Bir süredir bölümleri birleştirerek atıyorum. Yine uzun mu uzuuuuun bir bölüm okuyacaksınız. Bayramdan önce de final yapacağız umarım ❤❤❤
Ertesi günse günlerdir beklediğimiz haber geldi.
Shadowlands'den çıkan yüzbinlerce askerden oluşan devasa bir ordu kuzeye doğru hızla ilerliyordu.
Haberi getiren askere göre hazır olmak için en fazla üç günümüz vardı.
Toplantı için kullandığımız eski kilerin tam ortasına yerleştirilmiş geniş oval masanın etrafında oturan kimseden bir süre tek bir ses bile çıkmadı.
Kadim kabile liderleri olan Dalia, Saya, Jagger, Jade, Samuel ve Giana'nın tedirginliklerini görebiliyordum.
Helen, Calista, Kavin, Aleksev ve Camila heyecanlı gibi görünüyorlardı. Netice de onlar için bu tıpkı benim gibi sıradan bir gün gibiydi. Yine bir tehditle karşı karşıyaydık, ölüme hiç olmadığımız kadar yakındık ve bizi bekleyen sıkı bir mücadele vardı. Hatta Jamar ve Marco bile nereden geldiklerini unutmuş, çoktan bize uyum sağlamışlardı.
Marcus gayet rahat ve halinden memnun görünürken, Duncan bile azda olsa rahatsız olmuş gibiydi. Asher ise huzursuzca yerinde kıpırdanıp gözlerini Saya'ya dikti ve "Elimizde binlerce kâhinimiz var ve neler olacağıyla ilgili, ya bizi neyin beklediği konusunda hiçbir fikrimizin olmaması inanılır şey değil." dedi.
Saya ona ters bir bakış atıp homurdandı ve kafasıyla beni işaret ederek, "Ortada olan değişkenler bizi sınırlar. Görülerde görmeye çalıştığımız güç ne kadar büyükse kehanetler o kadar bilinmez olur." deyip duraksayarak sinsice gülümsedi ve "Üstelik geleceği görebilen sadece biz değiliz Aēva'da görebiliyor. Öyle değil mi kızım, belki sen bir şeyler görmüşsündür de hepimizi aydınlatırsın?" diye devam ederek tüm ilgiyi bir anda üstümde topladı.
Bana bakan gözlerde ki kafa karışıklığını çok net görebiliyordum.
Saya'ya uyarır bir bakış atıp tekrar önüme dönerek, "Ben bunu sadece bir kez yaptım ve o da kasıtlı değildi. Neden ne olacağını önceden bilmek isteyelim ve bunun için falcılara ihtiyaç duyalım ki?" diye sorup bu kez ben duraksayarak Saya'ya imalı bir bakış attım.
"Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Ben bu zamana kadar önümü görmeden elimden geleni yaparak ilerledim. Öleceğim söylenen savaşlardan kaçmadım, bu topraklar üzerinde gidilmemesi gereken her yere gittim. Bizim için gelen ordunun, karşılarına çıkmaya cesaret edemediği mahlûklarla savaştım. Şimdi Saya, ya da başka bir falcı bana bu savaşta öleceğimi söylese bu beni korkutup kaçıracak mı yani?"
Kısacık bir an meyadan okuyan bakışlarım masanın etrafında ki herkesin üstünde gezindi. Jade'de özellikle fazladan oyalanmış bile olabilirdim. Bu arada Saya kendisinden falcı diye bahsetmeme öfkelendiyse de belli etmiyordu. Ve tüm bakışlar ilgiyle üstümdeydi.
"Ölümsüzler bizimle savaşmak ve beni alt etmek istiyorlarsa ellerinden geleni artlarına koymasalar iyi olur. Çünkü benim yapacağım bu. Bu Mahnzaru'nun sınırlarından kurtulması anlamına gelecekse gelsin. Bir gün onunla da karşılaşmamız zaten gerekecek. Neden bekleyelim?"
Bakışlarıma Asher'a diktim. "Ben sana ne olacağını söyleyeyim. Karşılarına çıkıp hepsinin canına okurken bir daha sonsuza kadar akıllarından bizimle karşılaşma düşüncesinin bile geçmeyeceğinden emin olacağız."
Bu kez herkes kafasını sallayarak beni onaylarken en karamsar görünen kabile liderlerinin bile gözlerinde ki umudu görebiliyordum. Zamanında küçümsedikleri bir kadından şimdi umut buluyorlardı.
İmalı bakışlarım tüm kabile liderlerinin üstünde gezindi ve "Karşılarına çıkmaktan korkanlarınız varsa kalede kalabilir." diye devam edip, hepsinin utançla yüzlerinin kızarmasına sebep olmanın beni keyiflendirmesine takılmamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)
FantasySöz konusu olan birini kaybetmek gibi ince bir ip olunca her an yıkıma hazır hale gelirdiniz. Kalbinizin bir parçasının daha kopup gittiği bir hiçliğe düşerdiniz ve orada sadece acı olurdu. Bir sevgiyi, bir güveni, düşündükçe sizi mutlu eden hatıral...