12. Bölüm: KÜÇÜK PRENS VE ABİSİ

58 15 0
                                    


Eylül Avcı'dan...

"O fıstıklı çikolatadan almayı unutmağaa!"

"He Damla, he! tamam alırım!" Beni zorla markete gönderirken hâlâ balkondan isteklerini söyleyen Damlaya sinirle bağırdım.
Dün Ayazların evinden geldiğimizde Damla 'bu gece bizde kal' diye tutturmuştu. Ama kardeşim Ada'nın okul için proje ödevi vardı ve ben yardım edeceğime söz vermiştim. -Ada 5. Sınıfa gidiyor- O yüzden dün Damla'nın isteğini kabul edemedim.

Ama yarın gelicem diye söz vermiştim. Ve bugün okuldan dönünce nasıl olduğunu anlamadan kendimi onların evinde yemek yerken buldum. Damlayla yatmadan önce film izleme kararı almıştıkki, bana film için zula yapma görevini teslim ederek markete yolladı.

Ellerim cebimde kaldırımdan ilerlerken yanından geçtiğim parka şöyle bi baktım. Zamanında Damlayla ne oynamıştık burda be!...

Bu park bi 4-5 senelik var. Ama yinede sağlam, bizim mahallede öyle kaydıraktan tırmanan veya salıncağa ters binen pek çocuk olmadığı için park bu zamana kadar gelebilmişti.

Parkta 3-4 tane çocuk vardı. Saat 17.00 e geldiği için çocuklar eve dağılmış herhalde.

Parkı incelemeyi bırakıp önüme döndüm. Yürümeye devam edeceğim sırada bi ses beni durdurdu:

"Yardım edin, inemiyorum burdaaan!"

Sesin geldigi tarafa kafamı çevirdiğimde, parkın içinde bir ağaçtan geliyordu. Hemen o tarafa koştum. Ağacın yanına geldiğimde daha yeni oyun oynayan 4 çocuğun da buraya geldiğini ve korkuyla ağaca baktığını gördüm.

Kafamı kaldırıp ağaca baktığımda sarı saçlı, kahverengi gözlü, 5-6 yaşlarında çok tatlı bir erkek çocuğun dalın birinde korkuyla ağaca sarıldığını gördüm.

"Yardım edin, burda kaldım!" diye tekrarladı. Gözünü kapatıp ağaca daha sıkı sarılarak. O sevimli şeyi böyle görünce için sızlamıştı. Hemen onu ordan indirmeliydim. Aslında dal çok yüksek sayılmazdı, tabi bana göre. Hemen ağaca tırmanıp onu ordan indirmeyi düşündüm.

Ama bu korkuyla ordan düşebilirdi. Bi yandan da onu sakinleştirsem iyi olacak.

"Küçük prens bak bakiyim bana." diye çocuğun dikkatini çekmeye çalıştım, en kibar sesimle konuşarak.

Çocuk kapalı gözünün tekini açarak, ağaca sarılmayı bırakmadan bana baktı.

"Banamı dedin?" dedi korkulu sesiyle.

"Evet, sana dedim. Burda senden başka tatlı bir prens yokki. Bak şimdi gözlerini açıp bana bakmanı istiyorum."

"Yapamamki, korkuyorum!" dedi. Tek gözünüde kapatarak.

"Tabiki yapabilirsin! Çünkü sen çok cesur bir çocuğa benziyosun." dememle gözlerini araladı.

"Bak nasılda yaptın gördunmü?" dedim. Cesaret vermek istercesine.

"Lütfen beni indirirmisin?" dedi, korkulu gözleriyle bana bakarken. Ay bide lütfen diyo yiyicem!

"Tabiki seni indiricem, bu yüzden ağaca çıkmam lazım. Tamam mı?"

"Ama ya sende ağaçta kalırsan? Ben çıktığım için kaldım." dedi. Allahım bide beni düşünüyo. Böyle çocuklar var mı hâlâ yaa... Ben genelini mızmızlanan, her dediğini yaptıran, rica etmeyi bilmeyen sanırdım... Ada öyle olmasın diye ne çok çabalamıştım...

"Ama bak ben birazcık daha büyüğüm senden o yüzden ben kalmıcam, seni ordan indiricem. Senden istediğim tek şey kıpırdamadan durman. Tamam mı?" dedim

~AYAZ~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin