53. Bölüm: MASKELER VE BALO

29 5 50
                                    


Ayaz Cesurdan...

Koridorun sonunda gördüğüm aydınlıkla gülümsedim.

"Sonunda kurtuluyorum senden." diye hiç içimde tutma gereksinimi duymadan Canere dönüp konuştuğumda hâlâ omzunu tuttuğunu gördüm.

"Hislerimiz karşılıklı." diye bana bakıp cevap vermeyi ihmal etmemişti. Gözlerimi ondan çektiğimde mırıldanarak sordum,

"Omzun iyi mi?"

Ona bakmasamda bana sorgulayıcı bakışlarını diktiğini biliyordum.

"Ne önemi var?" diye terslediğinde ufak bir gülüş attım.

"Emin ol senin sağlığın için ayılıp bayılmıyorum. Yinede o sopanın omzunda kırıldığını gözlerimle gördükten sonra.."

Daha on dakika öncesinde önümüz diğer okulun öğrencileri tarafından kesilmiş, saçma sapan şeyler demişlerdi. Şuan ne dediklerini bile hatırlamıyordum çünkü direkt kendimi kaybetmiştim. Bayılmamış olmam ise gerçekten iyi olmuştu.

Belkide iyileşiyordum..

En azından bir ara kavga sırasında Canere bakarken o dangalaklardan birinin elindeki sopayı onun omzuna indirdiğini, oldukça kalın olan odunun Canerin omzunda ortadan ikiye kırıldığını görmüştüm.

Canerin omzu değil, odun kalası kırılmıştı. Evet. Gerçekten.

"Yalan söyleyemeyeceğim. Bayadır böyle bir acı hissetmemiştim." diyerek en sonunda gardını indirdiğinde duraksayıp ona döndüm.

Benim duraksamamla o da durup bana baktığında, bulunduğumuz küçük tünelde duvara sırayla asılmış meşalelerin ışığında çok net bir görüşümüz yoktu.

"Omzuna bakabilirim. Az öncede dedim, inat etme işte, kırılmış olabilir." diye cümlelerimi sıraladığımda omzunu tutarak umursamaz bir bakış attı.

"Kırık olsa hareket ettiremezdim sanırım. Hem oyunu bitirdik zaten. Çıkınca Altaya derim." diyerek tekrar yürümeye başlayınca güldüm.

"Dersin Altaya." diye imalı ses tonumu kesemeden dediğim şeye karşın tekrar durmuş, bana dönmüştü.

"Gene ne demeye çalışıyorsun Ayaz?" diye bıkkın bir şekilde sorduğu soruya omuz silkerek cevap verdim,

"Hem Altayın gerisinde kalan olmaktan bahsediyorsun, hem de bir şey olduğunda onun dışında hiç kimseye danışmayı bilmiyorsun. Onun arkasında saklanıp kalmaya alışmışsın oğlum. Öne çıkmak nedir bilmiyorsunki insanların seni görmesini bekleyesin." diyerek gerçekleri yüzüne vurduğumda bana aval aval bakmaya başlamıştı.

"Mesela Kaan asla Sarpın kendisinin gölgesi olmasına izin vermez. Tam tersi, kendi bizi takip eder. Söylesene, sence Sarp gibi kendinden emin bir yapın var mı?"

Caner dediklerime karşın sessizliğini koruduğunda bir kapıya bir bana bakmıştı.

"Eğer Damla meselesi yüzünden benden nefret etseydin, az önceki kavgada beni kendime gelmem için uyarmaz orada arkanı dönüp giderdin. Bende sinirim geçince bayılır kalırdım. O yüzden kendi kendine triplere girmede geç şuraya." diyerek yanımı gösterdiğimde Caner bir süre dişlerini sıktıktan sonra yanıma, meşalenin altına doğru geçip gri ceketini çıkarmıştı.

Ceketi çıkardıktan sonra sol elini lacivert kazağının boynuna atarak sağ omzunu açmıştı.

Açtığı üstünden tutup hafifçe çekerek odunun kırıldığı yere baktığımda kızarıklığı o karanlıkta bile seçmiştim.

~AYAZ~ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin