54. Bölüm: RUHUM SADECE SANA KIZGIN DEĞİL

48 5 48
                                    


"Kaan! Dursana abi!"

Konser alanının kadar onu takip ederken kaç kere seslendiğimi bilmiyordum ama en sonunda durduğunda sırtıyla bakışmayı bırakıp yanına gelebilmiştim. Ona baktığımda nefeslerinin hâlâ hızlı olduğunu farketmiştim.

"El birliğiyle beni gebertmeye çalışıyorsunuz değil mi?" diye nefes nefese yanımızda biten Sarp kendini yere attığında, Arda çevik bir hareketle onu kollarından tutmuştu.

"Dökül bakalım Kaan, az önce neyden bahsediyordun?" diyen Arda, Sarpa sardığı kollarıyla onu kendine doğru çekip kaldırmıştı. Kaan eliyle saçlarını dağıttıktan sonra ona baktı.

"Önemli bir şey değildi ya. Anlattığım gibi, Rüzgâr ben baygınken benimle konuşmuştu. Uyandığımda Ayazın sesini duymama rağmen tekrar bayılacakken, kafamda Rüzgârın dedikleri yankılandığı için bayılmadım. Rüzgâr nasıl yanıma geldi, ne ara onca şeyi anlattı bilmiyorum. Siz onu nasıl görmediniz onu da bilmiyorum."

Kaanın dediklerine karşın kaşlarımı çatmıştım.

"Duyduğundan eminsin yani? Rüya falan değildi?" diyen Ardaya karşın Kaan 'eminim' anlamında başını salladı.

"Bendende mi bahsetti?" diyen Sarp Ardaya yaslanmayı bırakıp Kaana adımladığında Kaan başını salladı.

"Hepinizden bahsetti. Uyanır uyanmaz size nasıl hesap sordum sanıyorsunuz? Ayazla kavga ettiğinizin haberi vahiy olarak inmedi herhalde bana."

Gerçekten.. Bu detayı nasıl atlamıştık?

O zaman hiç birimizin kafası yerinde değildi.

"Ben bunu nasıl düşünemedim!" diyen Arda eliyle kafasına vurduğunda benimle aynı şeyi düşündüğünü anlamıştım.

"O zaman az önce niye yanımızdan basıp gittin yetersiz?" diyerek Kaanın omzuna elimle vurduğumda klasik yarım gülüşünü atarak o da omzuma yumruğunu yavaşça geçirmişti.

"Cihanın dedikleri damarıma bastı. Dayanamadım gözümün önünde birisinin yarasıyla öyle alay edilmesine. Biraz daha orada dursam birisinin suratına patlatacaktım."

"Rüzgârın sana yaptığı iyilikte onu koruman için sebep oldu tabi." diyen Ardaya karşın ufak bir gülüş atıp kollarımı birbirine dolamıştım.

"Oğlum, Rüzgâr Kaana o iyiliği yapmasada adım kadar eminim, bizimki yine orada Rüzgârı arkasına alacaktı." dediğimde Kaan gözlerini devirirken gülmüştü.

"Doğru, sen de haklısın." dedi Arda.

"Borcumu kapattım işte lan. Kendince bana borç yazmıştı, labirentte Ardayı korudu diye."

Alayla konuşan Kaana büyük bir ciddiyetle bakmıştı Arda.

"Senin borcun yoktu Kaan." diyen Ardaya karşın Kaan elini onun saçlarına geçirerek saçlarını karıştırdı,

"Duyar kasma şimdi Daltonun torunu. Senin borcun benim borcum işte. İyilik borcu diye bir şey vardır sonuç olarak."

Arda oflayarak Kaanın elini ittirdiğinde Kaan ona anlamaz bakışlarını atmıştı.

"Onu mu diyorum? Rüzgâr aslında beni korumadı-"

"Burda mıydınız be!" diye yükselen ses, Ardanın lafını kestiğinde bakışlarım Ardanın arkasından gelen 4 kıza dönmüştü.

Eylülün bağırdığını anlamamla beraber, Damlayı onların arasında göremediğimi farkettim.

Selim denen puştu dövmek farz olmuştu artık.

~AYAZ~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin