Daha dudakları benimkileri bulmadan, bakışları karşısında çoktan aralanmıştı dudaklarım. Aramızda ki çekim hiç olmadığı kadar şiddetliyken, birbirimize olan ihtiyacımız, özlemimiz ve arzumuzun yoğunluğu sanki tüm odayı doldurmuştu.
Öpüşünde ki hassasiyette sessiz bir rica vardı sanki... İçten bir özür daha...
Zaten istesem de ona asla direnemezdim. Ona kızgın kalamazdım. Onsuz artık yapamazdım.
Kollarımı boynuna dolayıp onu iyice kendime çekerken, tüm sinir uçlarımı uyarıp, bedenimi titreten sesli bir inilti çıktı dudaklarından. Nefes almayı çoktan unutmuş gibiydim, üstelik umurumda bile değildi.
Bedeni benimkinin üstünde yükselirken, elleriyle kendime doladığım örtüyü yavaşça aşağıya doğru çekti ve o an hırladığını duyduğuma yemin bile edebilirdim.
Bu kez tekrar benimkileri bulan dudakları, aceleci ve baskındı. Üstelik ilkel bir vahşilik taşıyor, bu da tüm bedenimi arzuyla yakıyordu. Benimkini kaplayan sıcak bedeniyle, bir kez daha olmak istediğim yerdeyim diye düşünmeden duramadım. Sanki ait olduğum yerdeydim... Marcus'un kollarının arasında, o an tek istediğim zamanın durması ve bu anda yaşamaktı. Ona nefes almak kadar muhtaçtım.
Sesine, kokusuna, tenin sıcaklığına, bakışlarına, bana yaşadığımı hissettirmesine muhtaçtım...
Elleri göğüslerimi bulduğunda ikimizde çoktan içgüdüsel olarak birbirimize uyum sağlamıştık.
İçimi eriten o boğuk sesiyle hırlar gibi, "Seni deli gibi istiyorum, Alex." dediği an göz kapaklarım titreşerek kapandı.
Kuruyan dudaklarımı yaladım. Onun, o hayvansı ihtiyacı karşısında öyle çılgınca dönmüştüm ki kafamı toplayıp tek bir sözcük bile söyleyecek durumda değildim.
Yavaşça göğüslerimden karnıma doğru inen dudakları geçtiği her yeri yakıp kavuruyordu.
Bacaklarımı aralayıp, dudaklarını kadınlığıma götürdüğü an bir süre daha nefes almayı bıraktım. Dili, sahip olduğum tüm hassas dokuları yalayıp aralayarak içime girdi. Kalçalarım huzursuzca kıvranırken, bedenim daha fazlası için yalvarıyordu sadece. Hissettirdikleri o kadar muhteşemdi ki ağlayabilirdim. "Ah, Alex. Yokluğunda ağzımı sana dayamayı düşünmediğim ten bir gün bile olmadı." derken, dilinin o sıcak ve kadifemsi yumuşaklığı şişmiş kadınlığımın üzerinde titreşiyor, kafamı geriye atmış sıkıca yastığa bastırıyordum.
İnleyerek defalarca adını sayıkladım.
"Ahhh Tanrılar aşkına! Durma Marcus!"
Öyle de yaptı.
Tüm bu süre boyunca kıvranıp, titremek ve daha fazlası için yalvarmaktan başka hiçbir şey yapamadım.
Orgazmımın şoku bedenime yayılırken tüm kaslarım şiddetle kasılmıştı. Tüm vücudum tir tir titriyordu.
Acımasızca darbelerine durmadan devam eden dili ve en az benim kadar zevk aldığını belli eden ağzından çıkan iniltilerin yarattığı titreşim, yaşadığım orgazm anlarının sürüp gitmesine neden oluyordu.
Tutamadığım gözyaşlarım gözlerimi yakarak dökülüyor, şakaklarımdan aşağı akıyordu. Duygularımı kontrol altında tutan ne varsa çoktan yıkılmış ve ben ruhumla bile çırılçıplak kalmıştım.
Ancak Marcus'un kesinlikle durmaya niyeti yoktu. Hala zonklayan kadınlığımı diliyle sürekli uyarıp, içimdeki ateş tekrar harlanana, ben yeniden hareketlenene dek darbelerine devam etti. Sonra iki parmağını birden içime daldırıp, kıvırarak hareket etmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)
FantasySöz konusu olan birini kaybetmek gibi ince bir ip olunca her an yıkıma hazır hale gelirdiniz. Kalbinizin bir parçasının daha kopup gittiği bir hiçliğe düşerdiniz ve orada sadece acı olurdu. Bir sevgiyi, bir güveni, düşündükçe sizi mutlu eden hatıral...