61. Bölüm - Görü

2.5K 353 336
                                    

Eğer yapabiliyorsanız medayadaki müzikle bölümü okumanızı tavsiye ederim ❤

Bir süre Edgar, Ardwin ve babamın uzun zamandır görüşmeyen sıkı dostlar gibi birbirlerine sarılıp gülüşmelerini izledim.

Ve bir kez daha kendimi ait olduğum yerde hissettim.

Yüzbinlerce elfi Northend'de ormanın içine konuşlandırırken sanırım sayımız rahatlıkla iki katına çıkmış olmalıydı...

Herkes sınırlarda hala bir hareket olmadığından emin olsa da bu işi bir an önce halletmek isterken huzursuzdum.

Ertesi gün yola çıkacak ve Marcus'un açtığı geçit sayesinde sadece saatler içerisinde Shadowmon'a ulaşacak olsak bile, bizi bekleyen şeyin ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrimiz olmaması da durumuma yardımcı olmuyordu.

Kain'in tepkisi, Samanalar'ın ne düşünecekleri, kimin ne yapmayı seçeceği soruları kafamda dönüp duruyordu.

Kendimi kalabalık yemek salonunun balkonuna attığım an tek amacım biraz temiz hava alıp düşüncelerimi ve tedirginliklerimi yatıştırmaktı. Edgar ve Ardwin babamı kuşatmış aradan geçen binlerce yılı kapatmak ister gibi derin bir sohbete girişmişlerdi.

Aleksev ve Parker ise Marcus ile çoktan hararetli bir konuşmaya yapmaya dalmışlardı.

Diğer herkes de onlardan pek farklı görünmüyordu.

Dışarı çıktığım an Helen'i dalgınlıkla etrafı seyrederken bulmuştum.

Varlığımın farkında bile olmaması, çoktan kendi düşüncelerinde kaybolmuş olduğunun kanıtı gibiydi.

"Hey." diye mırıldanıp gidip hemen yanında dikilerek, etrafa bakındığımda şaşkınlıkla bana baktığını göz ucuyla da olsa görebilmiştim.

Bu, Camila'nın da dediği gibi onunla konuşmak için güzel bir fırsat olabilirdi.

Gözlerinde saklamaya çalıştığı acının izlerini görebiliyordum.

Bakışlarımı ondan çekmeden, "İyiyiz Helen. Biliyorsun değil mi? En azından denemeliyiz." diye sorduğum an gözleri doldu ve kafasını iki yana sallayıp "Bazen çenem en büyük düşmanım oluyor biliyorum Alex. Ama niyetimi bildiğinden emin olmalıyım." dedi boğuk bir sesle.

Sonra duraksayıp, "Aēva." diye düzeltti kendisini.

Ve "Aēva demek istedim." diye ekledi.

Eva'nın kullanılmasından pek hoşlanmazdım. Bu başlarda onu kendimce öldürdüğüm, sonraysa annemin ismi olduğu için olmuştu ama Alex başkaydı.

Alex, benim için bu savaşı başlatan ve ölümsüzlerin bencilce isteklerine artık dur dememiz gerektiğini anlamamı sağlayan masum küçük bir oğlan çocuğunun ismiydi.

Kendi oğlum olsa anca o kadar sevebileceğim bir çocuğun ismi.

Bu yüzden kafamı hayır der gibi iki yana sallayıp elimi Helen'in omuzuna koydum ve "Ben hala oyum Helen." dedim.

"Ben hala Alex'im. Aēva benim gerçek adım ama bu Alex olmamı, senin bildiğin, tanıdığın, belki zamanında güvendiğin ve dostun olarak gördüğün o Alex olama engel değil. Biri olmadan diğeri olamazdım." derken duraksayıp beni anladığından emin olmak ister gibi gözlerimi gözlerinde gezdirdim. İster istemez içerlemekten kendimi alamamıştım.

"Alex olmasaydım Aēva olamazdım. Aēva olmasaydım da Alex olamazdım. Aēva olduğum kişiye verilen ad olarak seçilse de, ben kendim için Alex olmayı seçtim. İster Alex dersin ister Aēva. Bu sadece kim olduğumu sana unutturmasın Helen. Ben bir zamanlar düştüğümde yanımda olacağını bildiğim kişiyim ve düşersen yine düşünmeden elimi uzatacak kişiyim."

AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin