64. Bölüm: BİRBİRİNE MUHTAÇ RUHLAR

63 5 183
                                    


Bölüme bir Arda Demirbaş sözü ile başlamak isterim.

'Herkese değil; Ayazlara, Kaanlara, Sarplara, belkide Rüzgârlara, benim tanımadığım daha birsürü suçlu doğmuş insana inat bu son, ama herkese değil.'

...

Ayaz Cesurdan...

Hepimiz dikildiğimiz yerden Kaana gizlice yaklaşan Rüzgâr salağına bakıyorduk.

Kaanın içeri girdiğini Ardaya konum attıktan sonra farketmiştim. İçeriye birkaç adım atmış, sonra olduğu yerde kalmıştı. Dakikalardır yere bakıp kendi kendine konuşuyordu.

Başka biri olsa yadırgayabilirdim ama Kaan bunu çok sık yapıyordu. Kendi kendine konuşmak ve bir şeylere dalmak..

"Kaan ağzına sıçacak bizimkinin." diye keyifle konuşan Berk masadaki çerezlerden avcuna alıp ağzına atmayı ihmal etmemişti.

Sırıtarak Rüzgârı izlemeye devam ettiğim sırada arkamdaki Sarpta elini omzuma koyarak Kaanın olduğu tarafa eğilmişti.

Aslında bulunduğumuz masa girişten pek uzak değildi ama muhtemelen Kaan dalgınlıktan bizi farkedememişti.

Rüzgâr Kaanın arkasından dolaşıp dikkat çekmeden yürümüştü. Zaten müzik ve insan sesleri adımlarının duyulmasını engelliyordu.

Kaan yine kendi kendine bir şeyler diyip ensesini kaşıdığı sırada Rüzgâr onun tam arkasına geçmişti.

Rüzgâr ellerini kaldırıp Kaanın gözlerini kapatınca gülmeye başlamıştım.

"Atarlı, ben kimi-"

Kaan bir anda Rüzgârın gözünü kapatan ellerinden birini tutup kıvırarak arkasını dönmüş, Rüzgârın yüzüne bile bakmadan boştaki eliyle onun göğsüne hızlı bir darbe vurmuştu.

Ben neye uğradığımı şaşırarak öylece izlerken Rüzgâr aldığı darbeyle arkasındaki süs bitkilerinin oraya uçmuş, iki tane süs ağacının arasına düşmüştü.

Ağaçlardan biri Rüzgârın üstüne devrilecekken, ne ara oraya gittiğini bile bilmediğim Cihan orta boylu ağacı tutarak Rüzgârı ezilmekten kurtarmıştı.

Kaana baktığımda Rüzgâra bakarak aydınlanma yaşamış bir şekilde nefesini bıraktığını ve gergince gözlerini yumup açtığını görmüştüm.

"Lan 500 km hızındaki rüzgar götüne girsin senin inşallah. Ne halt yiyorsun sen arkamda mal?!"

Kaan olduğu yerde terlerini silerken Rüzgâra seslenince Rüzgâr belini tutarak doğruldu.

"Amınakoyayım senin derdin ne atarlı? Alt tarafı hoş geldin şakası yapacaktım.."

Rüzgâr yaptığına bin pişman ayağa kalkarken Cihan ağacın dengesini sağlayıp bırakmış, Rüzgâra elini uzatmıştı.

İşte o kutsal an..

"Tutar mı lan elini?"

Altay masadaki içkiyi pipetle karıştırırken konuştuğunda Berk bıkkın bir nefes verip cevapladı.

"Tutar bizim enayi."

Alttan alttan güldüğüm sırada hepimiz bu sefer Cihan ve Rüzgâra odaklanmıştık. Zaten Rüzgâr fazla beklemeden elini kaldırıp Cihanın elini kavramıştı. Cihan onu çekerek ayağa kaldırdıktan sonra omzundan tutup sarstığında yüz ifadesini inceledim.

Rüzgâra karşı farklı bir merhametle baktığını görebiliyordum. Ayrıca hafifçe tebessüm ediyordu.

"Oldu bunlar yhaa.." diyen Sarp omzuma çökmeyi bırakmış, Rüzgâra özenmiş gibi kendi abisinin yanına koşmuştu.

~AYAZ~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin