Marcus
Alex'in hiddetle çadırdan dışarı çıktığını gördüğüm ve peşine düşmeden önce öfkeli bakışlarım içeride ki herkesin üstünde gezindi.
En azından gözlerini kaçırmaları mahcup olduklarını anlamamı sağlıyordu.
Ya da en az Alex kadar üzgün.
Tabi bunu koca çenelerini açmadan önce düşünmelilerdi.
Siktir!
Konuşarak sorunlarını çözebilecekleri gibi boş bir hayale kapılmıştım.
Ne Alex konuşabilecek kadar sakinleşebiliyordu, ne de etrafındakiler onu kışkırtmadan durabiliyordu.
"Onunla ilgilenmek, ona destek olmak yerine tek yaptığınız onu yargılamak oldu. Bu konuda artık kimsenin tek bir laf bile etmesini istemiyorum. Tanrılar aşkına! Karşınızda ki Alex. Bir sürü sorununuz varken, neden daha fazlası için çaba gösteriyorsunuz? Üstelik size onun dostunuz olduğu kadar lideriniz de olduğunu benim mi hatırlatmam lazım."
"Ona yardım etmek istiyoruz sadece." dedi Aleksev.
"Ve gerçekten harika iş çıkartıyorsunuz. Bu konu artık burada kapandı beni anlıyor musunuz? Bir daha asla açılmayacak ve deneyen de karşısında beni bulacak." diyerek dışarıya attım kendimi.
Boktan bir çıkmaza girmişlerdi. Alex damarına basarak yola getirilebilecek olsa Kain bunu çoktan başarmıştı. Ancak daha önce muhtemelen hiç böyle bir tecrübe yaşamadıkları için hepsi birbirini yanlış anlamaya, ya da söylediklerinin yanlış anlaşılmayacağını düşünerek konuşmaya gerekenden çok daha fazla meyillilerdi.
Ve Tanrılar aşkına! Kendi aralarında ki sorunlara lanet kadimler neden dâhil olup duruyordu ki? Jade'in yaptığı tek şey Alex'i kışkırtmaktı. Kimse onu ciddiye almadığı için Alex'in de almadığını düşünüyorlardı ama bu koca bir yanılgıydı. O kadını umursaması gerekenden fazla umursuyor, fazla takılıyordu...
Ama neden?
Gözlerim hızla etrafta Alex'i aradı...
Tam ormana girmek üzereyken onu kolundan sıkıca yakaladığım an, yumruğunu onu her kim durdurduysa suratına indirmek için hızla havaya kaldırdı.
Ancak beni gördüğü an irkilerek durdu.
Ve bir de romantizm öldü derlerdi...
"Bu kez olmaz tatlım. Yine ortadan kaybolamazsın." dediğimde neden bahsettiğimi anlamamış gibi kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.
Onun bu boşluğunu fırsat bilerek hızla avucumu hemen yanımızda ki ağaca dayayıp, onu yine Lune'a götürmek için bir geçit açtım ve kendimle birlikte içeri onu da sokup geçişi hemen kapattım.
Bir kaç saniye içinde Lune'da; sütunlarla desteklenen kemerli yolların ve kamelyaların bulunduğu, rengarenk çiçeklerle örtülmüş evin hemen arka bahçesindeydik.
Bakışlarım Alex'in yüzünde gezindi.
Gözlerinde o kadar çok duygu vardı ki...
Nefret, acı, keder, hiddet...
Ancak bana bakarken hissettiği her şeyin yerini hızla özleme bıraktığını görebiliyordum.
Tam yumuşamış ve konuşmak için ağzını açmıştı ki hemen yan tarafımızdan gelen sesle irkildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)
FantasySöz konusu olan birini kaybetmek gibi ince bir ip olunca her an yıkıma hazır hale gelirdiniz. Kalbinizin bir parçasının daha kopup gittiği bir hiçliğe düşerdiniz ve orada sadece acı olurdu. Bir sevgiyi, bir güveni, düşündükçe sizi mutlu eden hatıral...