43. Bölüm - Altın Çağ

2.5K 365 381
                                    

Resim için teşekkür ederim Rojdacığım 😘😘😘

Saya ile zamanında kaldığımız kulübe ana yola yakın ama köyün dışında kalan tenha bir bölgedeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saya ile zamanında kaldığımız kulübe ana yola yakın ama köyün dışında kalan tenha bir bölgedeydi. Bu da zamanında bize sessizlik ve mahremiyet sağlamıştı. Shadowlands'in girişine gereğinden fazla yakındı.

Geçmişte Saya beni saklarken özellikle burunlarının dibine sokmuştu.

Şimdi bende kulübenin dışında durmuş atımdan inecek cesareti kendimde bulmaya çalışırken aynı şeyi yapıyor sayılırdım.

Gerçi amacım saklanmak, ya da kaçmak değildi. Yaptığım şeyle yüzleşecektim. Bundan kaçarım olmamasıyla birlikte zaten istediğimde buydu.

Ölümsüzlerin peşime düşeceklerini biliyordum. Tıpkı babama yaptıkları gibi beni de avlamaya çalışacaklardı. Üstelik kaçış ve saklanma konusunda babam kadar yetenekli olamayacağım ortadaydı.

Ancak şu an tek istediğim biraz huzurdu, güvendi, zamandı, düşünmekti ve yalnız kalmaktı...

Cesaretlendirici olacağını umduğum derin, titrek bir nefes alıp atımdan indim ve onu ahırdan geriye kalmış harabe yapının içine koyarak kulübeye doğru yöneldim. Boğazıma takılmış koca bir yumru vardı ve beni akmakla tehdit eden gözyaşlarım yüzümden etrafımı bir bulanıklıktan farksız görüyordum.

Kendimle yalnız kalmak ve yüzleşmek için bu kulübeden daha iyi bir yer düşünemiyordum.

Üstümde ki kıyafetler ve atımın arkasında ki çanta da bulunanlar kokumu saklamaya yeterdi.

Kulübenin hala gıcırdayan kapısını yavaşça iterek içeriye girdiğimde, ay ışığı odayı yeterince aydınlatıyordu.

O zamanlar paramızın anca yettiği iki yatak, küçük bir yemek masası ve sahip olduğumuz iki sandalye, tıpkı en son gördüğüm günkü gibi aynı yerlerinde duruyordu. Aradan geçen o kadar zamanın tek hatırlatıcısı eşyaların üstünü ikinci bir örtü gibi sarmış toz yumağı, yerlerde sürüngenlerden arta kaldığını düşündüğüm dışkılar, bozulmuş yemekleri sarmış ve çoktan kendi başına bir varlığa bürünmüş gibi görünen küf tabakasıydı.

Nem ve rutubet kokusu burnumu gıdıklıyordu, ancak bu eskiden kalan tanıdık ev kokusuydu benim için. Yuvaydı...

Derin bir iç geçirip yatağıma doğru yöneldim ve zaten eskiden de yırtıkları yamalarla kaplanmış olan battaniyenin üstünde oluşmuş yeni yırtıkları görmezden gelerek çekip bir kenara savurdum.

En azından içi saman dolu yatağı tozdan korumuştu.

İkinci bir kez daha düşünmeden kendimi yatağıma bıraktığımda yine de üstümdeki pelerini kendimi örtmek için kullanmanın hem böceklerden, hem de ölümsüzlerden korunmak için çok daha kullanışlı olacağını düşünüyordum.

Ve kafamda ki her şeye rağmen uzun deliksiz bir uykuya daldım.

Sabah içeriyi ısıtan güneşin ruhumu okşayan aydınlığıyla ve geçmişten kalan o tanıdık huzurla açtım gözlerimi.

AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin