sabahtan beri, okula adımımızı attık atalı, tam demiştim bugün Sarp omzuma atlamadı diye, bir döngüye girdiler, korkuyorum; en son karı koca çıkacaklar bizde Arda ile şahitleri olacağız falan...

Derin derin nefes alıp oksijeni içime çekerken Sarp birden omzumu dürtünce kafamı ona çevirdim. Bana bi tarafı işaret ederek:

"Yengem sana göz koymuş. Dahada kurtuluşun yok." Deyince dediklerini kavradığım an, hemen arkamı döndüm ve Damlayı görmenin şokuyla... Yine öylece kalakaldım. Gözgöze gelmiştik yine... Ama işin tuhaf tarafı bu kez kaçmıyordu. Duruyordu öylece, o da bana bakıyordu...

Ki kendime 'al nazar değdirdin!'dedim içimden. Birden yine Eylülün koluna girdi ve son sürat birine çarpsa umrunda olmayacak şekilde okulun içine sürükledi onu.

Gülümsedim. Bahçenin ortasından kapıya kadar bilmem kaç metrelik yolu 5 saniyede gitmişti. Neden? Benimle göz teması kurmamak için, onu görmemem için...

"Aşk kuşları yiaa, bak sizin hikaye bu Ayla ile Rüzgar'ın kini geçer haa. Demedi deme..." Yanımda zırvalayan Sarp'a 'boş yapma' bakışlarımı yollarken, o bana gülümsedi ve Kaanla Arda ya dönerek:

"E hadi millet yürüyün! Daha yapılacak bir ödevimiz var! Kütüphaneyeeee!"
Diye okulun içine ilerlemeye başlayınca peşinden gitmiştik.

Off evet cidden yapacak bir ödevimiz vardı. En azından biz ikimizin. Edebiyat ödevini dün yapmaya erindiğim için okula bırakmıştım ki Sarp'ta aynısını yapmıştı. Zeki arkadaşımız Ardaysa elbette yapmıştı. Biraz ondan alıp biraz biz bir şeyler yapıp karıştıracaktık. :)

Sarp a yetişerek kolumu omzuna attım. Kaan ve Arda'da peşimizden geliyordu.

Tam kapının oraya gelmiş içeriye girmek için kapıyı aralamıştım ki... Eylülün sesini duymamla durdum.

İçeriye girecek Sarp ı geriye çektim ve 'sus' işareti yaptım. O da aynısını Arda ve Kaan a yapmıştı. Üçüde durmuş anlamaz gözlerle bana bakarken ben onlara 'anlatıcam' bakışı atıp, Eylülün dediklerini duymaya çalıştım.

"Hatta yaklaşık 2 yıl peşinden koşmasına rağmen Caner'e bile yüz vermemiştin."

Caner mi? İçimde istemsizce bir sinir oluşmuştu.

"Müsaade edinde bi geçeyim." diyen bir sesle kafamı sağıma çevirdiğimde gördüğüm kişiyle kenara çekildim. O geçince tekrar kapıyı araladım. Hâlâ oradalardı. Tekrar dinlemeye çalıştım.

~AYAZ~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin