56. Bölüm: KORKUNUN İZLERİ

49 5 37
                                    


Hepiniz bölüme hoşgeldiniz.

Öncelikle hepimize geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum. İnşallah hepiniz sağlıklı bir şekilde yakınlarınızla berabersinizdir.

Kolay şeyler atlatmadık, kimimiz bu felaketi bizzat yaşadı, kimimiz ise sadece uzaktan yardım edebildi. Yinede hepimizin uykuları zehir oldu, yemekler boğazında düğümlendi, içtiği su bile kötü hissettirdi. En azından iyi insanlar için bu böyleydi.

İkinci depremde merkezde yaşadığım için memleketimin gözlerimin önünde yok oluşunu gördüm. İnsanlarımızın, çevremizin o beton yığınlarının altında kalışına herkes gibi şahit oldum. Elbette bunlarda geride kalacak ama her türlü bıraktığı hasar çok fazlaydı..

Ben şuan iyiyim. Ruhsal olarak gördüğüm şeyler uzunca bir süre beni kötü hissettirecek olsada şuan güvendeyim, buradayım. Sizler içinde aynı şeyleri umuyorum.

Bu bölümü deprem olmadan birkaç gün önce yazmıştım. Ancak bu gün açıp ne yazdığıma bakabildim. Okuyunca biraz gülümsedim, istedimki sizlerinde yüzü bir nebzede olsa gülsün. O yüzden bölümün sonunu hemen tamamlamaya çalıştım.

Çünkü şu an en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri gülümsemek.

Uzatmadan bölüme geçelim, iyi okumalar okur kuşlarım 🐣

#Gecmisolsunturkiye

...

Ait olduğunuz yeri nasıl anlardınız?

Dediğim gibi, soğuk ve sıcak birbirine karışır, size huzurun kapılarını açardı..

Dudaklarımın baskı yaptığı yumuşak doku terlememe sebep oluyordu, midemse kasılıyor, soğuğu içinde hapsediyordu.

Yelkovan ve akrep tersine döndü, bize zaman sundu. Dudaklarımda hissettiğim sıcaklık, şimdiye kadar öfkenin ateşinden başka bir sıcaklık hissetmeyen kalbime ilerledi. Adımın soğukluğunu bile delip geçti.

Ben ayaz olarak doğmuştum. Soğuk bir fırtına.. Yıkım yaratmıştım defalarca, şimdiyse ilk kez kendimi bir depremde isteyerek ölüme terk ediyordum.

Sesler uğultudan ibaretti. İnsanların sesi bile bu âna itaat ediyordu. Zehir ilk kez panzehirine kendi ayaklarıyla gitmişti..

Sadece bekledik, dudaklarımız hareket etmedi, sadece hissetmemize izin verdik.

Hafifçe sağa yatırdığım başımla sesler netleştiğinde, birbirimize karışan nefeslerimiz yavaşlamıştı.

Dudaklarımdan boğazıma ilerleyen yangın uzaklaştığında ismim tekrar esaretim oldu.

Öfke tekrar tutsaklığım oldu.

Sonra gözlerim aralandı, yeşil gözlerim karşısındaki mavilere karıştığında tekrar ısındım.

Onu hissetmek doğama ters bir insan yaratıyordu..

"Aile var, aile!"

Kafama yediğim hafif bir nesne dünyaya tekrar ayak basmama sebep olmuştu. Kollarımın arasına hapsettiğim bedene özgürlüğünü sunduğumda, ikimizde sesin geldiği yöne dönmüştük.

Sarpın, elindeki çekirdek poşetinden kafama çekirdek attığını farkettiğimde, hemen yanındada Ardayı görmüştüm.

"Mahremiyete el uzatma oğlum." diyen Ardaya böm böm bakarken, bizim ne kadar süre o halde durduğumuzu sorgulamıştım.

Bir saniye, az önce olan şeyi herkes gördü değil mi?..

'Bizene be'

'Bazen çok haklı oluyorsun'

~AYAZ~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin